The reality is traduction Turc
1,200 traduction parallèle
The reality is that I found your face, and -
Yüzünde bulduğum gerçeklik ve...
But the reality is that when kids do get hurt on this it's not the reveal that there's no Santa.
Ama gerçekte çocuklar bu durumda inciniyorlarsa sebebi, Noel Baba'nın olmadığının anlaşılması değildir.
The reality is less poetic.
Gerçeklik daha az şiirsel.
The reality is completely different.
Gerçek tamamen farklı.
You assume that that means I don't care when the reality is, I've been busting my ass in your class for five months just to keep my head above water so I could graduate.
Doğruca umurumda olmadığını varsayıyorsunuz. Oysaki bu yerden mezun olabilmek için son beş aydır....... kıçımdan terler akıtarak çalışıyorum ve kafamı ancak suyun üstünde tutabiliyorum.
The reality is you're expendable.
Gerçek şu ki siz feda edilebilirsiniz.
The reality is this.
Gerçek bu.
The reality is, he will likely go to prison forever.
Gerçek şu ki, ömrünün kalanını hapiste geçirecek.
That isn't the reality, is it? She died.
Ama bu gerçek değil, değil m,?
The fact that my first address to you comes from a consulate on foreign soil is a testament to our changed reality.
İlk konuşmamı yabancı bir toprakta yapmam değişen gerçeğimizin kanıtı.
Everything... every process, no matter how complex, is a piece of reality in the end.
Sürecin karmaşıklığı önemli değil...
"The characters and facts here described are fictitious, but the social and environmental reality they derive from is real."
"İzlediğiniz karakterler ve olaylar tamamen hayalidir fakat sosyal ve çevresel gerçeklik gerçek hayattan alıntıdır."
It says : "The characters are fictitious, but the social and environmental reality they derive from is real."
Şöyle diyor : "Karakterler hayali ama sosyal ve çevresel gerçeklik gerçek hayattan alıntıdır."
Nothing is rehearsed, no punches are pulled and full-contact, reality-based martial art is the order of the day.
Prova yapılmamıştır, yumruklar geri çekilmez tam temas vardır, günün emri gerçeğe dayanan bir dövüş sanatıdır.
Defense is not emphasized in his new reality-based method as this would be allowing one's opponent to set the tone and tempo in a real fight.
Bu yeni, gerçeğe dayalı metotta savunma vurgulanmaz çünkü savunma rakibin havayı ve tempoyu ayarlamasına mahal verir.
This is the world of illusion, and you girls are reality.
Burası illüzyon dünyası ve siz kızlar gerçeksiniz.
Pacey, dealing with Dawson is a reality for me. lt's a reality for the both of us.
Pacey, Dawson'la uğraşmak benim için gerçeklik. İkimiz için de gerçeklik.
This is some alternate reality where our intellects are sharper our quips are wittier, and our hearts are repeatedly broken while, faintly in the background, some soon-to-be-out-of-date contempo pop music plays.
Burası daha akıllı olduğumuz başka bir gerçeklik. Hazır cevaplarımız daha nükteli. Kalplerimiz tekrar tekrar kırılıyor.
But I can tell you, just for the record how I reacted was wrong and that now I can see that the only thing more beautiful than Jen Lindley is the reality behind her magic.
Ama bil diye söylüyorum ; benim verdiğim tepki yanlıştı. Şu anda Jen Lindley'den daha güzel olan şeyin büyünün ardındaki gerçek olduğunu görebiliyorum.
THIS IS GONNA BE THE NEW REALITY-BASED SERIES. I'M TELLING YOU, IT'S GONNA BE HOT.
Gerçek hayatı konu alan yeni dizilerden olacak.
Mark, is the reason you refuse medication that you prefer the world you live in to reality?
Mark, ilaç almayı reddetmenin nedeni içinde yaşadığın dünyayı gerçekliğe tercih etmen mi?
Reality is, the good guys they die first.
İşler öyle olmuyor. Önce iyiler ölüyor.
They reflect some distant reality of the past, and so as a result of that all we need to do is to search and we will find this core of truth.
Geçmişin biraz uzak gerçekliğinden yansıttılar ve böylece... bunun neticesinde, yapmamız gereken tek şey aramaktı... ve böylece gerçeğin çekirdeği bulacaktık.
The artificial being is a reality, a perfect simulacrum articulated in limb, articulate in speech and not lacking in human response.
Yapay canlı gerçek insanın bir kopyası. Uzuvları hareketli konuşması anlaşılır ve tüm insan tepkilerine sahip.
There's the holy moment and then there's the awareness... of trying to have the holy moment... in the same way that the film is the actual moment really happening, but then the character pretending to be in a different reality.
- Evet. Kutsal bir an vardır, sonra da kutsal anı anlamaya çalışan bilinç aynı şekilde filmde o anda gerçekten de birşeyler olur ama oyuncu başka bir gerçekliğin içindeymiş gibi davranır.
