English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not that much

Not that much traduction Turc

3,877 traduction parallèle
Besides, you're not that much good to me as it is.
Hem bana şu anki halinle de pek faydan dokunmuyor.
You're not that much older.
O kadar da büyük değilsin.
Not that much left to say.
Söyleyecek pek bir şey kalmadı.
But not that much.
Ama o kadar da değildi.
There's not that much to do.
Yapacak fazla bir şey yok.
It is under these provisions that, jostled by crowds I attended high mass with not that much pleasure.
Bu hükümlerin altında, kalabalığa itildim çok da zevk almadan Katolik kilise seremonisine katıldım.
- I am not that much into swimming.
- Yüzmeye o kadar meraklı değilim.
Not that he would like that too much, but still.
Aslında o kadar da hoşuna gitmezdi ama, yine de!
There's not much left. That rock should be the Wolf's Tooth.
Az kaldı şu kayalığın Kurt Dişi olması lazım hadi.
She deliberately provokes you, and I am starting to think that is maybe not so much about her specifically, but this is about you, my friend.
Seni bilerek kışkırttı ve bunun belki onunla değil de daha çok seninle bir ilgisi olduğunu düşünmeye başladım, dostum.
That much money on the line, not a bad reason to kill him.
Arada bu kadar para farkı öldürmek için kötü bir neden sayılmaz.
It is not your fault that she's your biological mother just as much as it's not her fault that you're her biological daughter.
Biyolojik annen olması senin suçun değil, biyolojik kızı olman da onun suçu değil.
And besides, that's not so much a dance floor as an STD Mosh Pit.
Ayrıca burası pekte dans pisti gibi değil, daha çok sürtüşme pisti gibi.
A necklace with the name of her dog, Dolly Parton, on it. Shows that I know what Tansy likes, but it's not too much. It's simple yet thoughtful.
Üzerinde köpeğinin adı yazan bir kolye... hem O'nun neyi sevdiğini bildiğimi gösteriyor... hem de çok abartılı değil... basit ama düşünceli.
Uh, not with that much ear hair.
Sende o kadar kulak kılı varken, gerek yok.
- No, not if she's lost that much blood.
Hayır, bu kadar kan kaybetmişse olmaz.
I guess we've replaced so much of you over the years that you're maybe not you anymore, but you're healthy.
Sanırım yıllar içinde o kadar çok parçanı değiştirdik ki artık sen değilsin belki ama sağlıklısın.
Based on the information we had about the Russian army, I also believed that it would not be much of a problem.
O zamanlar kimsenin karizmatik olarak nitelemeyeceği biri Adolf Hitler.
Yes, I mean, No.. I'm not that good. Thank you so much.
Evet, yani şey demek istediğim o kadar da iyi değilim.
Okay. Let's not forget that we have a much bigger problem on our hands.
Elimizde daha büyük sorunlar olduğunu unutmayalım.
Based on the information we had about the Russian army, I also believed that it would not be much of a problem.
Rus ordusu hakkındaki bilgileri düşününce çok fazla sorun çıkacağını sanmıyordum.
Do you not trust me that much?
Bana güvenmiyor musun?
Even if that doesn't mean that others may not try to get in there first, very much like in human society, but if they are seen, they'll certainly fall back into line.
Bu, demek değildir ki, diğerleri ilk olmaya çalışmaz. İnsan topluluklarındaki gibidirler. Ancak görüldüğü gibi, kesinlikle geri çekilmek durumunda kalırlar.
It's still not the right time to meet you... but I wanted to see that girl's face so much so I was off my guard for a moment.
Seninle karşılaşmak için uygun bir zaman değildi. O kızı o kadar çok görmek istedim ki gardımı düşürdüm.
"Moreover, regarding to the accusation that he made the public sentiment anxious, the town people didn't agree with that, and even there are endless praises that the town became peaceful and the life of town people is much improved since he was appointed, so he's not guilty for that charge either."
Dahası, halkı kandırdığı hakkındaki suçlamaları soruşturduğumuz kasaba halkı kabul etmedi. Aksine, göreve geldiğinden beri kasabada herkesin rahata ve huzura kavuştuğunu söyledikleri için bu mesele için de suçlanamaz.
It might not be that much.
- O kadar çok olmayabilir.
Not so much that he's a nerd.
İnek bir tip değil pek.
