The attic traduction Turc
1,595 traduction parallèle
Nothing but the attic up there.
Sadece tavan arası var.
For all I knew, you might have been locked in the attic like Baby Jane.
Yani bir odada Baby Jane gibi kilitli bile olabilirdin, haber alamıyordum.
I remember the time we found one of those thousand-piece jigsaw puzzles up in the attic, except we had lost the top of the box it came in, and no one had a clue what it was of.
Bir keresinde, hatırlıyorum da tavan arasında 1000 parçalık bir yapboz bulmuştuk. Ama kutusunun üst parçası kaybolduğu için kimse yapbozun ne üzerine olduğunu bilmiyordu.
The attic's gutted, but the roof timbers are sound.
Çatı katı yandı ama çatının kirişleri sağlam.
Generally speaking, these cases involve a voice in the attic a peevish little spirit who's in need of a little bit of hand-holding.
Bu tip olaylar genellikle, kendine uzatılacak bir el arayan evin huysuz bir ruhu tarafından, tavan arasında gerçekleşir.
Down the stairs all the way to the top through that door is the attic.
Merdivenlerden ta en yukarıya çıkınca şu kapının arkasında tavanarası var.
When it all gets too much foryou... - I'll be getting drunk up in the attic!
Sen bunlarla boğuşurken ben tavan arasında kafayı çekiyor olacağım.
I got enough stuff to do without worrying about who you're torturing in the attic.
Sen tavan arasında işkence kim yeterince endişesi olmadan yapmak şeyler var.
I guess it's still in the attic.
Ben tavan hala sanırım.
Listen, you're lucky all you have to clean is the attic.
Çok şanslısın ki, tüm yapman gereken tavan arasını temizlemek.
And the attic upstairs has a lot of fiberglass in it, so a little hat.
Tavan arasında bolca cam elyafı var, bu şapkayı da tak.
The attic is above the living room.
Oturma odasının üzerindeki çatı katı.
But that same east wall is only 14 feet from the chimney in the attic.
Ama aynı doğu duvarı... tavan arasındaki bacadan itibaren 4.5 m
We found a potential blood pool in the living room and another much more substantial one in the attic - is that consistent with your findings?
Oturma odasında bir damla kan ve... çatı katında çok daha fazla kan bulduk. Bunlar senin teşhisini doğrular mı?
Probably stabbed in the living room and then moved to the attic where she continued to bleed until she died.
Muhetemelen oturma odasında bıçaklandı, ve sonra ölünceye kan kaybettiği... çatı katına taşındı.
I heard noise coming from the attic.
Çatıdan bazı sesler geldiğini duydum.
The day we got into that fight, going over to her mom's house to get some stuff from the attic.
Kavga ettiğimiz gün annesinin evine gitmiştik. Tavan arasından birkaç eşyayı alacaktık.
I've gotta get the elves out of the attic.
Noel Baba'nın yardımcılarını çatı katından çıkarmalıyım.
And Helen had some toys in the attic?
Helen'in psikolojik sorunları vardı sanırım?
Does the attic window still access the drainpipe that drops you off by the garage? You do know you're grown up now.
Tavan arasındaki pencere hâlâ garaja inen boruya mı çıkıyor?
But I guess better out the attic than out the basement.
Ama çatı katından salmak bodrumdan salmaktan iyidir.
Quick, everyone get in the attic.
Çabuk, herkes çatı katına çıksın.
But if you're really concerned, why don't you go jump up and down in the attic and make sure?
Ama eğer gerçekten ilgiliysen, Neden Atlayıp tavan arasına gitmiyorsun? Emin ol.
I am sick of climbing down from the attic.
Alttan almaktan bıktım artık.
Cash in the attic and all that.
Çatı katında nakit, hepsi bu.
- Spread some in the attic.
- Tamam. - Tavan arasına da biraz serpin.
That stupid cat is making my hands burn and my eyes water and my tongue's starting to feel like it did when I ate all that pink cotton candy stuff in the attic.
O aptal kedi ellerimi yakıyor,... gözlerimi sulandırıyor ve dilim tavan arasında yediğim pembe pamuk helvası görünümlü şeyin hissettirdiği gibi olmaya başladı.
What about the leak in the attic, huh?
Tavan arasındaki sızıntıdan ne haber?
Yeah, the attic was taken.
Evet, çatı arası kapılmışı.
