Not totally traduction Turc
1,293 traduction parallèle
But that doesn't mean you're not totally fuckin'alone.
Ama bu yapayalnız olmadığın anlamına gelmiyor.
That and I'm not totally convinced they're ultimately going to follow your command. Nor should that be the only reason they don't follow the Priors.
Senin emirlerini hep takip edeceklerine veya rahibi izlememeleri için bir neden olmadığına da.
Maybe not totally impossible.
Belki de tamamen imkansız değil.
Even those with exoskeletons are not safe for most have armour that is not totally watertight and will eventually dry out and die if they leave the dank shelter of the undergrowth.
Hatta dış iskelete sahip olanlar bile sanıldığı kadar güvende değildir zira çoğunun zırhı suyu koruyamaz olduğundan orman altının bu nemli korunağını terk ettikleri anda zamanla kuruyup ölebilirler.
As if you're not totally thrilled that I'm here.
Sanki buraya gelmem seni sevinçten uçurmadı.
Actually, that's not totally true.
Aslında bu tam olarak doğru değil.
Not totally.
Tam değil.
A little but not totally.
Hafif çakırkeyfim.
And sometimes, that's not totally safe.
Ve bazen, bu tamamen güvenli olmayabilir.
So at least there's one person there that's not totally lame.
Böylece orda tamamen kusurlu olmayan en az bir kişi olur.
I think she's trying to prove she's not totally traumatized by what happened at the dance.
- Jessi? - Ne?
Now, the paint's not totally dry, so don't let Randy slide across the hood like he always wants to.
Boya tamamen kurumadı, sakın Randy'e her zaman yapmak istediği gibi kaputun üstünde kaymasına izin verme.
You're not totally hopeless.
Tamamen umutsuz değilsin.
- then you're gonna know that you're not totally expendable.
- O zaman sen bileceksin ki bu kessinlikle tamamen beklenmedik olmayacak.
David, I just found the guy downstairs, Totally not ready for the viewing.
David, aşağıdaki cesedin törene hazır olmadığını gördüm.
Look, it tugs at the heartstrings, but I'm not sure I totally buy it.
Çok acıklı ama hepsini yutmam mümkün olmadı.
I'm not sure what that means, but I'm totally warned, I swear.
Bunların ne demek olduğunu anlamadım, ama uyarı aklımda kalır, söz.
The world is not supposed to be totally unfair, either, but... this jackass can't win.
Hayat bu kadar haksızlıkla dolu olamaz. Eğer, ama o salak beni yenemez.
I mean, it's not totally private.
Tam olarak özel sayılmaz çünkü langırt masası orada duruyor.
You know, not for nothing, but we could totally use a blender.
Fuzuli değil ama kesinlikle mikser olarak kullanabiliriz.
- She's totally not worth it.
- O buna değmez.
Not only are we driving like crazy... It's totally legal in this country! It's the only thing we've got.
Sadece en muhteşem arabaları deli danalar gibi sürmüyor aynı zamanda neredeyse hiçbirşeye izin verilmeyen bir ülkede bu işi yapıyoruz.
Lupus, I got to be totally... I got to be honest with you. I'm not feeling it here.
Lupus, sana karşı dürüst olmam gerekirse doğru yerde olduğumu sanmıyorum.
I'm not the totally helpless daddy's girl these bitches make me out to be.
Oh, kahretsin. Ana sigortalar evin altında.
Well, this is totally on the DL, I mean, not fit to print,
Kesinlikle sır. Yayına uygun değil.
I'm totally not ready! I'm gonna blow this...
Kesinlikle hazır değilim.
Totally rocks your world, but not in the good way.
Dünyanız tamamen sallanır, ama iyi yönde değil.
I mean, it's, you know, not every day that someone will give me advice that is just totally dead on. You know?
Her gün çok isabetli tavsiyeler alamıyor insan.
That was totally not me.
Kesinlikle ben yapmadım.
But we do not want to make it totally free.
Ama bunu tamamen özgür hale getirmek istemiyoruz.
Lindsay, it is totally not my fault.
Lindsay, benim suçum değil.
Well, no, you're totally challenging, but you're not challenging at all in a bad way.
