Not to be rude traduction Turc
186 traduction parallèle
You're not to be rude anymore.
Artık bana kaba davranmayacaksın
I'm trying not to be rude, sir, but this is really very inconvenient.
Kaba olmak istemem efendim, ama bu gerçekten de çok uygunsuz.
Not to be rude, Keith, but I got to ask. Are you a cop?
Üstüne alınmanı istemem ama sormak istedim ; sen polis misin?
Not to be rude, but I don't know what you're talking about.
Kabalık etmek istemem ama ne demek istediğini anlamadım.
Not to be rude, again, but I really don't have the time or the luxury- -
Yine kabalık etmek istemem ama bunun için ne vaktim...
Not to be rude or anything but this isn't a great time for me to have a house-elf in my bedroom.
Kaba davranmak istemem ama simdi odamda bir ev cini olması için hiç uygun bir zaman değil.
Not to be rude, but you've been here six hours.
Kabalaşmak istemem, ama altı saattir buradasınız.
When I was little I was taught not to be rude, Mr. Bernstein, but... what am I supposed to do about the people who won't respect me?
Küçükken, kaba biri olmamayı öğrendim Bay Bernstein, ama bana saygı duymayan bu insanlarla ne yapabilirim ki?
Not to be rude, Father, but I'll go out of business... if I continue to do pro bono surgeries on devotees... who sadly misinterpret science and natural law... because they're not getting the education it is your obligation to provide.
Kabalık etmek istemem peder, ama eğitim almadıkları için... bilimi ve doğa kanunlarını yanlış anlayan sofuları... ücretsiz ameliyat etmeyi sürdürürsem... iflas ederim. Bu sizin göreviniz.
We'd be rude not to accept his.
Biz etmezsek kabalık olur.
I... I'd make an effort not to be so rude as I have been in the past, if that's what's bothering you.
Geçmişte olduğum gibi çok kaba olmamak için... çaba sarfettim... eğer sizi rahatsız eden buysa.
I was nearby and thought it would be rude not to say hello, so I stopped in for a moment.
Yakınlardaydım ve selam vermeden gitmemin kabaca olduğunu düşündüm. O yüzden kısa süreliğine bir uğradım.
And I can't be rude to you if you're not around.
İşime karışmayacağınız için de size kabalık etmem söz konusu olmaz.
Well, I'm not trying to be rude, but couldn't we deal with two active chemicals then red could turn blue all by itself and we could get on with something else?
Kaba olmaya çalışmıyorum ama... iki tane aktif kimaysalı birbirine karışarak kırmızı kendiliğinden maviye dönse ve başka bir şeye geçsek?
Surely you know it's not done to be rude.
Kabalık olsun diye yapmadığımı bildiğine eminim.
I'm not trying to be rude, really... but I can't stay in here any longer.
Kaba olmamaya çalışıyorum ama gerçekten... artık burada daha fazla kalamam.
Sorry, I did not mean to be rude.
Özür dilerim, kaba olmak istemedim.
We have to, do we not? ... I mean, just because they are the enemy, does not mean you can be rude to people, not in my business.
Dikkatli dinleyin, sadece bir kere söyleyeceğim.
Of course I'll stay the night if she asks me it'd be rude not to.
Eğer isterse, elbette geceyi onda geçiririm. Aksi halde kabalık yapmış olurum.
Not all women can have a body like mine that make men go wild but to be ugly doesn't mean you have to be rude.
Tabiî ki her kadının benim gibi bir vücudu olamaz erkekleri gerçekten azdıran ama çirkin olması kaba olabileceği anlamına gelmiyor.
But it'd be rude not to bring a present.
Ama bir hediye getirmemekte kabalık olurdu.
Look, I don't want to be rude, but I'm not much of a conversationalist.
Kabalık etmek istemiyorum ama pek konuşkan değilimdir.
Look, I don't mean to be rude, but this is not as easy as it looks, so I'd appreciate it if you wouldn't distract me.
Bak. Kabalaşmak istemem, ancak göründüğü kadar kolay değil bu yüzden de dikkatimi dağıtmazsan minnettar olurum.
I don't mean to be rude, but I'd rather not hear about your personal life.
