Poor love traduction Turc
264 traduction parallèle
My poor love, he exists nowhere.
Benim zavallı aşkım, o hiçbir yerde bulunmaz.
My love, my poor love.
Aşkım, zavallı aşkım.
Poor love! That husband of hers is a fine looking guy, really!
Kocası da harbiden yakışıklıyımış!
Ah, poor love! I'd like to know...
Ah, canım benim!
Nobody knows it better than you, my poor love.
Senden daha iyi bilen yok, benim zavallı aşkım.
- My poor love...
- Zavallı aşkım benim...
It would be a poor love if it lent itself to measuring.
Kendini ölçtürtecekse zavallı bir aşk olur.
But true love inspired each evening in Marie poor lies.
Ama her akşam Marie'ya, gerçek aşkları çok kötü yalan atarak anlatırdı.
My poor, dear, suffering love, be quiet.
Benim zavallı acılar içindeki aşkım, tamam sus.
Do I love you? You poor little thing.
Seviyor muymuşum?
" Everyone says I love you, but just what they say it for, I never knew, it's just inviting trouble for the poor sucker who says I love you.
" Herkes söylüyor : Seni seviyorum! Bunun nedenini pek anlayamıyorum.
It's a time when young and old, rich and poor, sick and sound pay their homage to the god of love.
Genç ve yaşlının, zengin ve fakirin, hasta ve sağlıklının aşk tanrısına hürmetlerini sunduğu andır.
- She shouldn't love a poor man.
- Yoksul bir adama aşık olmamalıydı.
Poor fool don't you know I'm in love with you?
Zavallı aptal sana aşık olduğumu bilmiyor musun?
What right to throw love away for the poor fancy thing you felt for him?
Onun için hissettiğin zavallı istekler için aşkı fırlatıp attın.
I-I think I'm in love with the poor fish, snakes and all.
Sanırım, ben de ona aşık oldum. Evet, ona ve yılanlarına.
Love each other, be poor?
Birbirimizi sevmemiz mi, fakir olmamız mı sorun?
You know I love you more than life itself. Poor thing.
Seni hayatın kendisinden daha çok sevdiğimi biliyorsun.
But poor beasts who wish to prove their love can only grovel on the ground and die.
Fakat aşkını kanıtlamak isteyen... zavallı vahşiler, anca yerlerde sürünür... ve ölürler.
Poor DevIin, in love with a no-good gal.
Zavallı Devlin, işe yaramaz bir kıza aşık.
I wish to keep... no sign of power or fortune... so as to better love and serve the poor... my brothers... and masters.
Yoksullara, kardeşlerime... efendilere... daha iyi hizmet etmek onları daha çok sevebilmek için... hiçbir güç simgesi ve serveti elimde tutmak istemiyorum.
And what so poor a man as Hamlet is may do to express his love and friending to you, God willing, shall not lack.
Buna karşılık ben, zavallı bir insan olan Hamlet, Tanrı'nın da rızasıyla, bütün sevgimi, bütün dostluğumu eksik etmeyeceğim sizden.
I want her love for the poor fool than I am, or not at all.
Ya beni bu halimle sever, yahut hiç sevmez.
We poor monks roam the world for love of others.
Biz fakir rahipler başkalarının sevgisi için dünyayı dolaşırız.
And because he's poor... because he was brought up in the slums and was forced into crime... what if it was he who was being denied his love, his life...?
Fakir olduğu ve kenar mahallelerde yetiştiği için suça itilseydi. Aşkı ve hayatı tarafından reddedilen o olsaydı?
I love you because you're poor, not proud and foolish.
Sizi seviyorum çünkü fakirsiniz, kibirli ve aptal değilsiniz.
And I felt an urge to get close to other people, to the low, all the poor people, and to love them.
Ve sonra içimde bir dürtü uyandı, diğer insanlara yaklaşma dürtüsü, basit, fakir, alt tabakadan olan insanlara... Ve onları sevdim.
Nor construe any further my neglect than that poor Brutus with himself at war forgets the shows of love to other men.
İlgisizliğime başka anlam verme. Zavallı Brutus kendi kendiyle savaşıyor,.. ... başkalarına sevgisini gösteremiyor, de.
My poor, sweet love!
