Not my thing traduction Turc
1,342 traduction parallèle
It's not my thing.
Bana göre değil.
I mean, that's not my thing.
Bana göre şeyler değil bunlar.
But if we're gonna be married for the next 30 years, I need you to know that red roses are not my thing.
Otuz yıl daha evli kalacaksak... kırmızı güllerin bana uygun olmadığını bilmeni isterim.
I don't like Dida, screaming and all that, not my thing.
Ben Dida'yı sevemedim. Sadece bağırıyor.
Needlepoint's not my thing.
Dikiş, nakış bana göre değil.
If I'm being truthful. It's not my thing, I can't get with it.
Samimi olmak gerekirse, bana uygun değil.
- It's not my thing.
- Bana göre değil.
Not my thing, but I wish'em well.
Bana uymaz ama gene de mutluluklar.
THAT IS REALLY NOT MY THING.
Bu gerçekten benlik bir şey değil.
It's just not my thing, Mom, okay?
Bana göre değil anne, tamam mı?
It's not really my thing.
Benlik bir şey değil.
Good job my mum's not here, she'd be fighting the wolf off with her bare hands for that thing.
İyi ki annem burada değil. Yoksa bunun için çıplak elleriyle, Kurt'a karşı savaşırdı.
Oh, well, the thing is, Charlie's not really my boyfriend.
Demek istediğim, Charlie benim gerçekten erkek arkadaşım değil.
And this whole "insides are bloody and squishy" thing is so not good for my gag reflex.
ve bu bütün "içi kanlı ve vıcık vıcık" olayı espri yapma refleksim için iyi değil.
If he sees you here, he won't stop. Mr. Monk, my job is to help you, not to wait for you in the facility thing.
Eğer seni görürse vazgeçebilir.Bay Monk, benim işim sana yardım etmek, özel binada beklemek değil
It's not really my thing, Ziva.
Pek tarzım değildir, Ziva.
I'll tell you one thing, and I'm not ashamed to say it, my estimation of John Sacrimoni as a man just fucking plummeted.
Size sadece şunu söyleyim : - Söylemeye de utanmıyorum. - Bir adam olarak John Sacrimoni, benim gözümde beş para etmez oldu.
Thing is, though, Jacks... you're not my wife.
Ama asıl konu, Jacks sen karım değilsin.
I mean, a very messed up version of me, but... if you look into his eyes... then it might not be an accident that this thing was taking my stuff.
Yani benim biraz dağılmış halim, ama... gözlerine bakarsan... Bu şeyin benim eşyalarımı çalması rastlantı olmayabilir.
That's OK. Hugging's not really my thing.
Sarılmak pek benim tarzım değildir.
We did get an anonymous call... not just me, some of my boys, too... all saying the same thing...
İsimsiz bir ihbar telefonu aldım sadece beni değil, adamlarımın bazılarını da aramış.
Because if I could just keep my kid in line, and not have to go digging for this thing then maybe, just maybe, I'd have a little bit more time for some fly-fishing.
Çünkü çocuğumla ilgilenemeden bu şeylere bakmam mümkün değil. Belki ancak o zaman balık tutmaya zamanım olur.
If I tell you this horrible thing, you have to react as my friend, not my "not" friend.
Yaptığım korkunç şeyi sana söylersem, arkadaşım gibi tepki vermelisin, yoksa arkadaşım değilsindir.
I mean, seriously, because Lane is married and next thing, it'll be my daughter, and then my granddaughter, but not me.
Ciddiyim çünkü Lane evlendi ve sonra bir bakmışım sıradaki benim kızım, torunum olacak. Ama ben olmayacağım.
The only thing you can do to insure my daughter's... Well-being is to let her out of that damn slaughterhouse, and I'm not playin'around.
Kızımın sağlığı için yapabileceğiniz tek şey onu o lanet mezbahadan çıkarmaktır, tamam mı?
In my opinion, Ms. Deputy Mayor, the only responsible thing to do is to call a press conference and reassure the city that in all likeli hood, these were two tragic, separate and random acts of violence committed by two completely different individuals... that the police department is doing everything it can to find the guilty parties, but that we are not looking at a murder spree being perpetrated by some psychotic Bad Samaritan.
En makulü, bir basın toplantısı düzenleyip bu iki trajik olayın iki farklı cani tarafından gerçekleştirilen şiddet gösterileri olduğunu, suçluları yakalamak için polisin elinden geleni yaptığını ama psikopat bir kötü kalpli Hızır'ın işlediği seri cinayetleri araştırmadığımızı açıklamak.
All I know is it's a good thing my father's not alive, - Because he'd find this fucking hilarious.
Tek düşündüğüm iyi ki babam ölmüş yoksa bununla çok dalga geçerdi.
