English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not my department

Not my department traduction Turc

157 traduction parallèle
That is not my department.
Bu benim bölümüm değil.
- It's not my department.
- Bu benim işim değil
Not my department, is it, sir?
Birliğimle ilgili değil, değil mi efendim?
They're not my department.
Onlara ben bakmıyorum.
I don't ask you to believe it. I know it's not my department, but... I'd like to show you I'm not talking out of the back of my neck.
Bana inanmaya mecbur değilsiniz, bu benim şubenin işi de değil, ama ispat edeceğim, doğruluğunu ispat edeceğim.
Not my department.
Bizim işimiz değil.
That's not my department, sir.
Bu benim işim değil.
Not my department really, is it?
Benşm işim değil, değil mi?
That's not my department.
Fiyat benim işim değildi.
I did. He says, "That's interesting, but it's not my department."
Konuştum. "Fena fikir değil, ama daire benim değil," dedi.
Sally, creative judgments are not my department but I think you've got a few important things to consider before you jump into an $ 8 million lawsuit.
Sally, sanatsal boyutu benim işim değil ama bence 8 milyon Dolar'lık bir dava açmadan önce iyice düşünmek zorundasın.
No, ma'am. That's not my department.
Hayir, ben o bölümden degilim.
Well, that's not my department.
Eh, bu benim bölümüm değil.
This is not my department.
Benim konum değil.
Besides, it's not my department.
Ayrıca benim bölümüm değil.
Not my department, of course.
Benim bölümüm yapmadı tabii ki.
That's not my department, that's vice.
Benim departmanım değil, ahlak masası bakıyor o işe.
I wish I could help you with the press, but it's not my department.
Basın için size yardımcı olmak isterdim, ama bu benim bölümüm değil.
Sorry, son, that's not my department.
Üzgünüm oğlum, orası benim bölümüm değil.
I'm sorry, sir, but that's not my department.
Üzgünüm ama pek bilgili olduğum bir konu değil.
That's not my department, but I'll pass it along.
Benim departmanım değil ama iletirim.
It's not my department.
Benim alanım değil.
- It's not my department, don't look at me.
- Burası benim evim değil.
It's not my department, I'm a surgeon.
Benim alanım değil, ben cerrahım.
Its not my department.
Bu benim konum değil.
Well, that's ridiculous. That's not my department.
Saçmalık, bu benim kısmım değil.
Not my department.
Benim bölümüm değil.
That's not my department, sweetheart.
Bu benim departmanım değil, tatlım.
That's not my department, okay?
Bu benim görevim değil, tamam mı?
"In my department I will not allow the oppression of the poor!"
"Benim dairemde yoksullara zulme izin vermeyeceğim!"
The problems of the world are not in my department.
Dünyanın sorunları bana göre değil.
Well, I want to settle this squalid little mess with the department once and for all to my own satisfaction, and not to the satisfaction of a bunch of selfish, sanctimonious, bureaucratic nits!
Şubeyle aramdaki bu adi meseleyi... kökünden halletmek istiyorum. Hem de kendi tatminim için... bir avuç ikiyüzlü aptal bürokratı... memnun etmek için değil!
- Well, it's not from my department.
- Benim teşkilatıma ait değil.
The department's not my private detective agency.
Şube benim özel dedektiflik bürom değil.
Bahamian Fisheries Department is not exactly Fort Knox, my friend.
Bahama Balıkçılar Departmanı Fort Knox gibi değildir arkadaşım.
My dream, I hope you do not find it crazy is that I would like the people here to feel that if there were a fire, calling the fire department would be a wise idea.
Hayalim şu, umarım size çılgınca gelmez bir yangın çıktığında, buradaki insanların itfaiyeyi aramanın iyi bir fikir olduğunu düşünmeleri.
- That's not something my department does.
- Departmanımın baktığı bir konu değil.
I might not be very, um, imaginative in the bed department, Harry, but I never said no to my husband, not in all the years we were married.
Ben, şey, Yatak kısmında pek de yaratıcı olmayabilirim, Ama evli olduğumuz tüm o yıllar boyunca, kocama asla "hayır" demedim.
Not really my department, madam.
Tam olarak benim alanım sayılmaz, madam.
I have on my desk a War Department memo on a colored pilot recently shot down in North Africa after breaking formation.
Masamın üzerinde Kuzey Afrika'da düzeni bozduktan sonra vurularak düşürülen renkli bir pilot hakkında Savaş Dairesi'nden gelen bir not var.
Not that my friendly police department is telling me anything.
Sevgili polis karakolum bana hiçbir şey söylemiyor ki.
What I do on my own time, is not fodder for this department.
Boş zamanlarımda ne yaptığım bu bölümü ilgilendirmez.
That's a whole another department. It's really not my job to know.
Bu benim alanımda olmadığı için hiç bir fikrim yok.
I'm not holding my breath in that department.
Çok da heyecanlı değilim o konuda.
Yeah, not - not in my department.
Evet, ama-benim bölümümde değil.
I go outside the department and rat out a cop my life's not worth crap in L.A.
Teşkilat dışına çıkıp bir polisi ispiyonlarsam Los Angeles'de hayatım beş para etmez.
Not my police department.
Benim merkezimden yok.
Yeah, she's this new professor in my department that I did not kiss.
Evet, benim departmanımdaki öpmediğim şu yeni profesör.
that's not, actually, my department.
bu benim bölümümün işi değil.
"Let's not have your department look for the symbols in my vision let's do this like we used to, you and me, cracking the books"?
"Hayalimde gördüğüm sembolleri araştırmayı senin bölüme bırakmayalım. Eskisi gibi yapalım. Sen ve ben, kitapları yutalım."
Look, you know, not for nothing, Jan, but between this chump and my brother, you're batting about a thousand in the guy department.
Bak, hiçbir şey için değil, Jan, ama bu takoz ile kardeşim arasında, departmandaki adamdan daha iyi bir iş çıkarıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]