English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ R ] / Read more

Read more traduction Turc

664 traduction parallèle
Read more.
Daha oku.
Read more.
Oku.
Boy, read more.
Çocuk, oku.
Read more what Jane say.
Oku bakalım başka ne diyor.
Read more.
Devamını oku.
Will you read more now?
Biraz daha okur musun?
- I read more books than you do.
- Ben senden daha fazla okuyorum.
- I read more than you.
- Ben senden daha fazla okuyorum.
She ain't read more than two pages and, real slow, she takes her stockings down and takes off her shoes.
Iki sayfa okuyor ve yavasça çorapIarn indirip ayakkabIarn çkaryor.
I could read more but I think that suffices.
Daha fazla okuyabilirdim ama bence bu kadarı kâfi.
Surely you can read more than that?
Devamını okuyabilirsin, değil mi?
I guess you would've concentrated more on being athletic since you couldn't read.
Okuyamadığın için kendini spora verdin sanırım.
Sister Teresa, will you read this to me once more?
Rahibe Teresa, bana bunu bir kez daha okur musunuz?
But I figured that if I worked harder than they did, and put in more time, read the books, kept my eyes open, maybe I could make it happen.
Ancak şunu anladım ki eğer onlardan daha çok çalışırsam ve daha çok vakit harcarsam kitaplar okursam ve gözlerimi açık tutarsam, belki ben de başarabilirdim.
Well, I guess maybe I can read between the lines, Billy but I wanna hear you say some more.
Belki satır aralarını okuyabilirim Billy... ... ama bir daha söylemeni istiyorum.
There's more. Read it.
Biraz daha oku.
I can think of nothing more dignified and homelike... than sitting in front of a fireplace and having someone read a fine book to me.
Şöminenin karşısına geçip birinin sana kitap okumasından daha oturaklı ve rahat olan bir şey düşünemiyorum.
Be so good as to read once more the capture of the windmills.
Yel değirmenlerine saldırmasını tekrar iyice bir okuyun.
I did no more than read a medical book, Your Ladyship.
benim yaptığım sadece bir tıp kitabı okumaktı, hanfendi.
I've read the day for more than 35 years.
35 yıldan fazla süredir The Day okuyorum.
Certainly seems more than that from what I've read in all those articles in the fan magazines.
Oh, okuduğum bütün film dergilerindeki yazılara göre kesinlikle bundan daha fazla görünüyor.
I will read the letter more carefully and send the Czar my answer later.
Mektubu daha dikkatli okuyacağım ve Çara cevabımı daha sonra gönderirim.
You wanted me to read this, while I was alone in the room... so that the shadows and the silence would make it that much more convincing.
Odada tek başıma bunu okumamı istiyorsunuz böylece gölgeler ve sessizlik bunu daha inandırıcı hale getirecek.
She was, in fact, a case of what is called multiple personality... something that all psychiatrists have read about... and very few have ever seen... certainly not Dr. Thigpen and Dr. Cleckley... of the Medical College of Georgia... who one day were confronted with a woman... who had one personality more than Dr. Jekyll.
Aslında, kadın, "çok kişilikli" denilen bir durumdaydı tüm psikiyatrların okuduğu ama çok azının tanık olduğu bir şeydi. Tabii, bir gün, Dr. Jekyll'den bir karakter fazlasına sahip bu bayanla karşılaşan Georgia Tıp Fakültesi'nden Dr. Thigpen ve Dr. Cleckley hariç.
I'll read you something that may be bring us more. Listen.
Şu okuyacağımla daha fazla alırsın.
A woman isn't safe on the streets any more, not with all you read in the papers.
Artık Sokaklar bir kadın için güvenli değil, gazetelerde okudukların gibi değil.
But if I just happen to read in the newspaper that our friend out there have no more birthday parties...
Ama dışarıdaki arkadaşımızın başka doğum günü partisi veremeyeceğini gazetelerde okursam...
- I read more.
- Daha fazla yazıyor.
I think I have to read it a little bit more.
Sanırım onu okumalıyım, birazcık daha.
But you'll understand more when you've read up on it.
Ama bunları okuduğunuzda daha da iyi anlayacaksınız.
Any more trouble and I'll read you the Riot Act.
Daha fazla sorun çıkarsa isyan maddesini okuyacağım.
I can't read it any more than an ordinary book.
Sıradan bir kitap gibi, onu da okuyamam.
It struck me funny, and the more I read it, the funnier it got.
Mektup bana garip geldi ve okudukça daha da garipleşti.
Should I really read any more?
Okumaya devam edeyim mi?
I'm going to let you have two more letters, the third one I'll read.
İki mektuba daha izin verebilirim ama üçüncüsünü okuyacağım.
I don't think you ought to read any more of that.
Bence kitabı daha fazla okumamalısın.
To deny yourself sexual pleasure is not more moral than refusing to pick flowers, read books or go skiing.
Cinsellikten aldığın zevk, kırlarda gezmek......, kitap okumak ya da kayağa gitmekten daha az ahlaklı bir tavır değildir.
Don't read any more.
Daha fazla okuma.
Should I read some more?
Biraz daha okuyayım mı?
And it's you, out in the world, outside of you. And you can look at it, or hear it, or read it, or feel it and you know a little bit more about you. A little bit more than anybody else does.
Ve o "şey" içinden kopup dış dünyaya açılacak seyredilecek, dinlenecek, okunacak ya da hissedilecek ve sen kendini başkalarının tanıdığından biraz daha fazla tanıyacaksın.
You didn't read the last paragraph. They'll believe it if you tell them you've lost your interest in chemicals, you don't care about working here any more and you're going to Europe.
Son paragrafı oku, eğer kimyasallara ilgini kaybettiğini, işinden istifa edip..
You read much more than I do, think much more than I do.
Sen benden çok daha fazla okuyor ve düşünüyorsun.
Won't you read some more, unless you feel offended?
Biraz daha okuyamaz mısın?
Some people even say, "After I did read the book of Clifford Irving about you... I like you even more than before."
Hatta bazıları, "Seni Clifford Irving'in kitabı okuduktan sonra... eskisinden de çok sevdik." dediler.
'Well, first they screw a little bit, then they read a little Confucius. - - Come back, screw a little bit more, then they stop again... "
"Önce biraz karsn halleder, sonra gidip biraz Confucius'u okur geri gelir, karsn biraz daha halleder, sonra tekrar durur..."
I figure it this way. The more maps you read, the more you know about where you wanna go.
Ne kadar çok harita okursan, nereye gideceğini o kadar iyi bilirsin.
To read men's hearts as you do is worth far more than books.
Senin gibi, insanların kalbini okumak, kitaplardan çok daha değerli.
If you read your own newspaper more carefully, you'd understand our position quite easily.
Kendi gazeteni daha dikkatli okusaydın durumumuzu kolayca anlardın.
Oh, it'smuch more interesting... than my usual work. But having to read and re-read all of this embarrasses me.
Her zaman yazdıklarımdan çok daha ilginç ama itiraf etmeliyim ki metninizi defalarca okumak zorunda kalmak beni utandırıyor.
I read this some place. Women think of love in more general terms than men.
Bunu bir yerde okumuştum : Kadınlar aşkı erkeklerden daha genel olarak düşünür.
It's more like a brochure, for internal use, you'll read then.
Daha çok broşür gibi, iç kullanım için. Sen de oku.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]