Should have traduction Turc
46,954 traduction parallèle
We never should have come here.
Buraya asla gelmemeliydik.
You should have just run away.
Kaçman gerekir.
You should have seen them when they broke through the fence to get onto my property, they were starving.
Benim arazime girmek için çitleri kırdıklarındaki hâllerini görmeliydin. Açlıktan ölüyorlardı.
None of this should have happened.
Bunların hiçbiri olmamalıydı.
You should have farted after you said that.
Bak. Bunu söyledikten sonra osurmalıydın işte.
I knew we should have left last night.
Dün gece ayrılmamız gerektiğini biliyordum.
The check you gave me for Wanda, you should have it back.
Bana araba için verdiğin çek. Geri almalısın.
No. All of this should have stopped.
- Ama hepsinin son bulması gerekirdi.
The fighting should have stopped.
Bu savaş bitmeliydi.
She should have left well enough alone, Sharpe.
Seninle olmamalıydı Sharpe.
You just never knew how to hold on to something that you should have.
Sahip olduklarının kıymetini hiç bilmedin.
Maybe you should have joining us,
Belki bize katılmalısın.
Oh, and by the way, if you wanted everyone to know I had a man, you should have been there last night.
Bu arada, herkes sevgilim olduğunu bilsin istiyorsan dün akşam orada olmalıydın.
That being said... I believe in her. I believe she should have an album.
Ama buna rağmen, bu kıza inanıyorum.
I should have taken care of this a long time ago.
Bu işin icabına uzun zaman önce bakmalıydım.
We should have called 12 hours ago.
12 saat önce aramalıydık.
You should have seen the other shit, it was filthier than this.
Diğer boku görmeliydin, bundan daha pisti.
I should have finished the job, killed you there.
İşi bitirdim, orda öldüm.
They should have invited you.
Seni davet etmeleri gerekirdi.
And as for him, well, he should have stayed where he belongs, in the jungle, dancing naked and screwing wild pigs, and his slaves in their chains.
Ve ona gelince ait olduğu yerde kalmalı zincire vurulmuş köleleriyle ormanda çırılçıplak dans edip yaban domuzlarını becermeliydi.
You should have dragged them out on their arses.
Kıçlarının üzerinde dışarı sürüklemeliydin onları!
You should have said that from the start.
Bunu baştan söylemeliydiniz.
I'm sorry, I-i should have let you know.
Kusura bakma, sana haber vermeliydim.
Every kid should have a gym set.
Her çocuğun egzersiz seti olmalı.
Maybe I should have Paul come give you a visit.
Paul'a söyleyeyim de seni ziyaret mi etse acaba?
It's understandable to me that you should have, therefore, a fetish for completion to make your moment glorious.
Bu nedenle de bu anı zaferle taçlandırmanın sizin için bir fetiş hâline gelmesi anlaşılabilir bir şey.
I'm sorry I wasn't the brother I should have been.
Olması gereken kardeşin ben değilim.
You should have come to me when you found out.
Bunu öğrendiğinde bana gelmeliydin.
I never should have gone behind your back like that.
Keşke arkandan böyle bir iş çevirmeseydim.
I knew I should have sent you to fucking Boy Scouts.
Biliyordum. Seni izcilerin yanına vermeliydim.
Should have something soon.
Yakında elimize ulaşır.
Oh, you should have seen the look on her face when I peeled back the wallpaper.
Benim duvarı soyduğumu görünce yüzündeki ifadeyi görseydin.
Just figured you should have all the copies I secretly made. So...
Gizlice yaptığım kopyaların sende olması gerektiğini düşündüm.
You should have sent someone ahead.
Birisini önden göndermeliydin.
Well, you should have sent someone else.
Başka birini daha göndermeliydin.
You should have left me in the street.
Beni sokakta bırakmalıydınız.
She should have taught you how to tell the truth!
Doğruyu söylemen gerektiğini sana öğretmiş olmalı!
I should have never left you alone.
Seni asla yalnız bırakmamalıydım.
You should have secured her when you had the chance.
Şansın varken onu korumalıydın.
You should have never been.
Hiç olmamalıydın.
You should have never happened.
Hiç olmamalıydın.
It's what I should have done years ago.
Yıllar önce yapmam gereken buydu.
If you have a problem with my work, then you should take it up with hr. Whoa.
Çalışmamla ilgili bir probleminiz varsa bu meseleyi İK ile konuşmanız gerek.
I should never have agreed to this in the first place.
Davetini kabul bile etmemem gerekirdi.
Should you have told her?
Acaba söylese miydiniz?
You should know that I have testimony from a reliable witness...
Elimde güvenilir bir şahidin beyanı olduğunu bilmelisiniz.
Should any girl in the chorus have taken your eye, Sir, they're sixpence each for one hour. Any girls who spoke are a half crown.
Korodan gözünüze takılan kız varsa efendim her birinin saatlik ücreti altı peni iki şilin ve altı peni diyen kızlar da var.
I have a hundred other clients that I should be calling right now, but I am talking to you, because I want you to make this deal.
Şu an arayacak 100'den fazla müşterim var. Ama sizi arıyorum. Çünkü bu anlaşmayı sizle yapmak istiyorum.
And at no time have I said that people should be stripped of their right to believe in God.
Ve asla söylemediğim bir cümle de, Tanrı'ya inanma haklarının insanların elinden alınması gerektiğiydi.
I know I should've called, but I wanted to surprise you, and my key didn't work, and so I set off your alarm, and I may have broken your door.
Biliyorum, aramam gerekirdi ama sürpriz yapmak istedim. Ama anahtar uymadı ve böylece alarmını tetiklemiş oldum. Bir de kapını kırmış olabilirim.
So, if you have to kill Glinda to get home, they should work.
Eve dönmek için Glinda'yı öldürmek zorundaysan, çalışmalılar.
should have known 22
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good week 16
have a good weekend 70
have you eaten 167
have a good time 307
have a great day 179
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a good weekend 70
have you eaten 167
have a good time 307
have a great day 179
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237