Terbiyesizlik yapmak istemiyorum... ama özel hayatını daha fazla dinlemek istemiyorum.
Dr. Shepard I don't mean to be rude by not facing you.
- Dr. Shepard...
Forgive me, I do not mean to be rude, but I'm curious.
Affedersiniz, kabalık yapmak istemiyorum ama merak ediyorum.
I didn't mean to be rude, but you should not be here.
Kabalık etmek istemem ama, burada olmamalıydınız.
- l know he can be headstrong, not to mention mean and insulting and rude, but he's not all bad.
- İnatçı ve küstah olabildiğini biliyorum. Onur kırıcı, adi ve kaba olduğundan bahsetmeye gerek bile yok ama aslında o kadar da kötü biri değil.
Be rude not to give him an answer.
Ona bir cevap vermemek kabalık olur.
I did not mean to be rude.
Bak, neden taksiye binip konuşmaya orada devam etmiyoruz? Kabalık etmiyordum.
To not do so would be rude.
Ben kızın yumurtalarını daima koklarım.
It would be rude not to accept.
Kabul etmemek kabalık olurdu.
- And it would be rude not to have something here for the women...
Ve kadınlar için de bir şeylerimizin olmaması kabalık olur.
- lt would be rude for us not to go up.
Gitmememiz kabalık olur.
how do I say, erm... I do not want to be rude - what if I need to do a toilet?
Nasıl söylerim, hmm... Kaba olmak istemem ama - tuvaletim geldiğinde napıcam?
I know you're the principal's daughter but that does not give you the right to be rude.
Ama bu sana bencil ya da kaba davranma hakkını vermez.
be rude not to.
kabalık olurdu.
And if we did that, it would be rude not to visit John Markof... to ask him to inject some accuracy into his stories about Kevin.
Ve bunu yaparken John Markof'a da uğrayıp biraz olsun Kevin'le ilgili doğrulardan da bahsetmesini rica etmemek kabalık olurdu.
AND IF THEY GIVE US CANDY... IT WOULD BE RUDE NOT TO TAKE IT, RIGHT?
Ve bize şekerleme verdiklerinde....... almamak kabalık olur, değil mi?
- I raised you to be silly, not rude.
- Seni aptal yetiştirdim, kaba değil.
So we figure that it would be completely rude for us... to not ask said person to come sit with us.
Söz konusu kişiyi bizimle oturmaya davet etmezsek kabalık olur tabi. Bence valiliği boş ver.
Ma, I just prefer to fix myself a meal to have to swallow this shit... this vomiting. Oh, do not be rude.
Anne, bu kusmuk gibi şeyi yemektense kendi kahvaltımı hazırlamayı tercih ederdim.
It would be rude not to treat him.
Onu ağırlamamak kabalık olur.
I did not raise you to be rude. - You did too.
Seni kaba biri olarak yetiştirmedim.
It would be rude not to.
Vermezsek ayıp olur.
Yeah, she'll be there, so yeah, it might be rude not to introduce the two of you.
- Büyük annenle tanışmak için mi? Evet, o da orada olacak. İkinizi tanıştırmamam kabalık olur.
IT'S RUDE TO BE LATE. MY INTUITION TELLS ME THINGS ARE NOT GOING TO GO WELL TONIGHT.
İçimden bir ses bu gecenin iyi bitmeyeceğini söylüyor.
I don't mean to be rude... but it's not normal.
Kapa olmak istemedim.. ama normal değil.
Let us not be rude to our guest.
Konuğumuza karşı kaba davranmayalım.
Andrew, just because I chose not to share my marital problems with you does not give you the right to be rude.
Andrew, evlilik sorunlarımı seninle paylaşmayı istememiş olmam sana kabalık yapma hakkını vermez.
You can be rude to me, but not to my wife!
Bana karşı kaba olabilirsin, ama karıma karşı asla.
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not to mention 295
not too many 25
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not too far 44
not too tight 35
not too close 43
not too hard 45
not to mention 295
not too long 47
not too 17
not too well 25
not to me 524
not to worry 456
not to brag 31
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34
not too 17
not too well 25
not to me 524
not to worry 456
not to brag 31
not to 38
not to you 139
not to anyone 33
not to him 34