Not that way traduction Turc
5,465 traduction parallèle
But... not that way.
Ama o şekilde değil.
Wait, wait, wait. No, no, no. Not that way.
Bekle, bekle, hayır, hayır.
you did stay here for me once, and I don't want to stand in your way again, so if you want to leave, you should leave... but not because of something that I do or don't say.
Sana yine engel olmak istemiyorum. O yüzden gitmek istiyorsan, gitmelisin. Söylediklerim ya da söylemediklerim bir şey değiştirmemeli.
Guys, the only way that I can broker this peace deal is that they do not know that I'm your son.
Bu barış anlaşmasında aracılık etmemin tek yolu onların senin oğlun olduğumu bilmemeleri.
Watson and I routinely save lives, and I cannot and will not allow anything to get in the way of that.
Watson ve ben bir rutin gibi hayatlar kutarıyoruz, ve hiç bir şeyin bunun önüne geçmesini izin vermeyeceğim ve veremem.
Not that I don't trust you, but, um, the only way I can know that hasn't been stepped on is if, um...
Sana güvenmediğimden değil ama malın iyi olduğundan emin olmanın tek yolu eğer...
He says everything's fine, but he's not acting that way.
Her şey yolunda diyor ama hiç öyle davranmıyor.
Grandma, I've not met anyone that I feel that way about.
Babaanne, öyle hisler beslediğim biriyle karşılaşmadım.
Which, by the way, there is zero chance the CIA did not know that whoever was occupying that coffin meant something to you.
Bu arada CIA'nın tabutun sahibinin senin için anlamını bilmemesine imkan yok.
Yeah, as deep as that bond runs, I'm not about to look the other way when you murder one of our classmates.
Evet, her ne kadar güçlü bağlarımız olsa da sınıf arkadaşımızı öldürürsen bunu görmezden gelemem.
Is there any way you can not call me that?
Acaba bana öyle demesen olur mu?
I know it may have appeared that way, but I assure you that was not the case.
Öyle görünüyor olabilir ama emin olun durum öyle değil.
If your big plan is to sleep your way into Intelligence, I'm not sure if that's the right guy to make that happen.
Büyük planın istihbarata girmek için onunla yatmaksa onun doğru adam olduğundan emin değilim.
That's not... it's not romantic in any way.
Bu... Bu romantik bile değil.
Not that unplanned children aren't exciting... exciting in a confusing way.
Planlanmamış çocukların beklenmedik bir şekilde heyecanlandırmadığından... heyecanlandırmadığından değil.
By the way, not that this is a contest, but I will win.
Bu arada, bunun yarış olduğundan falan değil ama ben kazanacağım.
And if that makes me a romantic and not a realist, well, that's the way that I'm choosing to live my life.
Ve eğer bu beni gerçekçi değil de romantik yapıyorsa ben hayatımı böyle yaşamayı seçmişimdir.
The way that I was talking about the showcase... there's no way that I would have been cool with not being in it.
Gösteri hakkında konuşma şeklim içinde olmamamayı sorun etmeyeceğim bir şekilde değildi.
And I think that we're holding on way too tight and we're not believing in our love and we're gonna break it.
Bence birbirimize çok sıkı tutunuyoruz ve aşkımıza inanmıyoruz ve bunu bozacağız.
Note to self... don't go that way.
Kendime not, o şekilde intihar etmeyeceğim.
I mean, I got to say, that is not a good way to lose weight. All right, okay.
İtiraf etmem gerek, böyle çok iyi kilo verilir.
I know that's not what you want, but that's just the way it played out.
İstediğin bu değil biliyorum ama böyle oldu.
Harold contacted us first, not the other way around. - Is that true?
Tam tersi değil.
It just seems that way because you're not eating at all.
Sen yemediğin için sana öyle geliyor.
Do not talk to my wife that way.
Karımla bu şekilde konuşma.
An if you've let too much go along the way, that's not gonna work.
Ama bu süre zarfında çok fazla şeyi koyuverirsen bir işe yaramayacak.
That's not a nice way to talk to your best friend, okay?
Bu en yakın arkadaşınla konuşmak için hiç de iyi bir yol değil tamam mı?
And though she was born of betrayal, I will not let her die that way.
