Somebody has to traduction Turc
1,051 traduction parallèle
But a crime has been committed against the state and somebody has to pay.
Ama devlete karşı bir suç işlendi ve birilerinin bunu ödemesi gerek.
Justice says that somebody has to pay.
Adalet, birisinin hesap vermesi gerektiğini söyler.
Somebody has to be onboard. There is an entire crew aboard.
- Orada tüm bir ekip var.
On top of that, I'm so flat-footed, when I get out of the bathtub, somebody has to rock me back and forth to break the suction.
En kötüsü, o kadar hantallaşmışım ki banyodan çıktığımda üzerimdeki suyun dökülmesi için birinin beni sarsması gerekiyor.
But somebody has to talk to her.
Biri onunla konuşmalı.
- Somebody has to be up there, sir.
- Birilerinin orada olması gerek efendim.
Somebody has to get hurt.
Birinin kırılması gerekiyor.
In a situation like this, somebody has to get hurt.
Böyle bir durumda illâ ki biri kırılır Hal.
Somebody has to begin to care.
Birisi önem vermeye başlamalı.
Well, somebody has to arrange the matches.
Eee, ne yapalım. Birinin bu işleri halletmesi gerek.
Somebody has to go and have a look.
Birinin gidip bir bakması lazım.
But somebody has to do it
Ama birinin yapması lazım
Somebody has to stage-manage the stage.
Birinin rejisörlük yapması gerekiyordu.
Somebody has to do it!
Birisinin yapması gerekirdi!
But I'm still staying, because somebody has to.
çünkü birinin kalması gerek
Somebody has to.
Biri yapmalï.
Somebody has to be realistic.
Birinin gerçekçi olması lazım.
Somebody has to work our land and niggers are done as slaves.
Tarlalarımızın sürülmesi lazım ve zenciler artık köle değil.
Somebody, somebody has to think of this stuff.
Birinin bu tarz şeyleri düşünmesi gerek.
– Somebody has to save our skins.
– Birinin bizi kurtarması lazım.
Somebody has to be interested in hospital politics.
Birileri hastane politikasıyla da ilgilenmeli.
Somebody has to make these decisions.
Birileri bu kararları almalı.
Somebody has to survive. Be the roof at 9.00 pm. Do not make me come down and they looking.
9 : 00'da orada ol ve beni aşağıya getirtme.
Well, somebody has to take care of me.
Biri benimle ilgilenmek zorunda.
Somebody has to do something.
Birileri bir şeyler yapmalı.
[Chuckles] I mean, somebody has to pay.
Yani, biri ödemek zorunda.
Somebody has to.
Biri zorunda.
- After this, somebody has to go.
- Bundan sonra birinin gitmesi gerek.
- Somebody has to!
- Birinin yapması gerek!
The room has been let to somebody else.
Oda başkasına kiralandı.
Do you think, Madame Vavilova, that somebody has ever said to me :
Düşünsenize Madam Vavilova, biri geliyor ve diyor ki :
And now, as I'm sure that somebody out there has said, it's time to pay for the soup.
Eminim biri, çorbanın parasını vermenin zamanı geldiğini söylemiştir.
Anyway, somebody with sense has to look after the boy.
Hem mantıklı biri bu çocuğa bakmalı.
It's a good thing I'm a lady or you'd need a nurse, buster. I should have known better than to help somebody who has no regard for other people!
Bak, Şahin, ya sen de öyle olduğunun farkına varsaydın?
But it's expensive. He has to bribe somebody or other for some kind of a certificate or something.
Biraz pahalıymış, sanırım rüşvet gibi birşey verip belge falan almalıymış.
- Somebody has got to stop him.
- Biri onu durdurmaya var.
Somebody has to help me.
Birisi anlamama yardım etmeli.
To Wagner I owe my strength, my willingness to do something in life to be useful to somebody in the world even if he has the modest role of an intermediary.
Kuzenim, Bavaria'nı ne yapmak istiyorsun? Bir müzisyenler ülkesi mi? Benimle alay mı ediyorsun?
Somebody who has been very close to the King in the past few years and who has had a bad influence on him.
Geçen birkaç yılda krala çok yakın olan ve üzerinde kötü etkisi olan biri olmalı.
Maybe you need somebody to hold your hand. Okay, this article has a very interesting relationship... to the statute of frauds... which I thought we should get into today.
Tamam, bu makalenin bugün de karşılaşabileceğimiz... sahtekarlık durumuyla ilgi çekici bır ilişkisi var.
Somebody has hired the Goryu Kai to work with the Mafia to take over Miss Hammett's fortune.
Goryu Kai mafya ile işbirliği yapıp Bayan Hammett'in servetini ele geçirmek için adam tutmuş
Find somebody who has a number close to it... -... and they probably work for him.
Numarası buna yakın birisini bul muhtemelen bunlar onun için çalışıyordur.
Everybody has to dump on somebody!
Herkes birilerini suçlamak zorunda!
Somebody has deliberately painted that basket to look like my basket.
Birisi kasten boyamış, benim sepetime benzetmek için.
If a girl makes love to her bridegroom, then it's of no importance if she has made love to somebody else before.
Eğer bir kız damadıyla sevişmek istiyorsa, daha önce başka biriyle sevişmiş olmasında bir sorun yoktur.
But has it every occurred to you, Wally, that the process... that creates this boredom that we see in the world now... may very well be a self-perpetuating, unconscious form of brainwashing... created by a world totalitarian government based on money... and that all of this is much more dangerous than one thinks... and it's not just a question of individual survival, Wally... but that somebody who's bored is asleep... and somebody who's asleep will not say no?
Peki Wally, dünyada şu an gördüğümüz bu can sıkıntısının paraya dayalı, baskıcı bir dünya hükümeti tarafından uygulanan, şahsen sürdürülen şuursuz bir beyin yıkama işlemi tarafından yaratılmış olabileceği, bütün bunların bir kişinin düşünmesine göre daha korkunç olduğunu ve bunun ferdi bir hayatta kalma mücadelesinden ziyade canı sıkılan birisini uyuduğunu ve uyuyan birisinin "Hayır" diyemeyeceğini hiç düşündün mü?
It has to be somebody's, right?
Birinin olmalı, değil mi?
Now, that dog has got to be stopped before he kills somebody!
Birisini öldürmeden önce o köpeği durdurmak gerekiyor!
I think if she has a chance to be happy with somebody else, by all mean she should take this chance.
Başkasıyla birlikte olmak kendisini mutlu edecekse kesinlikle bunu denemeli diyorum.
This place has to fall under somebody's jurisdiction.
Heralde burası birilerinin yetkisi altındadır.
Although, Norman says that somebody has been leaving notes and making phone calls claiming to be his mother.
Annesi olduğunu iddia eden birisi telefonlar ediyor, pusulalar gönderiyor.
has to be 63
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533