And I've been resistant to open my heart, because trust is not an easy thing to give away, and I know that these - you know, when things are good, it's all good, but...
Ve kalbimi açmamak için diretiyordum, çünkü güven, vermesi kolay olan bir şey değil, ve biliyorum ki - bilirsiniz işte, işler yolundayken, işler yolundadır, ama...
BUT THE ONE GOOD THING I'VE DONE IN MY LIFE IS TO NOT LET HER KNOW ABOUT THIS.
Ama hayatta yaptığım tek iyi şey bunu öğrenmesini engellemek oldu.
It's not my thing.
İşim bu değil.
I am not putting my head in that metal thing.
- Şuradaki sandalye kadar.
Everyone around here gets a kick out of it, but this notebook, this is the only thing I know about my entire life!
Etraftaki herkes bunları kafasından çıkarmış, ama bu not defteri... Bütün hayatım hakkımda bildiğim tek şey bu.
Take a good, long look at my hair now'cause it's not gonna look like this for the rest of the night. Bucket seats, is that the special thing?
Çanak biçiminde koltuk, özel şey bu mu?
- The thing is my sister's not dead.
- Kız kardeşim ölmedi de.
My work is usually on a higher plane. I'm not so used to the whole dead body thing.
Benim işim biraz daha farklı Büyle ceset işleriyle pek üğraşmamıştım
- But the one thing they're not counting on... is us. Whoever set me up set you up, and they're making damn sure I can't clear my name.
Bana komplo kuran kimse, sana da komplo kurmuş,... ve adımı temizleyemeyeceğimden emin olmak istiyorlar.
Not really my thing.
Asla benim gözdem olmadılar.
I'm not the Red Hot Chili Peppers. I mean, I'm my own thing.
Ben, Red Hot Chili Peppers falan değilim.
What if you remove the thing in my head and give me the chemo, but not the pills?
Peki ya beynimdeki dokuyu çıkarıp kemoterapi yapsanız fakat ilaçlardan vermeseniz?
That thing was not my husband.
O şey benim kocam değildi!
The point is, my lady friend is an egghead, much like yourself, not my usual thing, and I need your advice.
Durum şu ki, bu bayan arkadaşım senin gibi dik kafalının biri. Alışık olduğum bir şey değil, ve senin yardımın gerek.
Not the smartest thing I ever did, but my real-estate adviser was my penis.
Yaptığım en akıllı yatırım değildi, ama... Emlak danışmanım penisim olunca böyle oldu.
I want the whole thing branded with my Seal of Office, not the UN, have you got that?
Hepsinin benim mührümle damgalanmasını istiyorum BM'inkiyle değil. Anlaşıldı mı?
You know, not really my thing.
- Bana pek uymaz.
Cause I wondered if maybe you were also cheesed About my whole not-disclosing thing.
İnsanlara açıklamama isteğimle seni bıktırdım sandım.
With Foss not around to dictate my days, I could finally pursue the very thing he'd wanted me to give up :
Foss etrafta yapacaklarımı söylemezken bırakmamı istediği şeyin peşine düşebilirim :
Uh, hitting's not really my thing, Coach.
Vurmak, pek bana göre değil koç.
I thought I was going to be fine with this whole "being on my own" thing, man. And I'm not.
Kafama göre takılacak rahat olurum sanıyordum ama değilim işte.
You making gourmet wieners isn't the reason why you joined the CIA and Casey isn't a natural-born appliance salesman and government-secrets locked-in-my-brain thing uh, that's, I'm sure, not a boon for national security.
Ayrıca Casey'da herhalde usta bir satıcı olmak için girmemiştir. Bir de şu kafamdaki bilgiler eminim onlarda ulusal güvenlik için pek hayırlı şeyler değil, o yüzden umarım bir planımız olduğunu söylersin.
I am, and as much as i wanna do the right thing and help out my parents, It's just--it's not fair.
eminim, aileme yrdım etmek için doğru olan şeyi, ne kadar.... çok yapmak istesem de bu bana hiç adil gelmiyor.
KILLING SOMEONE'S NOT MY IDEA OF CLOSING A CASE ANYWAY. THE LUCKY THING IS YOU GOT HIM BEFORE HE GOT YOU.
Danny Jones geri dönmüş ve Verge'ye sahte bir isimle üye olmuş ve...
not my type 47
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19
not my problem 145
not my baby 22
not my business 24
not my president 35
not my call 19
not my fault 59
not my mom 17
not my mother 26
not my job 19
not my family 17
not myself 23
not my department 16
not my style 36
not my dad 20
not my son 36
not my father 21
not my idea 19
my things 24
my thing 40
not myself 23
not my department 16
not my style 36
not my dad 20
not my son 36
not my father 21
not my idea 19
my things 24
my thing 40
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201