Only now traduction Turc
10,469 traduction parallèle
Why are you coming only now? Just now, an Ahjussi who says he's your friend...
Biraz önce arkadaşın olduğunu söyleyen bir adam...
To get my help, which I only now just offered.
Yardımımı almak için ki az önce bunu önerdim.
It's only now that the mother realises they've been followed.
Anne takip edildiklerinin ancak şimdi farkına varıyor.
You think it's bad now, it's only gonna get worse.
Şimdi kötü olduğunu düşünüyorsan, gittikçe daha da kötüleşecek.
Now there's only one person, other than myself, who has access to our food supply.
Benim dışımda yiyecek stokuna ulaşma yetkisi olan yalnızca bir kişi var.
I could only hope my now distant wife and child would be safe.
Guthrum hâlâ Alfred'in Tanrısı'ndan korkuyor olsa da şu anda sadece benden uzakta olan karım ve çocuğumun güvende olacaklarını umabilirdim.
We only need some background music now...
Su an tek ihtiyacimiz olan sey bir arka plan muzigi...
Please. You are the only one who can help me now.
Lütfen, şu anda bana yardım edebilecek tek kişi sensin.
We are not here to discuss my curriculum vitae, Agent Keen, only to ascertain why you are here and what you hope to accomplish now that the FBI has surrounded the embassy.
Mesleki yasamimi konusmak için degil neden burada oldugunuzu ve FBI da su anda büyükelçiligin etrafini sarmasiyla, ne basarmayi umdugunuzu ögrenmek için buradayiz, Ajan Keen.
Only what Astra is telling you now.
Sadece Astra'nın sana söylediklerini biliyorsun.
Ask them from now on to keep it to good news only.
Bundan sonra sadece iyi haberleri vermelerini söyle.
Now, assuming Abby Campbell was strangled at her workstation- - and since that workstation faced the only entrance to the laboratory...
Abby Campell'in çalışma alanında boğulduğunu ve o çalışma alanının laboratuvarın tek girişine dönük olduğunu farz edersek...
Now, according to the museum director, this particular painting disappeared from the palace in 1884, and it only resurfaced 40 years ago in the basement of an old church.
Müze müdürüne göre bu özel tablo 1884'te saraydan çalınmış ve 40 yıl önce eski bir kilisenin bodrumunda yeniden yüzeye çıkmış.
If only we'd got a kilo now we're here.
Benim çocuklar çok sever, biliyor musunuz Antep fıstığını.
Now, the only person I know who could make that order is the one I'm looking at. And his uncle.
Şimdi, bu emri verebilecek tek kişiye baktığımı biliyorum.
Now, I looked at both victims'phones, and there's only one number that appears on both call logs.
Şimdi, hem kurbanların telefonları baktı ve orada Hem arama günlükleri görünür tek numara.
Now, we give the working class their jobs back, only this time, behind bars, for two cents on the dollar.
Şimdi işçi sınıfına işlerini geri verdik ama bu sefer hapisteler ve dolar başına iki sent alıyorlar.
We're scanning park camera footage now, but we're only tracking those four men on the ground.
Park kameralarına bakıyoruz ama sadece o dört adamı görüyoruz.
Now, the Mexican P.F. found a partial boot print there, which means La Cebra did not use a stool, which also means the only way he could have gotten a clean shot from over the ledge is if he was at least six-foot, five-inches tall.
Meksika Federal Polisi orada kısmi ayakkabı izi bulmuş bu demek oluyor ki Zebra tabure kullanmamış, bu da demek oluyor ki boyu en az 1.95 ise pervazın üstünden tam görüş alıp ateş edebilir.
From now on, I'll treat you only as my professor.
Bundan sonra sana sadece profesör gibi davranacağım.
Actually, now that I'm the only kid, I thought you could both go.
Aslında artık tek çocuğunuz olduğum için ikinizin de gelebileceğini düşündüm.
Amy's gone, and you two are married now, so it's only a matter of time before you're gone, too.
Amy gitti. İkiniz evlendiniz. Sizin de gitmeniz an meselesi artık.
And in extreme situations, like the one you're in right now, you have no choice. You're the only one who can help her.
Aşırı durumlarda da şu an içinde buluduğun durum gibi seçeneğin yok.
Right now, I think you guys are the only family I can handle.
Şu anda başa çıkabileceğim tek aile sizsiniz.
- Have-have you given any thought to what you would say to a child who-who saw you in that situation? Our baby only sees shapes and colors right now, Mom,
Bizim bebeğimiz şimdilik sadece şekilleri ve renkleri...
Damn it all, Bulstrode, why are you only coming to me now?
Lanet olsun Bulstrode. Niye şimdi geldin bana?
We have to find Dance, and right now you're our only hope.
Dance'i bulmamız lazım ve şu anda tek umudumuz sensin.