We put you and Jonas back in the old room in the attic.
Seni ve Jonas'ı çatı katındaki, eski odaya yerleştiririz.
We put her upstairs in the attic.
Çatı katındaki odaya çıkardık.
I guess there was a whole bunch of great stuff in the attic, and she knew we worked together, and she wanted to know if we were interested in consigning any of it, so I brought a few things down.
Herşeyini de evde bırakmış Sanırım tavan arasında bir sürü müthiş........ şeyler var, ve o da beraber çalıştığımızı biliyor ve bunları teslim alıp almak istemediğimizi merak ediyor Ben de bir kaç şey satın aldım
And I'd rather stay in the attic than wear your uniform.
Senin üniformanı giymektense tavan arasında kalmayı tercih ederim.
- Then stay in the attic.
- Öyleyse tavan arasında kal.
Can't we hide it in the attic, where kids can't find it?
Onu çatıda, çocukların bulamayacağı bir yerde saklayamaz mıyız?
There might be a way out through the attic.
Belki çatıdan bir çıkış vardır.
Lock her in the attic, maybe?
Belki de onu tavan arasına kilitlerdin?
Okay, before you get all Flowers in the Attic on me, let's first find out if Bradford really is your dad.
Pekala, Flowers in the Attic havasına girmeden önce Bradford'ın gerçek baban olup olmadığını öğrenelim.
Our killer could have climbed this tree... onto the second story, made his way over to that roof and into the attic.
Katil bu ağaca tırmanıp ikinci kata ulaşmış olabilir. Şu çatıdan ilerleyip tavan arasına girmiş olmalı.
No hits in CODUS, but when I ran the old woman's DNA against the blood that we found in the attic floor,
Veritabanında bir şey yok fakat kadının DNA'sını tavan arasında bulduğumuz kanla karşılaştırdım.
So the blood in the attic was from the daughter?
Yani tavan arasındaki kan kadının kızına mı ait?
So what does the old lady and the blood in the attic have to do with the Duncan family murders?
Peki yaşlı kadın ve tavan arasındaki kan ile cinayetler arasındaki bağlantı ne?
DNA from the sweaty shirt you found in the attic came back as Betty Willens'son Henry.
Tavan arasında bulduğunuz terli gömlek üzerindeki DNA Betty Willens'ın oğluna ait.
I got a sweet pad in Mom's attic, driving Dad's old Plymouth Horizon, and because I'm the senior bartender at KJ's,
Evde güzel bir düzenim var.Annemin tavan arasında güzel bir evim var Babamın eski Plymouth Horizon'unu kullanıyorum, KJ'de en kıdemli barmen olduğumdan eve yarım ekstra tavuk kanadı götürüyorum.
I think you used to get to it from the attic window.
- Galiba oraya tavan arasındaki pencereden gidiliyordu.
Naked people are being filmed in every attic, every car, and every swing set in the valley.
Çıplak insanlar bu vadide her çatı katında, her arabada, her iptidai sette filme çekiliyor.
I know you really wanted to christen the tree house, but- - attic sex is much better than tree house sex.
Ağaç evi vaftiz etmek istediğini biliyorum ama... çatı arası seksi, ağaç ev seksinden çok daha iyidir.
This attic is a maze, like the forest.
Bu çatı katı labirent gibi. Tıpkı orman gibi.
The prototype's in my attic.
Prototip de çatı katımda.
Carla, Dan doesn't live with our mom, He lives in the apartment that happens to be in mom's attic.
Carla, Dan annemizle kalmıyor, annemin evinin çatı katı olan bir dairede yaşıyor.
Grissom's in the attic.
Grissom tavan arasında.
attica 54
atticus 114
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the air 87
the architect 42
atticus 114
the autotrophs began to drool 82
the actor 54
the apocalypse 36
the accountant 17
the accident 58
the airport 62
the air 87
the architect 42
the armory 16
the address 54
the all 89
the affair 31
the asshole 16
the answer is no 232
the answer is 144
the apartment 34
the answer is yes 95
the animals 29
the address 54
the all 89
the affair 31
the asshole 16
the answer is no 232
the answer is 144
the apartment 34
the answer is yes 95
the animals 29
the artist 45
the anger 33
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the android 74
the accent 16
the anger 33
the arm 18
the art 27
the angels 28
the americans 76
the authorities 21
the army 80
the android 74
the accent 16