The plan is traduction Turc
3,551 traduction parallèle
Since the plan is to arrest them anyway, the bureau won't be on the hook for the payout.
Plan nasıl olsa onları tutuklamak olduğuna göre büronun ödeme falan yapması gerekmez.
The plan is under Nathan Miller.
- Aile paketi Nathan Miller adına.
No matter what the plan is, they're not gonna put themselves at risk.
Plan ne olursa olsun, kendilerini riske atmayacaklar.
The plan is madness.
Plan tam bir delilik.
The plan is simple.
Plan çok basit.
- I murdered my husband. - The plan is simple.
- Kocamı öldürdüm.
Bro, the plan is very simple. Listen to me.
Abicim plan çok basit iyi dinle şimdi beni.
The plan is to smash those dirty Berkians to pieces with both fleets!
Plan iki donanmayı da kullanarak o pis Berklileri yok etmek.
You give me a shoulder rub and I'll tell you what the plan is.
Bana omuz masajı yap sonra sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
OK, I'm going to tell you what the plan is for this evening.
Sizlere bu akşamki planımızı söylüyorum.
Is that the plan?
Planın bu mu?
The FBI shuts down Little Star, and this is your alternative revenue stream?
FBI Minik Yıldız'ı bitirdi ve alternatif gelir planın bu mu?
For this plan to work, all you have to do is get out of the hospital like you did yesterday.
Planın çalışması için yapmamız gereken tek şey Dün hastanenin dışına çıktığın gibi yapmak.
Because I've just learned that the President is going to remain with Dr. Sanders, so the original plan is still viable.
Çünkü az önce öğrendim ki Başkan, Dr. Sanders'le devam edecek. ... bu yüzden ilk plan hala geçerli.
The zoning is being handled by Alderman Arkovich.
İmarlama planı Alderman Arkovich tarafından yapıldı.
We know that the unsub is likely in his late 30s to 40s in order to have the means and patience to plan and execute these attacks.
Şüphelinin 30'lu 40'lı yaşlarında bu saldırıları planlayıp gerçekleştirebilecek kadar gerekli varlığa ve sabra sahip biri olduğunu biliyoruz.
According to the plan, the assassination of Mr. Greenfield is scheduled to take place within the hour.
Kesinlikle. Plana göre Bay Greenfield'ın cinayeti bir saat içinde olacak.
Look, I have no idea what your whole plan was, but this is officially the worst birthday ever!
Plan neydi bilmiyorum ama şimdiye kadar geçirdiğim en kötü doğum günü bu!
This is the best plan, Sana.
En iyi plan bu Sana.
Computer, how fast can you put together a primer on the CRC's layout and security?
- Bu iş polisi bekleyemez. Bilgisayar, CAD'ın planıyla güvenliği hakkında ne kadar hızlı bilgi edinebilirsin?
That is the dumbest plan ever.
- Bu duyduğum en aptalca plan!
"Ann, you cunning, pliable, chestnut-haired sunfish, phase 26 is the key to my plan."
"Ann, seni açıkgöz, mülayim, kestane saçlı aybalığı 26. aşama planımın kilit noktası."
It is now the day of, and we still don't have a strong plan for this Katy song, and I think - it's pretty obvious what the problem is.
Bir günümüz kaldı ve hala bu Katy şarkısı için güçlü bir planımız yok ve sanırım sorunun ne olduğu apaçık ortada.
Something that is not part of the plan.
Bu bir şey planın parçası değildir.
What is the long-range plan here?
- Buradaki uzun vadeli planın nedir?
But, are we sure this is the best plan we can come up with?
Bunun bulabileceğimiz en iyi plan olduğuna emin misiniz?
Now, if your plan is to hoist me on your shoulders and carry me around the cafeteria, please refrain.
Şimdi, beni omuzlarınıza alıp kafeteryada gezdirme planınız varsa, kalsın.
Guys... what is the plan?
Beyler! Plan ne?
So your plan is to tranq me in the middle of all these people?
Yani planın beni bunca insanın önünde bayıltmak mı?
This is the end of his plan and we're a part of it.
Bu planının sonu ve biz de parçasıyız.
If you're right, Barkov is still planning to assassinate the president.
Eğer haklıysanız Barkov, Başkan'a suikast için halen plan yapıyordur.
My plan is to use the premises as a jewellery department.
Planım orayı mücevher bölümü olarak kullanmak.
We're supplying the floor space and The Paradise is the backdrop.
Mekanı biz sağlıyoruz ve The Paradise'ı arka plan olarak.
If Sandrine is working for the other side and their plan is to get rid of us, what makes you think they're gonna pay up when this is over?
Eğer Sandrine karşı tarafla çalışıyorsa ve bizi ortadan kaldırmayı planlıyorlarsa,... bu iş bittiğinde bize ödeme yapacaklarına nasıl inanıyorsun?
And it is never a good idea to get in the way of Bo's destiny.
Ve Bo'nun kaderinin karşısına çıkmak hiç de iyi bir plan değil.
This plan is the special order of the Chairman.
Bu plan, Başkan'ın özel emriyle oldu.
[ How is your project going with framing the chairman's wife?
Büyük hanım planı iyi gidiyor mu?
My plan is to spritz a little water on these muffins, take'em to the next room and pass'em off as fresh.
Planım bu keklere su serpip içeri götürüp taze diye yutturmak.
In fact, Gabe is working on a plan right now, and I am going to go meet him at the precinct.
Aslında Gabe şu anda bir plân üzerinde çalışıyor ve ben de karakola onunla buluşmaya gidiyorum.
This-this is the plan?
Plânın bu mu?
This plan is officially the worst.
Bu plan resmen berbat.
The point is, I played along with her plan, and I acted "natural" so I wouldn't spoil the surprise.
Demem o ki, planına göre hareket ettim ve sürprizi mahvetmemek için doğal davrandım.
The thing is I think it's a mad plan.
Ve bence bu manyak bir plan.
But if Harry sees us, this is going to throw a wrench into the plan.
Harry'de işin içine girerse her şey daha da karışır.
The only person who could threaten my plan... is here in Oz, and I don't know where. Aaah!
Aaah!
We'll drive back to Monaco, take a flight over to London to catch the funeral be in the New York meet with him in three business days it's a fucking plan.
Geri Monaco'ya gelir, oradan Londra'ya uçar, cenazeye yetişir ve üç iş günü içinde New York'ta oluruz. Çok güzel bir plan oldu.
Even now Leonidas is in counsel with the Oracle over his battle plan.
Şu anda Leonidas, Kahin ile savaş planını görüşüyor.
If my plan is to work... long enough for the Spartans to unite Greece.
Planım işe yararsa Spartalıların Yunanistan'ı birleştirmesine kadar.
So, tell me, Mr. and Mrs. Wright, what is the plan you want to speak to me about?
Söyleyin bana Bay ve Bayan Wright benimle konuşmak istediğiniz planınız nedir?
The point is we don't want any trouble, so we gotta have a plan,'Kay?
Asıl mesele sıkıntı çıkmasını istemiyor olmamız, O yüzden de bir plan yaptım, tamam mı?
So if my imagination wanders, I could piece together a situation... where this is all part of a ruse gone bad, what with the reward money and all.
Ben de düşündüm, bütün bunlar ödül parasıyla ilintili sarpa sarmış bir planın bir parçası olabilir mi diye.
the plane 59
the planet 19
the planets 21
the plan 111
the plant 20
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
the planet 19
the planets 21
the plan 111
the plant 20
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isn't it 16586
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
is that you 2352
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
is that you 2352