She looked traduction Turc
3,429 traduction parallèle
And when I saw the way that she looked at you,
Ve sana nasıl baktığını görünce,
- I cannot remember how many times a young female marine that had been raped or sexually assaulted had told me that she looked at these guys as her brother, or the suspect as her brother.
Tecavüze ya da cinsel saldırıya uğramış genç bir bayan deniz piyadesinin bu kişilere ya da suçlulara kardeşi gibi baktığını kaç kere söylediğini hatırlayamıyorum.
We're growing cultures now, but she looked clean, and there was no telltale smell.
Şimdi bakteri kültürü yapıyoruz ama bize temiz göründü ve bilindik bakteri kokusu yoktu.
That day you said she looked better in casual wear
Daha geçen gün gündelik giysileriyle daha güzel göründügünü söylemistin.
When I mentioned them, she looked up and to the left, which means she was tapped into the left side of the brain, where visual memories are stored.
Onlardan bahsettiğimde soluna baktı bu da demektir ki beyninin sol tarafını kullandı görsel hafızanın depolandığı yer.
Daddy says the first time she looked at me it made her heart beat so big that she thought it would blow up.
Babamın dediğine göre annem beni ilk kez gördüğünde kalbi o kadar hızlı atmaya başlamış ki patlayacağını düşünmüş.
I can't remember what she looked like, Billy.
Nasıl göründüğünü hatırlayamıyorum Billy.
She looked like a lady.
Bir hanımefendi gibi görünüyordu. Sonra farklı bir şey düşündüm.
I mean, she looked exactly like me.
Kadın tıpkı bana benziyordu.
She was on TV recently. She looked great!
Geçen televizyonda çıktı ımmah, müthiş olmuş müthiş!
I said she... that, uh, she looked familiar.
Ona tanıdık göründüğünü söyledim.
I don't remember what she looked like.
Neye benzediğini hatırlamıyorum. Evet, hatırlıyorsun.
She looked at me.
Bana baktı.
Well, she looked good.
İyi görünüyordu.
I think she looked pretty.
Bence çok güzeldi.
The point is, she looked good.
Önemli olan şu, iyi gözüküyordu.
She looked in a pretty bad way.
Hiç iyi görünmüyordu da.
She looked blank.
Dalgın görünüyordu.
Later as Zoe grew up, she looked so much like Eva.
Zaman geçtikçe Zoe büyüdü ve Eva'ya benzemeye başladı.
She looked back at me and started walking down the walk.
Bana baktı ve yürümeye başladı.
Yesterday, when I saw her at the stables, she looked like hell.
Dün onu ahırda gördüğümde berbat görünüyordu.
And because of all those things, I told my wife, she looked at me like I was out of my mind.
Çünkü bütün bunları, karıma söylediğimde, bana "bunu aklından çıkar"
Yeah, but I'm sure she looked a lot older by then- - a lot like Lucinda Kemp.
Doğru, ama eminim daha yaşlı gösteriyordu tıpkı Lucinda Kemp gibi.
She looked pretty shaken up, but... it was an awkward situation for all of us.
Oldukça sarsılmış görünüyordu ama... -... bu hepimiz için zor bir durum.
The way she looked at him,
Karısının ona bakışı...
She looked like a hamster when she came out.
Doğduğunda hamstera benziyordu.
It looked like she packed a bag.
Çantasını toplayıp gitmiş yani.
She looked fine.
Gayet iyi görünüyordu.
She started fidgeting and trying to get comfortable, and finally... She opened up her eyes, looked right at me.
Huzursuzlanıp yerleşmeye çalışmaya başladı ve nihayet gözlerini açıp bana baktı.
She ways looked at the world with a smile... no matter what.
Daima gülümserdi ne olursa olsun.
I wasn't gonna go there, but it looked like she stole'em off a court Jester.
Hiçbir şey demeyecektim ama sanki saray soytarısından araklanmış gibiydi.
- Just the other day, I saw a girl running along the road that looked like she was about high school age.
Daha geçen gün, caddede koşuşturan lise çağında bir kız gördüm.
And what if she had looked to the right?