I do solemnly promise that I will not divulge the plot, nor the many... secrets of Psycho... to friends, relatives trade reporters nor to the outgoing President, Dwight D. Eisenhower. Thank you all very much. All right, come on, you two.
-... ne Sapık'ın konusunu ne de birçok sırrını arkadaşlarıma, akrabalarıma...
And after so many years of not having data and new data, new physics, there's just so much possibility, and even though you're rediscovering the Standard Model, that is more exciting.
Yıllarca süren veri eksikliğinin ardından yeni veri, yeni fizik, çok fazla ihtimal var ve Standart Model'i yeniden keşfetsek bile yine de heyecan verici.
That is pretty much how you describe it, is it not?
Durumu böyle tanımlıyorsun, değil mi?
Back in town now after a lot of years, only to find that not much has changed, except I understand that you and yours had a string of bad luck.
Bir kaç yıl sonra, yani şimdi şehre geri döndü. Sadece fazla değişmemiş bir şeyler bulmak için. Sadece seni ve senin kötü şansını anlamıyordu.
The challenge was to be unobtrusive, to not be noticed and to take advantage of the terrain, hiding in the bushes, much in the way that one would if you were photographing wildlife.
Buradaki kilit nokta beni fark etmemesiydi. Çalılığa saklanıp arazi koşullarından faydalanacaktım. Tıpkı yaban hayatı görüntüler gibi yapacaktım.
Look, it's not much, but it's all that we have.
Çok sayılmaz ama tüm paramız bu.
- That much I found unaided. - Who loves me not.
Bu kadarını yardımcı bulmadım Beni sevmeyen bir kadını
That's not much of a plan.
Pek te bir plana benzemiyor.
It's not like we had that much of a choice.
Çok fazla seçeneğimiz yok gibiydi.
Yes, but not too much for it's your face and not mine that'll be holding the attention of our audience, I feel sure.
Evet ama yüzünüz için fazla değil ve benim değil ama izleyicimizin dikkatini tutmaya devam edeceğinden emin hissediyorum.
Now that I'm not working as much, we have a chance to light the flame again...
Şimdi artık o kadar çok çalışmadığımdan, ateşi tekrar körüklemek için şansımız var.
All summer everyone's been telling me to loosen up and relax and not think so much and... Well, fuck that.
Bütün yaz boyunca herkes bana gevşeyip rahatlamamı ve çok fazla düşünmemi söylüyordu ve hepsine lanet olsun.
I'm afraid you've come a few moons too late, not that any of us will miss him very much, I shouldn't think.
Korkarım bir kaç ay geç kaldınız. Bu demek değildir.. ... hiç birimiz onu çok özleyecek, böyle düşünmemeliyim?
But that's not to say that I can't set you up with a whole lot more reasonable speakers that'll still blow your mind if you're worried that the Wilsons or Paradigms are going to set you back too much.
... Wilsons bizi zorlar diyorsanız daha makul fiyatlı bir hoparlör de ayarlayabilirim tabii ki.
That is not gonna cure Thalia's tree so much as get us all killed.
Bu Thalia'nın ağacını iyileştirmekten çok, bizim ölümüze sebep olacak.
I very much wanted to see you kids succeed at that, but let's not kid ourselves here.
Siz çocukların bunda başarılı olmasını çok isterdim, ama kendimizi burada kandırmayalım.
I hope that does not need much.
Umarım o kadar uzun süre hayatta kalmak zorunda olmayız.
Well, we do not have to do too much... searching... - To see that a couple really does live here.
Burada... bir çiftin yaşadığını anlamak için, çok bakmaya gerek yok.
I'm aware that not everyone can see it, but with the heart one can see much, however unimportant that information may be to you.
Herkesin fark edemeyeceğini biliyorum ama gönülden bakınca, insan fazlasını da görüyor. Tabii bu bilgi senin için oldukça önemsiz.
So now not only is he in charge of defending the entire world, he's got to raise this gaggle of superpowered babies. And that's pretty much the springboard to the whole, uh...
Bu yüzden tüm dünyayı yok etmektense güçlü bbekler yaptı
Assume that they are not much you eat there?
Onu eline al başka bir yerde yersin
She's just not much on gatherings, that's all.
O toplantılarda çok bulunmadı, hepsi bu.
They're not gonna sell us that much.
Bize o kadar miktar vermezler.
I think we can start with the Wise Counsel questionnaire that I developed. And pretty much we use it to see whether or not someones compatible.
Sanırım bi kaç şeyi de bu yüzden araştırmamız gerekiyor

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]