İhanet sonucu doğmuş olmasına rağmen o şekilde ölmesine izin vermeyeceğim.
See that they send a rider to the Duke of Guise, telling him that the way is open, but it may not be for long.
Guise Dükü'ne yolun temizlendiğini ama bunun uzun sürmeyeceğini haber veren bir atlı yollanmasını sağlayın.
Ma'am, if I've offended you in any way, that was not my...
Hanımefendi, bir şekilde sizi gücendirdiysem, amacım bu...
Don't worry, Alfred's alive, but whether he remains that way or not depends on you.
Merak etme, Alfred yaşıyor fakat öyle kalıp kalmaması sana bağlı.
I will not sit here while you talk about Detroit that way!
Sen Detroit hakkında böyle konuşurken öylece oturup dinleyemem!
Well, you may choose to see it that way, but the point is, either way, it's certainly not a good time to be getting a bigger mortgage.
O açıdan da bakabilirsin ama demek istediğim her ne olursa olsun, yeni bir ev almak için uygun bir zaman değil.
- That's not the way it works.
- O işler öyle olmuyor yalnız.
'But it soon became clear that being a palaeontologist'and not just any palaeontologist, a fish palaeontologist,'is a very powerful way to teach human anatomy.
Ama çok geçmeden ortaya çıktı ki bir paleontolog olmak üstelik herhangi bir paleontolog da değil, bir balık paleontoloğu olmak insan anatomisi öğretmek için çok etkili bir yöntemdi.
Only that it may not be mine to tell, but it is, in a way, yours.
Sadece, söylemek bana düşmez,... ama bir bakıma size düşer.
And, by the way, whatever that involves, it does not involve Hayden-Hoyle, OK?
Ve bu arada neyi içeriyorsa içersin, Hayden-Hoyle'u içermiyor, tamam mı?
Now that I'm Librarian, we're not doing it that way anymore.
Artık ben Kütüphaneciyim, ve artık bu yoldan yapmıyoruz.
I mean, I'm not saying that I've been a nun all these years, but I just can't seem to get close to any other man the way I am to him.
Yani, tüm bu yıllarda "rahibe" gibiydim demek istemiyorum ama daha önce başka bir adama ona yakın olduğım kadar yakın görünmemiştim.
No. You know what? I'm not gonna let you walk away feeling that way.
O hisle yürüyüp gitmene izin veremem.
Looking the other way and keeping quiet, that's not who you are.
Kafanı çevirmek ve olaylara sessiz kalmak, bu sen değilsin ki.
Oh, I did not mean that the way it sounded.
Kastetmek istediğim o değildi.
They have the skills, you know, to reject men in a way that we can then not kill them.
Yetenekleri var. Adamı öyle reddediyorlar ki adam bunları öldüremiyor.
- That is not true, by the way. - Hey!
- Bu gerçek değil, bu arada.
Because that's way not me.
Çünkü hiç bana göre değil bu.
Look, the reason I wanted to talk to you is because although presented in a way that was not entirely kind, I do think you guys brought up some interesting points the other day.
Sizinle konuşmak istedim çünkü her ne kadar başka bir yolla yapmanız gerekse de geçen gün kibar davranmayarak bazı ilginç noktalara değindiğinizi düşünüyorum.
I'm sort of looking up there in a way, because although there's this large loss here, that may not actually have that layer reaching that point, but up there I think it probably does.
Ben daha ziyade yukarı kısma bakma eğilimindeyim. Burada ciddi bir kayıp var ama o tabaka buraya kadar gelmiyor olabilir. Ama sanırım o tabaka yukarıda var.
Look [Scoffs] don't take this the wrong way, but it's not that fun anymore.
Bak yanlış anlama ama bu artık eğlenceli değil.
Frank, if this... is the way that life works... then it's not just theirs. It... it should belong to everyone.
Frank, eğer hayatın işleme şekli buysa bu sadece onlara ait olmamalı, herkesin olmalı.
Mm, no, that's not the way I remember it. - Really?
Ben böyle düşünmüyorum.
With just a touch of her palm, Eva had found a way to erase my past with Matty, not that it bothered me.
Eva tek bir dokunuşuyla Matty ile olan geçmişimizi silmenin bir yolunu bulmuştu.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19
not that it matters 90
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19
not that it matters 90