Sl traduction Turc
14,256 traduction parallèle
Ibrahimovic is showered with angry whistles.
Ibrahimovic'e öfkeli ıslıklar yağıyor.
We'll have to whistle for it.
Onun için ıslık çalacağız.
Magnetic boots now engage.
Mıknatıslı bot çalışıyor.
I accidentally called him the other day and I got his voicemail.
Geçen gün yanlışlıkla onu aradım ve sesli mesajına ulaştım.
I dropped her off at a sleepover, and she took mine by mistake.
Onu yatılı misafirliğe bırakmıştım. Yanlışlıkla benimkini almış.
- What...
Sümük kuruyunca ıslık çalmaya başlıyor.
I whistle a lot in here.
- Burada çok ıslık çalarım.
Why is that one whistling?
O neden ıslık çalıyor?
Every place starts with a cadence, and ends with a whistle.
Her seviye bir ritimle başlar ve bir ıslıkla biter.
What you do in between, determines your legacy, so make sure you give it everything you've got until you hear that whistle.
Kazanacağın şeyleri, bunların arasında yaptıkların belirler, Ta ki ıslığı duyuncaya kadar, elinden gelenin en iyisini yaptığından emin ol.
But he's got it wrong, it's not his mother!
Ama bir yanlışlık yapıyor, bu annesi değil!
The crowd rise to acclaim the champion.
Kalabalık, şampiyonu ayakta alkışlıyor.
Work on getting handy with these.
Bunları kullanışlı tutmaya uğraşıyorum.
Something about that doesn't feel right to me.
İçimden bir ses yanlışlık olduğunu söylüyor.
But just a word to the wise. If you go near my boat again... I won't be quite so understanding next time.
Tekneme bir daha yaklaştığınız da bu kadar anlayışlı olmayacağım.
It's a sweater. I made a mistake.
Yanlışlık ettim.
I know at times I've been a disappointment to you, but I am your only son, and if you would treat me with some kindness and consideration, it would make me so happy.
Seni hayal kırıklığıma uğrattığım şeyler olduğunu biliyorum ama ben senin tek oğlunum ve bana biraz daha nâzik ve anlayışlı davransan çok mutlu olurdum.
Not to mention, I accidentally texted him a d-pic... which was meant for...
Ona yanlışlıkla şey resmi gönderdiğimi de unutmayalım. Stajyer Jill'e gönderecektim.
But he's very hands-on with all the contestants.
Ama o tüm yarışmacılarla çok içli dışlı.
There must be some mistake.
Bir yanlışlık olmalı.
When I overlay them, there are over 14,000 different facial anomalies.
Örtüştürdüğümde 14.000'den fazla yanlışlık çıkıyor.
"I'll give you a handy for $ 40."
"Sana 40 dolar için kullanışlı vereceğim."
I accidentally suffocated him two hours later in my pencil box.
İki saat sonra yanlışlıkla onu kalem kutumda boğdum.
You accidentally said the exact opposite.
Yanlışlıkla tam tersini söyledin.
But that's not very useful.
Ama bu çok kullanışlı değil.
Well now, that, is some fine handy work.
Eh şimdi, bu, bazı ince kullanışlı bir iştir.
So you stuffed me in the trunk of a car and shoved a gun in my face by mistake?
Yani yanlışlıkla mı beni arabanın bagajına tıkıp kafama silah dayadın?
Yeah, I do a little diving.
Evet, dalmışlığım var.
- No. Perfectly in order.
- Hayır, hiçbir yanlışlık yok.
- Be reasonable.
Biraz anlayışlı olun, Hanımefendi.
You know, I have my ups and my downs, my good days and my bad.
İnişli çıkışlı bir hayatım var, iyi ve kötü günlerim oluyor.
It's cluite specific, this address.
Adreste yanlışlık yok, özellikle burası verilmiş.
- Uh yeah, I think I got your package by mistake.
Evet, sanırım yanlışlıkla sizin paketiniz bana geldi.
- It wasn't a mistake.
Bir yanlışlık yok.
There must have been some kind of mistake.
Bayan, ortada bir yanlışlık olmalı.
That's gotta be a mistake.
- Bir yanlışlık olmalı.
Please sir, this has been a mistake.
Lütfen, efendim, bir yanlışlık var.
I've survived before on 600 milliliters of water a day, but not for this long.
Günde 600 mililitre su içerek daha önce hayatta kalmışlığım var fakat bu kadar uzun süre değil.
Uh, sorry, I think there's a mistake.
Pardon, sanırım bir yanlışlık var.
Look, why don't you make yourself useful, okay, and move some of these bodies out of the way.
Bak, neden kendinizi kullanışlı yapmıyorsunuz, tamam mı? Ve bu cesetlerin bir kısmını yolun dışında bırakın.
Bottom of the ninth, two outs.
Dokuzuncu, iki çıkışlı.
I have a history of that.
Bu konuda yeterince yaşanmışlığım var.
I think there's been a mistake.
Bir yanlışlık oldu galiba.
This girl's probably not even gonna wanna talk to us in public, so it's not gonna be a good look if you get all screechy, or you accidentally shoot the girl.
Bu kızlar büyük ihtimal ile bizimle halk içinde konuşmayacaklardır, yani eğer tüm cırtlamayı üstlenecek olursan bu iyi bir görüntü olmayacaktır. Ya da yanlışlıkla bir kızı vuracak olursan.
But that 10th thing... Tenth thing goes beyond crazy, you know, into a, like, accidental genius realm.
Ama 10. şey... 10. şey çılgınlığın ötesine geçiyor, bilirsin, yanlışlıkla dahi bölümüne geçiyor.
Fear, treachery, blood lust.
Korku, ihanet, kana susamışlık.
Well, for one thing, she's loving, she's kind, considerate- - pretty much all the things that you're not.
O o kadar sevgi dolu,... o kadar zarif, o kadar anlayışlı ki... Bunların hiç biri sende yok.
You don't know me, but, I've known a few women like you.
Siz beni tanımıyorsunuz ama benim sizin gibi birkaç kadın tanımışlığım var.
Is there a chance you left one?
Yanlışlıkla unutmuş olabilir misiniz?
Shortly after the "Aloha From Hawaii" special, while high on mezcal... Jack accidentally spun his favorite Elvis record backwards, and claimed to have heard a message from his dead mother spinning in the grooves of the wax.
"Aloha From Hawaii" özel programından sonra bolca meskal kullanan Jack, en sevdiği Elvis albümünü yanlışlıkla geri sardı.
Give us this day our daily bread and forgive us our trespasses, as we forgive those that trespass against us.
Bugün de ekmeğimizi ver, günahlarımızı bağışla. Biz de bağışlıyoruz bize kusur edenleri.