The food traduction Turc
16,666 traduction parallèle
Man, the food was terrible.
Dostum yemekler berbattı.
A few drops of that falls into the food, and this whole prison will be shitting their brains out.
Birkaç damlası bile yemeğe düşerse,... bütün hapishane organlarını kusmaya başlar.
An orderly with the food.
Yemek getiren bir hademe.
Bring me the food.
- Getir şu yemeği.
Bring me the food.
Getir şu yemeği.
Bring me the food.
Yemeği getir.
Bring me the food.
Getir yemeği. Yardım et bana.
The food attracts flies and I prefer my solitude.
Yemek sinekleri kendine çeker, bense yalnızlığını tercih ederim.
All right, let's go to the food court.
Hadi yemek katına gidelim.
Now remove the pencil and grab the food tray.
- Şimdi kalemi çıkar ve yemek tepsisini al.
Hold it. What about all the food they prepared?
Dur, hazırlanan tüm o yiyeceklere ne olacak?
Well, we love the food.
Yemeği çok beğendik.
No one comes here for the food.
Kimse buraya yemekleri için gelmiyor.
Thank you for the food.
Yiyecek için sağolun.
You think you can just wake up one day and become top of the food chain?
Eğer just can düşünüyorum. Bir gün uyanıyorum. Ve besin zincirinin üst olur?
The food riots, climate change.
Gıda isyanları, iklim değişiklikleri.
For the... for the food?
Yemekleri için?
So all you got to do is keep on smiling at the food truck on Taco Mondays, feeding the poor and the oppressed.
Yani senin tek yapman gereken Taco Pazartesileri'nde yemek kamyonunda gülümsemeyi sürdürüp yoksul ve mazlumları beslemek.
Or tell'em about how the food makes everyone puke?
Ya da yemeklerin herkesi kusturduğundan?
The food is waiting.
- Yemek onu bekliyor.
What was that line about? "The food is waiting."
"Yemek onu bekliyor" la ne demek istedi?
But then the food ran out.
Ama sonra yiyecek tükendi.
Nah, the food wasn't never good.
- Yok be yemek hiç iyi olmadı.
Man, I ain't talking about the food.
Yok, yemekten bahsetmiyorum.
Shon has a homework question about the food chain.
Shon, gıda zinciri hakkındaki ödevden bir sorun vardı.
Draw us the food chain.
Bize besin zincirini çiz.
How's the food?
Yemek nasıl?
Why were you so eager to drop off food in the middle of the night?
Neden gecenin bir yarısında yiyecek bırakmak için bu kadar hevesliydin?
Make sure the prisoners get food and water before they go back.
Geri gitmeden mahkumların yemek ve su aldıklarından emin olun.
Maybe one day you realize you need food stamps and you don't know how to fill out the forms.
Belki bir gün gıda pulu almanız gerekir ve..... formları doldurmayı bilmiyorsunuzdur.
I mean, growing up all over the world, bouncing culture to culture with a strict, conservative family, versus, you know, sleeping in tent cities with a bunch of dirty hippies, eating food out of dumpsters. Oof!
Yani, dünyanın çok farklı köşelerinde büyüyüp muhafazakar bir aileyle kültürden kültüre atlamak... ve karşısında, bilirsin, gecekondu şehirlerinde bir sürü evsizle uyumak, çöplerden yemek yemek.
I was helping Cindy bring food to a table and nearly puked on the plate.
Cindy'ye yardım için bir masaya servis götürüyordum, az daha tabağa kusacaktım.
This is just the no food and sleeping in a car talking.
Bu konuşma, muhtaçlık ve arabada yattığımızdan oldu.
That's when Taco Bell throws all the breakfast food in the Dumpster.
Taco Bell, tüm kahvaltılıkları bu saatlerde çöp konteynırına atıyor.
Night shoots are way harder when you have to wrangle 100 extras who all claim that they know how to ride horses, and then when you get there, half of them have never seen a horse before, and at the end of the day, all they ever want is food.
Gece çekimlerinin en zor yolu ata nasıl binileceğini iddia ettiklerinde münakaşa ediyor oluşun ve oraya gittiğinde onların yarısının ata daha önce hiç binmediğini görürsün ve günün sonu olduğunda, hep yemek isterler.
And for the love of God, I need food!
Tanrı aşkına, yemeğe ihtiyacım var!
Yeah, but then everybody can just pick what they want, you know, and the food doesn't get as cold. Haven't really...
Ne çocuklar hakkında?
Long live the new fast food king, a poultry farm in Kentucky and Colonel... oh.
Kfc sen çok yaşa... Oh.
We are talking about what time to serve the kiddies food.
Çocuklara ne zaman yemek vereceğimizi konuşuyoruz.
Thank you, Lord, for this food, may the Lord keep us always united and in good health.
Tanrım, verdiğin nimet için şükürler olsun. Tanrı bizi hiç ayırmasın, sağlığımızdan etmesin.
They handle the DPRK food supply, so they got unlimited access.
DPRK gıda arzını elinde tutuyor, sınırsız erişime sahipler.
Well, my hometown in Vermont had about 400 people, so the most ethnic food it offered was French fries.
Benim Vermont'taki memleketimde 400 kişi yaşıyordu bu yüzden oradaki en etnik yemek patates kızartmasıydı.
You're gonna finish your food, you're gonna leave the waitress the biggest tip she's ever seen, then you're gonna get up and leave.
Yemeğini bitireceksin garsona gördüğü en büyük bahşişi bırakacaksın ve kalkıp gideceksin.
The weather, porn stars, Mexican food... mm!
Havası, porno yıldızları, bir de Meksika yemekleri yok mu!
The food, I mean.
Şef Javier'in yaptığının aynısı değildi.
He stopped eating meat. Which is why his father ate his food, and you killed the man you love.
- Bu yüzden onun yemeğini babası yemiş sen de sevdiğin adamı öldürmüş oldun.
- ♪ I'm the hungry dude in the mood for food ♪
♪ Dostum açım, yiyecek için hazırım. ♪
You have mentioned, on three occasions your mother's dislike of the care unit's food.
Üç defadır annenin kaldığı bakım evinin yemeklerini beğenmediği belirtmiştin.
So, food is on the way.
Yemek de yolda.
Just... in fact, I thought I figured out a way to game the system to get special privileges... you know, like time off work detail or better food.
Aslında özel ayrıcalıklar kazanmak için sistemle oynamanın bir yolunu buldum. Mesela işten izin almak ve daha iyi şeyler yiyebilmek için.
The quarantine in New York was a moderate success, but locking predators in with a reliable source of food also helped the strigoi evolve more quickly.
New York'taki karantina ılımlı bir başarı sağladı fakat avcıları güvenilir bir besin kaynağı ile beraber kilitleyip aynı zamanda strigoi'nin daha hızlı gelişmesine de yardımcı oldu.
food 894
food fight 20
food poisoning 42
food for thought 29
food's here 21
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the family 112
food fight 20
food poisoning 42
food for thought 29
food's here 21
the floor is yours 27
the flash 89
the first one 115
the forest 35
the family 112
the first of many 20
the floor 53
the family business 35
the first time i saw you 26
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the front 31
the floor 53
the family business 35
the first time i saw you 26
the final frontier 122
the first time we met 43
the future 293
the french 76
the fool 54
the front 31
the father 151
the first 240
the facts 28
the fire 114
the front door was open 16
the first day 25
the fuck 145
the feds 64
the fuck is this 18
the four 34
the first 240
the facts 28
the fire 114
the front door was open 16
the first day 25
the fuck 145
the feds 64
the fuck is this 18
the four 34