Yani kesinlikle öylesiniz.. ... ama bunu kötülük olsun diye yapmıyorsunuz...
Maybe not, but it was totally worth the 200 bucks.
Belki değildi. Ama kesinlikle iki yüz dolara değer.
Not today, but I'm totally yours tonight.
Ama bu akşam seninim. Olur mu?
Totally subtle, totally cool, not pushing, not even nudging, just :
Hiç çaktırmadan, sakince, hiç zorlamadan, hatta uyandırmadan.
It's not like we're totally opposed to baby-proofing...
Güvenliği için karşı olduğumuz bu değil.
Damn, I do not even know why I said that, that is totally stupid!
Niye böyle söyledim hiç bilmiyorum söylenecek en aptalca şeydi!
Totally not for a second worried.
Bir saniye bile olsun endişelenmedim.
not that that didn't totally rock, mr. kent, but i have no idea how you're gonna find a replacement so quickly.
Bunun beni şaşırtmadığını söyleyemem, Bay Kent, ama onun yerine çok çabuk birini nasıl bulacaksınız hiçbir fikrim yok.
Come karaoke with us tonight, and you'll see how totally not that lame they are, okay?
Bu gece bizimle karaokeye gelirsen o kadar da kötü olmadıklarını görürsün. Tamam mı?
And, seriously, it's totally not a big deal.
Ve ciddiyim, çok büyütülecek birşey değil.
You haven't thought about it, because you're not ready to think about it, which I totally get.
Bunun hakkında düşünmedin, çünkü buna hazır değilsin ki bunu tamamen anlıyorum
She was to be totally naked and she was down to nothing but her skin, not even any shoes on, you know, no bra, no panties, no nothing.
Tamamen çıplak kalması gerekiyordu, o da soyunup çırılçıplak kaldı. Ne ayağında ayakkabı, ne de üstünde sütyen veya külot, hiçbir şey kalmadı.
And you totally were not kidding when you said you ate garlic bread.
Ve sarımsaklı ekmek yediğin konusunda şaka yapmıyormuşsun.
Peyton's not in her room right now, unlike me, who's, like, totally asleep.
Peyton şu anda odasında değil. Uyumak üzere olan benim aksime.
If I'm not forgiven, I'll totally understand,
Affedilmediysem, bunu gerçekten anlarım,
Summer, I'm not trying to offer you anything other than my friendship... but you know, I mean, if you want to be alone, that's totally okay with me, too.
Summer, sana arkadaşlığımdan başka bir şey önermeye çalışmıyorum... Fakat biliyorsun, demek istediğim, eğer yalnız kalmak istiyorsan, bunu tamamen anlayabilirim.
I don't trust you, and I'm totally not into you, and I'm just tutoring you so that you'll leave my best friend lucas alone.
Sana güvenmiyorum ve senden hiç hoşlanmıyorum. Sana ders veriyorsam sırf en iyi dostum Lucas'ı rahat bırakasın diye.
And not the crappy, processed, waxy kind, but the good Swiss chocolate from the gift shop that costs way too much money, but is totally worth it.
Ve boktan, işlemden geçmiş, balmumu gibi değil, Hediyelik dükkanından gerçek İsviçre çikolatası. oldukça fazla para ödemem gerekti, ama kesinlikle buna değer.
No, it's not that I don't care. I totally do.
Hayır, umursamadığımdan değil, umurumda tabi.
Saying that maybe I'm not a 100 % totally washed up in the dating world.
Birlikte olma işinde hâlâ sorunlarla karşılaşıyorum.
totally 1856
totally worth it 32
totally agree 20
totally awesome 17
totally understand 22
totally crazy 16
totally fine 58
totally get it 31
totally cool 48
totally different 28
totally worth it 32
totally agree 20
totally awesome 17
totally understand 22
totally crazy 16
totally fine 58
totally get it 31
totally cool 48
totally different 28
totally normal 28
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not this week 36
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not this week 36
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not that i know of 367
not the other way around 149
not this time 741
not too late 30
not them 143
not theirs 49
not that i'm aware of 114
not the car 19
not too much 153
not the same 35
not the other way around 149
not this time 741
not too late 30
not them 143
not theirs 49
not that i'm aware of 114
not the car 19
not too much 153
not the same 35