Canım... Sevgilim... Biricik sevgilim.
Under the spell of true love... The poor chump grows careless...
Gerçek aşkın büyüsü altında zavallı ahmak umursamaz olacak.
Can one so rich in love be so poor in pity?
Bu kadar sevgi zengini olan merhamet yoksulu olabilir mi?
Given to her by the man she loves whose love is obviously beginning to cool and the poor thing doesn't know it.
Sevdiği erkek tarafından verilmiş Belli ki aşkı sönen bir erkek. Ama o bunu bilmiyor.
And now you've come here to take from me the one thing I love... to take this poor child away with you!
Şimdiyse siz sevdiğim tek şeyi elimden alacak... zavallı çocuğu buradan götüreceksiniz!
You were hungry for love, my poor Rosalia.
Sen aşka aşçısın, zavallı Rosalia.
The real love of the poor.
Gerçek aşk zavalılıktır.
But the love of the poor is the most fragile.
Ama aşk zavallı olduğu kadar kırılgandır da.
Those poor, sick children... are taught to depend on their parents'claws... instead of their love.
Bu zavallı, hastalıklı çocuklara sevgi yerine, anne babalarının değerlerine güvenmeleri öğretiliyor.
Poor lady, she really has fallen in love with me
Zavallı Leydim, sahiden bana sırılsıklam âşık oldu.
I'm just smiling, thinking about all the poor human beings who allow themselves to love, whether they're artists or famous people or not.
Sanatçı veya ünlü olup olmamalarına bakmadan kendilerini, aşık olmakta özgür sananları düşünüyordum da ondan gülümsedim.
Besides, you're still in love with this poor Adrien.
Ama sen hâlâ Adrien denen o sefil adama âşıksın.
In order to identify with me... you went to the concentration camps, relived father's calvary... hid your love for me under the mask of self-sacrifice... persecuted a poor, sick woman... let your husband go
Kendini benimle özdeşleştirmek için toplama kamplarına gittin, babamızın çektiği çileyi gördün. Fedakârlık maskesi altında bana olan aşkını gizledin. Zulme uğramış, zavallı hasta kadın bırak kocan gitsin.
Sometimes, it gets a dead ghostified Look come over its little face, as though it were all sick inside with love, and its poor mind was stumbling about looking for a corner to rest in.
Bazen yüzü iyice kederli oluyor, sanki aşk içini kemirirken, aklı da gizlenecek bir yer arıyormuş gibi.
Poor darling. Don't tell me you're in love with him too.
Sakın bana, ona da aşık olduğunuzu söylemeyin.
Annee, you see before you not the King, but a poor fellow as uncertain, as eager, as hopeful, as afraid as any man that ever fell in love.
Anne, ben Kral değil, âşık olan her erkek gibi çaresiz, kararsız, sabırsız, umutlu, korkak bir adamım.
Who is it that's in love with my poor son?
Zavallı evladıma âşık olan o kişi de kim acaba?
Poor little Petra... who couldn't do without her husband, hopelessly in love, almost a slave... and she asks for a divorce.
Kocası olmadan yapamayan... umutsuzca ona âşık, neredeyse bir köle durumundaki... zavallı Petra... ve boşanmayı o istedi.
The poor man, he tries to love me.
Zavallı adam, beni sevmeye çalışıyor.
The poor idiot's in love with me!
Zavallı idiot bana sırılsıklam aşık!
Poor thing fell in love with a doctor.
Zavallı şey, bir doktora aşık.
Poor Fulvio, who had forgotten that love could be so beautiful.
Zavallı Fulvio, aşkın bu kadar güzel olduğunu unutmuştun.
Love is the only thing that can save this poor creature.
Sevgi bu zavallı yaratığı kurtarabilecek olan tek şey.
love 6635
lovecraft 23
lovely 1455
lover 352
loves 34
lovers 138
loved 84
love is in the air 29
loverboy 37
lovey 87
lovecraft 23
lovely 1455
lover 352
loves 34
lovers 138
loved 84
love is in the air 29
loverboy 37
lovey 87
love is all you need 17
lovebirds 65
love you 2060
love is blind 30
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22
love you more 28
lovebirds 65
love you 2060
love is blind 30
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22
love you more 28