Not that i know traduction Turc
11,684 traduction parallèle
No, not that I know of.
- Hayır, bildiğim kadarıyla yok.
Not that I know of, no.
Bildiğim kadarıyla yok.
- Not that I know of. It's all BPD.
Bildiğim kadarıyla hayır.
Uh, not that I know of, sir.
Ah, bildiğim kadarıyla hayır, bayım.
I know the message... that we appear professional and not crazy!
- Biliyorum mesajı. Profesyonel görüneceğiz, deliliğe yer yok.
And, hey, if you truly do think that I ratfucked you on that thing... which I did not, but whatever... well, you know what?
O konuda ağzına sıçtığımı düşünüyorsan da, sıçmadım ama öyleyse de sinirlen!
I would only treat patients that have injury, not diseases. Or at least diseases I know I can't catch.
Hastalığı olan değil yalnızca yaralanmış olan hastaları tedavi ettim ya da en azından yakalanmayacağımı bildiğim hastalıkları olanları.
No, that's not what I was... you know I've been struggling for a long time.
Hayır yaptığım o değildi... - Uzun zamandır mücadele ettiğimi biliyorsun.
Well, I'm a nurse. I know how to deliver a baby, how to feed one, how to take care of one when it's ill, but... that's not being a mother.
Hemşireyim ve bir bebeğin nasıl doğurtulacağını, nasıl besleneceğini ya da hasta olduğunda nasıl bakılacağını biliyorum ama bunlar anne olmak değil.
You know, I got the impression that Colum was trying to use you to convince Lord Lovat not to join the rebellion.
Biliyor musun, Lord Lovat'ı isyana katılmamaya ikna etmek için Colum'un seni kullanmaya çalıştığı izlenimi edindim.
If I wouldna give my pledge to Colum, who I know to be kin, then what sort of fool would I be to give it to an old twister that may or may not share my blood?
- Akraba bildiğim Colum'a bağlılık yemini etmeyip benimle aynı kandan olan ya da olmayan yaşlı bir hilekâra sadakat gösterdiğimde ne çeşit bir ahmak olurum?
I'm not saying it's going to happen, but if it does, if I'm to fall in battle, it would ease me greatly to know that you'll watch over Bess and the croft.
Olacak demiyorum ama olursa, savaşta ölürsem Bess'e ve çiftliğe göz kulak olacağını bilmek beni çok rahatlatırdı.
I'm not a leprechaun. "And I just thought that was, like, a metaphor for, you know," I-I am a leprechaun. "
Canımı yakma " "Leprikon değilim" deyip duruyordu. Ben bir yankesiciyim. Ben de bunu diyerek leprikon olduğunu ima ettiğini düşündüm.
Not that i anticipate it will alter your behavior in any way, But you should know i do not approve of this.
Beklentimin kararını değiştireceğini düşünmesem de bunu onaylamadığımı bilmelisin.
I believe that not even you know why.
Sanıyorum ki sen bile sebebini bilmiyorsun.
But I wanted you to know that the end of this may not quite be what you think it is.
Fakat bilmeni isterim ki bu işin sonu tam da senin istediğin gibi olmayacaktır.
They know they'll need to fight to survive, but I will not go before them and argue to have that fight all at once and risk losing everything all at once unless I am certain that fight can be won.
Hayatta kalmak için dövüşmeleri gerek biliyorlar, ama karşılarına çıkıp kazanacaklarını bilmeden herşeylerini riske atarak savaşa girmelerini öneremem.
I do not know which is worse... that she perish fighting for Jack or that she survive without him.
Hangisi daha kötü bilmiyorum, Jack için dövüşürken ölmesi mi, yoksa o olmadan yaşaması mı.
They got away with murder, but I know the truth now and I am convinced that is not what happened.
Cinayet yanlarına kâr kalmış ama artık gerçeği biliyorum ve bunun böyle olmadığına ikna oldum.
Let's take a look. I don't know whether this story is true or not, but if it is, I hope that the president and the First Lady can work out their differences.
Anlatılanlar doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama eğer öyleyse, umarım Başkan ve First Lady zıt görüşlerini oturup halledebilirler.
When I get nervous all kinds of crap comes flying out of my mouth and I know that's not how you guys roll.
Gergin olduğumda... Ağzımdan çıkanı kulağım duymuyor... ve biliyorum ki bu size uygun değil.
I feel like I know you after everything that Steph's told me about you, but still not the same...
