She's right traduction Turc
13,206 traduction parallèle
She has the right to sleep with or not sleep with whomever she wants ; it's up to her ;
İstediği kişiyle yatıp yatmama onun bileceği iş.
she's definitely not the kind of person that would go out with your best friend after giving you every indication that she wanted to kiss you. All right.
Kesinlikle size öpüşmek istiyormuş izlenimi verdikten sonra gidip en yakın arkadaşınızla çıkacak bir kişiliğe sahip değil.
She's right.
- Kadın haklı.
I believe she's looking down on us right now.
İnanıyorum ki, şuan yukarıdan bizi izliyor.
She's right.
Doğru söylüyor.
And she's right.
Haklı.
"Yo, that girl right there praising Jesus, she's the next disco star of America."
"Hey, tam şurada İsa'yı öven kız, Amerika'nın yeni disko yıldızı olacak."
She's just trying to use me right now.
Şu anda beni kullanmaya çalışıyor.
She's right, Jackie.
O haklı, Jackie.
Mylene, she's eyeballing us right now.
Mylene şu anda bizi izliyor.
She nearly killed me. I mean, if I was two or three inches to the right, it would've gone right through my face.
Hazırlıksız yakalanmak istemeyiz, o nedenle, kocanızın aleyhte kullanabileceği her konuda... bana karşı dürüst olmalısınız.
Yeah, she's gonna be all right.
İyi olacak.
She landed this great job right out of college, and then she got pregnant, and motherhood turned out to be overwhelming...
Üniversiteden sonra harika bir işe girdi sonra hamile kaldı ve anneliğin sıkıcı olduğu -
- Oh, she's right behind me.
- Arkamda.
I got to say, she's right. Mm-hmm.
Söylemem gerek, o hakli.
I don't know, but I'll cross that bridge with her when she gets there, if she gets there,'cause right now, she's doing really well, isn't she?
Bilmiyorum ama o durumda geldiğinde, öyle olursa onunla birlikte olurum. Çünkü şu anda çok iyi, öyle değil mi?
That woman, the one who lost her son, Mrs. Mokoena, she's right.
Oğlunu kaybeden şu kadın, Bayan Mokoena, o haklı.
She's all right.
O iyi.
She's right here.
Burada.
- She's cool, right?
- İyi bir değil mi?
No, but she's, like, staring at us though, right?
Ama sanki bize bakıyor gibi, değil mi?
And she said, "That's all right, Mr. Julius. " I've never been divorced before. "
O da, "Sorun değil Bay Julius,... ben de daha önce hiç boşanmadım," dedi.
And she's right.
Annem haklı.
If I go back to her, she's gonna see right through me.
Eğer ona dönersem, aklımdan geçeni anlayacaktır.
Amy's husband just recently left her, so she's kind of having a mental breakdown right now.
Amy'nin kocası onu daha yeni terk etti yani şu anda sinirsel bir çöküntü yaşıyor.
This basic bitch right here, she's gonna win the election.
Şuradaki basit sürtük var ya, seçimi kazanacak.
Thanks, but I'm not sure she's right for the job.
Teşekkürler ama onun bu iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.
Look, as your coach, I have to advise you to get the best dancer available and she's sitting right next to you.
Bakın, koçunuz olarak, size gelmiş geçmiş en iyi dansçıyı tavsiye ediyorum o da hemen yanınızda oturuyor.
I let go and she rams it right through our dad's bedroom wall.
Ben bırakınca çubuğu babamın odasının duvarına sapladı.
She's great, right?
Kimmy'yi sevdin mi? Harika, değil mi?
Maybe she's right.
Belki de haklıdır.
Guess She was right after all.
Anlaşılan Makine haklıymış.
I mean, Shaw's a little screwy right now, but she's not wrong.
Shaw şu anda biraz üşütük durumda ama yanılmıyor.
We do, and you're right. She won't. But her son will.
Evet var, haklısın o benimle konuşmaz ama büyük oğlu konuşur.
I mean, she said her father had a mine, right?
Babasının madeni varmış, değil mi?
- No, man, she's fuckin'insane. Lady, we've got papers signed by that kid's parents, all right?
- Hanımefendi, o çocuğun ailesinin imzaladığı kağıtlar var.
- Yeah, it's how she found you. - That's right.
- Evet, seni böyle bulmuştu.
She's right.
Haklı.
And at the end she's supposed to drown herself in the river, right?
Ve sonunda kendisini nehirde boğması gerekiyor değil mi?
She's out there somewhere, and you guys are here looking at me. He's right.
O, dışarda bir yerlerde, ve siz hala benimle uğraşıyorsunuz.
Even Alex, as emotional as she may be, knows what is right, and that's what haunts you.
onun kadar duygusal olmasına rağmen Alex bile, neyin doğru olduğunu bilirdi ki bu da seni etkikileyen yanıydı.
You think she's crazy, but you also know she may be right.
Deli olduğunu biliyorsun, ama aynı zamanda haklı olabileceğini de biliyorsun.
Shitai fell asleep again, but she's right.
Shitai yine uyuyakaldı. Fakat haklı.
I think she's on the phone to her friend right now.
Telefonda o arkadaşıyla konuşuyor şuan bence.
Ah, she's a real fucking pain-in-the-ass, right?
Tam bir baş belası, değil mi?
All right, here's the last few websites she was on.
Bakalım, son girdiği siteler bunlar.
- Mm-hm. - She's just not a person I can have in my life right now.
Şu an hayatımda olabilecek, bir insan değil ama.
Not in the sex business. Sex tourism, she's right.
Seks turizminde kriz yok.
I mean, she said she's not dating right now but when she started to date again, I, me, would be the first to know.
Şu an kimseyle çıkmadığını ama çıkmaya başladığında ilk benim haberim olacağını söyledi.
She did it and she's just sitting there right as rain, fully intact. - Paula :
O yaptı ve burada sapasağlam, turp gibi oturuyor öyle.
She's open to constructive criticism and is sitting right here.
O yapıcı eleştirilere açık biri ve tam olarak burada oturuyor.
she's right over there 33
she's right here 119
she's right there 81
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
she's right here 119
she's right there 81
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29