Peki ya sağ tarafına baksaydı?
Lying is to the right ; I don't think she's looked left once.
Yalan söylerken sağa bakılır ; bir kere sola baktığını görmedim.
I thought if I sat at Dr. Brennan's desk and looked at these bones like she does, it would clarify things for me.
- Dr. Brennan'ın masasına oturup... - kemiklere onun baktığı gibi bakarsam, - daha iyi olur sandım.
The point is, she was a nice lady who looked good and died in her sleep and lived a long life and is in a pretty place and met Patton and made a hell of a cheesecake.
Önemli olan şu, çok iyi bir insandı, iyi gözüküyordu ve uykusunda öldü, ve uzun bir hayat yaşadı ve iyi bir yerde ve Patton'la tanışmıştı ve muhteşem cheesecake yapardı.
The first one was like a breeding machine, and the second one looked like she just wandered off a commune.
İlki doğum makinesi gibiydi. İkincisi de tuhaf bir komünden fırlamış gibiydi.
SHE GROANS AND YELLS I looked at him. "Ya baldy bastard!"
Ona baktım. "Seni keltoş serseri!" dedim.
She was 5'9 ", looked between 28 and 32, wore a brunette wig, blue eyes - - could have been contacts.
1.70 boyundaydı ve 28-32 yaşlarında gösteriyordu. Siyah peruğu vardı. Mavi gözlüydü ama lens olabilir.
She thought I looked like a nice guy and invited me to join her for dinner, uh, flirted with me over steaks, thought I had a nice smile.
Hoş birine benziyormuşum ; beni akşam yemeğine davet etti ve biftek yerken benimle flört etti. Gülüşüm pek hoşmuş.
That looked an awful lot like my mother getting what she wants.
Annemin istediğini elde etme bakışına çok benziyordu.
She speaks of a boy who looked at the others without being allowed to take part.
Katılmaya izni olmadığı halde insanları gözetleyen bir oğlandan bahsediyor.
You looked out for her, in case she was frightened.
Belki korkar diye onunla ilgileniyordun.
She barely looked at it. I saw you in the mirror.
Neredeyse hiç bakmadı.
When she left with him, You looked like you'd been punched in the gut.
Seni bıraktığında beyninden vurulmuşa döndün.
She's missing, y'all! I've looked everywhere... Inside the house, outside the house, inside the guesthouse, outside the guesthouse, inside the pool cabana, outside the pool cabana.
Her yere baktım... evin içine, evin dışına, konukevinin içine, konukevinin dışına, havuzun içine, havuzun dışına.
The way she looked at him...
Karısının ona bakışı...
As Lynette looked at a wedding photo of Susan and Mike, she thought about the tragic end of their marriage, and that started her thinking about the beginning of her own.
Lynette, Susan ve Mike'ın düğün resimlerine bakarken, onların evliliklerinin trajik sonunu düşündü. ve sonra kendi evliliğinin başlangıcını düşünmeye başladı. Oh, ben hallederim.
She just looked so devastated when she left.
Gittiğinde çok yıkılmış gibi görünüyordu.
After she told me everything, I ran and I never looked back.
O bana her şeyi anlattıktan sonra kaçtım ve bir daha arkama bakmadım.
No. When we finally heard about it I looked for her, but she'd vanished.
Hayaleti duyduğumuzda onu aramaya koyuldum, ama ortadan kaybolmuştu.
she looked at me 21
she loves you 255
she looks like you 26
she looks like me 20
she looks just like you 26
she likes you 180
she looks nice 18
she looks beautiful 24
she loves me 159
she lives 40
she loves you 255
she looks like you 26
she looks like me 20
she looks just like you 26
she likes you 180
she looks nice 18
she looks beautiful 24
she loves me 159
she lives 40
she likes me 65
she likes him 25
she lies 28
she left 317
she lives here 44
she looks happy 19
she looks 27
she looks good 49
she loves me not 17
she looks amazing 20
she likes him 25
she lies 28
she left 317
she lives here 44
she looks happy 19
she looks 27
she looks good 49
she loves me not 17
she looks amazing 20