English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ O ] / Of course you didn't

Of course you didn't traduction Turc

479 traduction parallèle
You didn't want it to happen, of course.
Böyle bir şey olsun istemedin tabii.
- Of course you didn't.
- Ben yapmadım. - Elbette siz yapmadınız.
Of course, you didn't, Muff.
Elbette istemedin Muff.
Of course, you didn't.
Elbette istemedin.
You didn't mean to kill that policeman? Of course not.
- Polisi öldürmek istemedin.
Of course, he and Mr. Kane didn't exactly see eye to eye. You take the Spanish American war.
Tabii Bay Kane ile Bay Leland her zaman aynı görüşte değillerdi.
- Of course you didn't.
- Hayır, bir şey olmadı.
Of course, he didn't tell me what you two talked about.
Tabii ki ne hakkında konuştuğunuzu söylemedi.
Of course you didn't.
Elbette yapmadınız.
Of course you didn't, darling.
Unut gitsin.
Of course you didn't, you married me because you thought I was pretty enough to dress up this house and wear fashionable clothes and impress people you could use.
Elbette öyle,... benimle evlendin çünkü,... benim, evde güzel elbiseler giyeceğimi,... modaya uygun kıyafetlerle,... kullanacağın insanları etkileyeceğimi düşündün.
Of course he didn't want to kill you.
Elbette seni öldürmek istemedi.
Of course, you didn't tell me very much about it.
Öyle mi? Elbette, bana bu konuyla ilgili çok şey anlatmadın.
Of course, if you didn't mean what you said about us.
Tabii, ikimiz hakkında söylediklerinde samimi değilsen başka.
No, of course you didn't. No officer's bars, not a gentleman.
Hayır, tabi ki yapmadın, Subayların pırpırları yoksa kibar değildir.
Of course you didn't hear it.
Tabi ki duymadın.
- No, of course you didn't.
- Biliyorum.
Sorry, Jonathan. Of course, you didn't know.
- Üzgünüm, Jonathan Elbette, bilemezdin
Of course, I didn't know it was you.
Bana uygun bir iş var mı bilmiyorum.
- Of course you didn't.
- Elbette.
- You didn't tell her anything. - Of course not.
- Ona bir şey söylemedin, değil mi?
Of course you didn't.
- Tabii ki yapmadın.
Of course. you can guess that this didn't seem to bother Clint at all.
Tabii ki, bu işlerden Clint hiç rahatsız olmuyordu.
But of course, when she opened her mouth, you didn't know what she was talking, whether she was a hillbilly or an Okie.
Ama ağzını açtığında neden bahsettiğini hiç anlayamazdın... Bir köylü mü yoksa bir işçi mi.
Of course you didn't, but after a while, you weren't sure and then you began to wonder.
Tabii ki inanmadın, ama bir şekilde emin olmak da istiyordun. ... ve merak etmeye başladın.
No, of course you didn't. But who's to say I didn't?
Hayır, sen tabii ki sevmedin ama kim diyebilir benim sevmediğimi?
But of course, you didn't raise her.
Ama elbette, onu beslemek zorundasın.
Well, of course you're hungry. You didn't eat your dinner.
Elbette acıkırsın.
Oh, yes, of course. You happened to overhear, didn't you?
Tabiî, kulağınıza çalındı değil mi?
Of course I do... Then why didn't you go?
İşimde bir sorun çıkması umrunda değil mi?
Of course you didn't break the mirrors.
Elbette sen kırmadın.
Of course I didn't do it. You must have caught it on the back of the chair.
Elbette ben yapmadımSandalyenin arkasına taktırmış olabilirsin.
Of course you didn't, because there was no child.
Elbette düşünmedin, çünkü ortada bir çocuk yoktu.
Of course you didn't.
- Tabiki hayır.
But you didn't notice it, of course.
Ama tabii bunu fark edemedin.
Of course you didn't see me! You weren't looking!
Tabii göremezsin, bakmıyorsun ki!
Of course you didn't realize.
Tabii ki farkında değildin.
No, of course you didn't.
- Hayır, tabi ki yoktu.
- Of course. Didn't you say you'd sign when the work starts?
Bakın, onarım başlayınca imzalayacağım demediniz mi?
The leader would of course be the chief. You didn't answer my question though.
Tabi'ki o sizin Hoca'nız ama soruma cevap vermedin.
No, of course you didn't say it badly. Now, hurry.
Hayır, elbette kötü söylemedin.
Of course you didn't.
Elbette.
Of course you didn't.
- Elbette söylemediniz.
Well, you were supposed to be my maid of honor, but of course I didn't hear from you. Sharon feels too conspicuous since she's popped.
Güya baş nedimem olacaktın ama tabii bir haber alamadım senden ve Sharon balon gibi şiştiği için çok dikkat çektiğini düşünüyor.
Of course you didn't.
Tabii ki bilmiyordunuz.
Well, of course you didn't, darling.
Şey, tabi, değildi, sevgilim.
Of course, I didn't know him the way you folks did.
Kuşkusuz, onu sizlerin tanıdığınız şekilde tanımıyordum.
You didn't, of course.
Öpmedin, tabi.
And, of course, you didn't eat your lunch.
Öğle yemeğini de yemedin, tabii.
- Of course you didn't hear.
- Tabi ki hiç duymadin.
Of course you didn't.
- Elbette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]