And look at you, you used to smoke weed every day and now you only do it once in a while.
Kendine bak, her gün ot içiyordun ve şimdi zamanın oldukça yine içiyorsun.
You're the only person I could count on, and now you're leaving me, too?
Güvenebileceğim tek insan sendin, ve şimdi sende mi beni terkediyorsun?
Only party chocolate can cheer me up now.
Beni şimdi sadece parti çikolatası neşelendirebilir.
Three years ago, no one had ever heard the name of Arthur Watson, and now you're the only game in town for clean identities.
3 yıl önce kimse Arthur Watson adını duymamışken şimdi ise temiz kimlik alma konusunda aranan tek adamsın.
Now, there's 28 stores in the local area that sell rugs that are imported from Afghanistan, but only one... one... is owned by Long's cousin Roy.
Şimdi, yakınlarda Afganistan'dan ithal edilmiş kilim satan 28 dükkan var. Ama aralarından bir tanesi Long'un kuzeni Roy'a ait.
- It's the only way we end up okay... if we leave right now. - She's dying.
- Ölüyor.
Now that sis is here, God's not the only circus in town.
Kardeşi burada olduğuna göre tanrı artık tek güç değil.
But I do know worrying about things that are out of our control is the only way we get in trouble right now.
Ama kontrolümüz dışındaki şeylere paniklememiz şu an bizi belaya sokar.
Your only job for now is to stay alive.
Senin tek yapman gereken şuanda sağ kalabilmek.
Unfortunately, the only thing I feel right now is tired and hungry.
Ne yazık ki şu an hissettiğim tek şey yorgunluk ve açlık.
Up to now, it's only been property damage.
Şu ana kadar sadece mal mülke zarar veriyorlardı. - Artışın sebebi ne peki?
Now there's only 24 combinations.
Şu an sadece 24 kombinasyon var.
I know you got a lot going on right now. I can see that, but you're not the only one with a personal life.
Şu an çok şey yaşadığının farkındayım ama özel hayatı olan bir tek sen değilsin.
Now, they are planning something big, Mr. Wallace, and the Precogs could be our only hope to see it before it hits us.
Şimdi de çok büyük bir şey planlıyorlar Bay Wallace ve tek umudumuz ise Ön Kâhinlerin bu olayı gerçekleşmeden bulmaları.
Now that I'm looking for my next girlfriend, it seemed only logical that I employ your services once again.
Artık sıradaki kız arkadaşımı aradığımdan ötürü hizmetlerinize bir daha başvurmak mantıklı geliyor.
Now, I could only get a partial plate, but I did type up a list of possibilities.
Plakayı kısmi olarak alabildim ancak ama olabilecek plakaların listesini çıkardım.
You need to re-engage that power source now. It is the only thing that can save Sylvester from plummeting to his death.
Sylvester'i yere çakılarak ölmekten kurtarabilecek tek şey bu.
I'm sorry, Dipper, but I can only speak through my legal team now.
Üzgünüm Dipper, ama ben artık yasal ekibim aracılığıyla konuşuyorum.
Now, before you get all self-righteous, know that this dying man, he's the only person who knows where to find tainted Utopium.
Şimdi çok bilmiş olmadan, bu ölen adamın kusurlu Utopium'un nerede olduğunu bilen tek kişi olduğunu bil.
Who you are now is only temporary.
- Şimdiki sen geçicisin.
Now the only prey she can see is right out in the open.
Şimdi tek görebildiği av açık alanın tam ortasında.
Why? I need a guarantee I am not gonna be sick for Homecoming, and the only way to do that is to get sick right now and get it over with.
Mezunlar buluşmasında hasta olmamayı garantilemem lazım ve bunun tek yolu şimdi hasta olup iyileşmek.
But now, Noah, I got to be honest, um, it feels like it's only the washing-up part, like there is no in-between.
Ama şimdi dürüst olmak gerekirse, Noah. Sanki sadece kapımın önünde bitiverme bölümü var gibi. Aramızda olan bir şey yok sanki.
Now there's only one haole,'cause you killed the other one.
Artık bir haole kaldı çünkü diğerini sen öldürdün.
nowhere 621
now you see me 17
now we're talking 175
now it's your turn 200
now you're talking 179
nowhere to run 17
now you know 219
now i'm 51
now is the time 102
now that i think about it 142
now you see me 17
now we're talking 175
now it's your turn 200
now you're talking 179
nowhere to run 17
now you know 219
now i'm 51
now is the time 102
now that i think about it 142
now it's my turn 140
now's your chance 115
now if you'll excuse me 220
now then 570
now i am 50
now look 431
now is not the time 119
now go 556
now it's mine 27
now i 66
now's your chance 115
now if you'll excuse me 220
now then 570
now i am 50
now look 431
now is not the time 119
now go 556
now it's mine 27
now i 66