If immense that it is invisible... however sufficiently small to be immutable... the factory of reality infinite rests... tightened in the small concrete fist... whole or nothing.
Uçsuz bucaksızsa, kendisi de görünmez... Her ne kadar elverişli görünse de... hakikatin menbaı sınırsız huzurdur... Bütünün ya da hiçliğin yumruğu... bir beton gibi sıkılmış.
What is the reality, at least for the Polish Jews?
Polonya Yahudileri için asıl durum nedir?
Or is that world the actual reality and my world just a dream?
Yoksa o dünya esas gerçek ve benim dünyam sadece bir rüya mı?
Bear in mind the myth of Hollywood is far less than the reality.
Hollywood miti, gerçeği yanında çok hafif kalıyor.
First I'd like to say reality is invisible to the naked eye.
Öncelikle söylemem gerekir ki, gerçekler çıplak gözle görülmezler.
It is said, without the culinary arts, the crudeness of reality would be unbearable.
Derler ki aşçılık sanatı olmadan, hakikatın çiğliği dayanılmaz olur.
No. But it is the reality.
Hayır ama gerçek bu.
But you and I both know the hard reality is that insects arrive immediately and begin turning us back to earth.
Ama ikimiz de acı gerçeği biliyoruz. Hemen böcekler gelir ve bizi toprağa geri verir. Evet.
The Shadow is in reality Lamont Cranston, wealthy young man.
Süper kahraman Gölge aslında kasabanın zenginlerinden Lamont Cranston'dı.
I guess the reality that we may never go home is starting to set in.
Sanırım bir daha eve dönemeyeceğimiz konusu biraz bizde yerleşti.
The selling point of a cable TV station like ours is that we show guerilla reality TV programs.
Biz gerçek haberler yayınlayarak..... ayakta duran bir kanalız.
You see, the problem with text is that it assumes its own reality.
Yazılı metinin sorunu kendi gerçekliğini varsaymasıdır.
The second, is that reality is not always quantifiable.
İkincisi de, gerçeğin miktarı her zaman ölçülebilir değildir.
In reality, Digicorp is the loser.
Gerçekte kaybeden Digicore.
You know, I have to admire you for your belief, in this project, but the reality... is a whole different thing altogether.
İnancına hayranım... bu proje için, ama gerçek... başlı başına tamamen farklı bir şey.
also your dream is the opposite of reality.
Hem de rüyan gerçeğin zıddı.
The most beautiful dream is reality.
En güzel rüya gerçekliktir.
The lady who is passed here as his sister is in reality his wife.
Buralarda kardeşi yerine geçen bayan, aslında karısı.
Are you saying, then, that there is a reality that we in the audience ought to return to?
O zaman, biz izleyicilerin dönmesi gerektiği bir gerçeklik olduğunu mu söylüyorsun?
For some people in the audience, misery is waiting for them the instant they return to reality.
İzleyicilerden bazılarını, gerçekliğe dönecekleri an kederden başka bir şey beklemiyor olacak.
In reality, the one you love is the mirror image of you.
Aslında, senin sevdiğin kişi, kendi yansıman.
The only way in is to rip right through the fabric of reality.
Oraya gitmenin tek yolu gerçeklik kumaşını yırtmaktan geçiyor.
I feel for you, I really do, and I wish I had some sort of magical answer but the harsh reality is that there is no Santa Claus professional wrestling is fake and eventually, one way or another, men leave.
Seni anlıyorum kardeşim, gerçekten, ve büyülü bir cevabım olmasını isterdim ama acı gerçek şu ki, Noel Baba diye bir şey yok. Profesyonel güreş sahtekârlıktır ve öyle ya da böyle erkekler sonunda gider.
I peeked behind the curtain now I can't pretend fantasy is the same as reality.
Ben perdenin arkasına baktım ve şimdi hayalle gerçek aynıymış gibi davranamam.
But Craig is about to discover what happens... when fantasy becomes reality... in the Zone.
Fakat Craig Bölge'de fantezinin gerçeğe dönüştüğünde... neler olcağını görmek üzereydi.
The solution is strings, tiny bits of energy vibrating like the strings on a cello, a cosmic symphony at the heart of all reality.
Çözüm, String'lerdir, yani tüm gerçekliğin kalbindeki kozmik senfonide çalan bir çello'nun telleri gibi titreşen çok küçük enerji birimleri.
is it 9219
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
israel 117
is something wrong 1059
islam 16
is here 159
isis 48
island 46
isabel 421
isaac 589
issue 86
issues 74
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isles 199
isn't it 16586
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
istanbul 39
isobel 100
isabella 232
isles 199
isn't it 16586
isabelle 287
isaiah 54
isak 44
issued 23
isaacs 61
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024
isn't it lovely 28
isn't 159
isn't she lovely 35
isn't it romantic 18
is she beautiful 26
is it really you 103
isn't she beautiful 90
isn't it cute 23
isn't he 2024