Steph'in senin hakkında anlattıklarından sonra, seni tanıdığımı düşünüyordum, artık düşünmüyorum.
I know you think that I'm making some rash decision and I'm not.
Acele bir karar verdiğimi düşündüğünü biliyorum. ama öyle değil.
I do not know who or what is in there, but I think that there Henley.
- Kimi ya da ne içeride olduğunu - bilmiyorum, ama sanırım Henley orada.
I know you said, she's not the type that gets impressed by presents but you know women appreciate little gifts..
Hediyelerden etkilenmeyecek tipte bir kız olduğunu söylemiştin ama kadınlar ufak hediyeleri severler.
I did not know that he was married.
- Evli olduğunu bilmiyordum.
That may be true, but, you know, I'm not a scientist, maybe I'm just a little jealous. Jealous?
Olabilir... neticede bilim insanı değilim.
The concerns you have raised are noted, but you know as well as I do that it's not a matter on which this court can adjudicate.
Gündeme getirdiğiniz endişeleriniz not edildi. Ama siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki bu konuda bu mahkeme karar veremez.
I know that's what it looks like, but that's not how it happened.
Nasıl bir şey olduğunu biliyorum ama bu öyle olmadı.
But I don't know that you're not.
Ama yapmadığını da bilmiyorum.
Yeah, I think we both know that's not true.
Evet... Bence bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz.
There's not a thing that goes on in my son's life that I don't know.
Oğlumun hayatında olup biten her şeyi bilirim ben.
And it's nice to walk around and have everyone know who I am and stuff, but it's not that important to me.
Yürürken herkesin beni tanıması falan güzel ama o kadar da önemli değil.
I know, and that's not what this is.
- Biliyorum ve acımıyorum da.
Yeah, I know I'm not doing it, Rose, I get that.
Yüzmeyeceğimi biliyorum Rose.
You know that's not what I think.
Öyle düşünmediğimi biliyorsun.
I've always known, or hoped to know, if I'm being forthright... that a price existed I could not pay to satisfy my attainment and influence.
Açık sözlü olup olmadığımı başarı ve nüfuz kazanmak için ödeyemeyeceğim bir bedelin olup olmadığını hep bildim veya bilmek istedim.
Mom, I know that Schmidt is not what you imagined.
Anne, biliyorum Schmidt senin hayal ettigin gibi degil.
I do not know, perhaps that of the rooster.
Bilmem, The Rooster'un şarkılarından biri olabilir.
I know that you do not let them sing.
Şarkı söylemesine izin vermediğiniz çocuklar var.
I'm not certain. I just thought that you guys should know.
Emin değilim, siz de bilmelisiniz diye düşündüm.
I know that it was just gonna be us, but it's still gonna be fun. That's not the point.
Sadece ikimiz olacaktık biliyorum, ama yine de eğlenceli olacak.
It's just like, I bought that game because I want to be an assassin, not a barrel courier. You know what I mean?
Sonuçta bir suikastçı olmak için aldım oyunu, fıçı taşıyıcısı olmak için değil.
Now, are you an intravenous drug user? Not that I know of.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
I just need you to tell me, you know, am I your girlfriend or not, that's it.
Sevgilin miyim, değil miyim bunu öğrenmek istiyorum, hepsi bu.
Look, I'm not gonna lie to you and pretend that Ecuador hasn't been, like, a really life-changing experience, but, I don't know, this might be a little bit enlightened of him.
Bak, sana yalan söylemeyecek ve Ekvator'un yaşam değiştiren bir tecrübe olmadığı gibi davranacağım ama bilmiyorum, belki de onu entelektüelleştirir.
I don't know what you think that thing is in there, but that is not my son!
- Oradaki şey sizce ne bilmiyorum, ama o benim oğlum değil!
You know I'm not like that anyway.
Öyle biri olmadığımı bilirsin.
The house, I know that, and I got the money, but, you know, it's not liquid.
Ev, onu biliyorum, parayı da buldum ama likit değil.
I don't know what else you caught up in and I do not need to know, but I know there's no faking that hell-born fire. That shit beats your heart for you.
Başka ne işlere bulaştın bilmiyorum ve bilmem gerekmiyor ama bu cehennem ateşinin sahtesi olmadığını bilirim, kalbin bu azimle atar.
I... I did not know that that was your daughter.
Ben... ben onun senin kızın olduğunu bilmiyordum.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that long ago 19
not that 758