There's another traduction Turc
6,751 traduction parallèle
So, there's another book, it's quite...
Bir de bu kitap var, oldukça...
And there were a ton of bodies piled up on one another.
Ve birbirleri üzerine yığılmış binlerce vücut.
"Nah, you look kind of fat in it, you don't look that good in it, you're sorry you bought it, but there's another one you can buy."
"Hayır, biraz şişman gösteriyor, böyle pek iyi değil, aldığıma pişman oldum, ama alabileceğim başka bir şey daha var."
And behind all the door there's another inside. And another outside.
Ve tüm kapıların arkasında, başka bir İçerisi ve Dışarısı var.
But there's another kind of spirit.
Ama başka çeşit bir ruh var.
There's another woman here who died.
- Burada ölmüş başka bir kadın daha var.
And if nothing else, I'd like to wait and see if I get that raise. There's always another hurdle.
Bir sorun olmadığı sürece de maaşımın yükselmesini görmeyi bekleyeceğim!
There's got to be another way.
- Başka bir yolu vardır.
There's another time I fell for her bullshit.
Saçmalıklarını yere serdiğim başka zaman da oldu.
I'm sure there's another person in this world who will understand and appreciate your particular brand of eccentricity.
Eminim dünyada, ilginç tuhaflıklarını anlayacak ve takdir edecek bir kişi daha vardır.
- What are you talking about? - They were boarding a plane to Polynesia. And right there, in the tunnel he stops And tells her that he's fallen in love with another woman.
- Uçakla Polonezya Adaları'na gideceklermiş sonra senin oğlan tünelde durmuş ve başka bir kadına aşık olduğunu söylemiş.
Because sometimes when I have felt her, all of a sudden, then it kind of switches, and then I do feel, like, If there's another presence.
Çünkü bazen o varlığı hissettiğimde, birdenbire değişir. Sonra ben de başka bir varlık mı var ki? diye düşünürüm.
There's another way.
Bir yol daha var.
That there's was a point, to protect the life of another.
Diğerlerinin hayatını korumanın bir anlamı yok.
Once on the Mexican side of the border, there'll be a small staging area, then another shaft will lead to the main warehouse and the road that returns to Mexico.
Sınırın Meksika tarafına geçince ufak bir toplanma yeri olacak. Sonra başka bir geçit bizi ana depoya ve Meksika'ya dönen yola götürecek.
Maybe there's another way.
Belki de başka bir yol buluruz.
There is another way out!
Başka bir çıkış yolu var!
There's another fella'on foot, up here on the road!
Yolun yukarısında, başka bir yaya adam daha var.
I said, there's another fella'on foot, up here on the road!
Yolun yukarısında, başka bir yaya adam daha var dedim!
There's always another way.
Her zaman başka bir yol vardır.
There's always another way.
Başka bir yol bul.
There's a dessert, usually, and we'll... sometimes, we'll stay here or we'll go to like, another place too.
- Genelde tatlı olur ve bazen oturmaya devam ederiz ya da başka bir yere gideriz.
You should be thinking about the fact that, um... That there's another you somewhere out there, who is, you know, lying on a beach, sipping a mai tai.
Düşünmen gereken şey bir yerlerde kumsala uzanmış mai taisini yudumlayan başka bir sen olduğu.
Find out if there's another passage from this cafe. Yes, sir.
- Bu kafeden başka geçit var mı öğren bakalım.
There's another bomb.
Başka bir bomba daha var.
Now there's another thing I want to talk to you about.
Konuşmak istediğim başka bir şey daha var.
- There's another one.
- Bir tane daha var.
But there's another program that uses a special algorithm to extrapolate the pixels in each part of a photograph.
Ama elimizde fotoğrafların her bir pikselini... -... tahmin eden başka özel bir program var.
Even if the information were to be divulged that the gold is still to be won, even if another crew could discern its specific location, even if they could refit rapidly enough to get out there ahead of you,
Bu bilgi sızsa dahi altını hala elde edebilirsin. Başka bir tayfa yerini haber alsa bile yarışa senden önde atılsalar ve yol alsalar bile ganimetle aralarında yine de bir savaş gemisi duruyor olacak.
Now it would appear that there is another way, a way in which we can control our futures without that fight.
Şimdi anlaşıldı ki başka bir yolu daha varmış. Yazgımızı kavgasız dövüşsüz tayin edebileceğimiz bir yol.
Oh, er, there's another thing.
- Bir şey daha var.
Is there another way out?
- Başka çıkış var mı?
But then you look over your shoulder, right, and you see there's another bloke there, right, with his Hampton in his hand and he's preparing to shove his cock right up your arse.
Ama arkana bakınca herifin malzemelerini eliyle tuttuğunu ve sikini tam da götünden sokmak üzere olduğunu görürsün.
Let's turn around. There was another road back there...
Bir yol daha vardı.
There's a space on the roof, connects to another building.
Çatıda, yandaki binayla bağlantılı bir yer var.
It's another world out there.
Dışarıda apayrı bir dünya var.
The Prince can only remain safe here, when there's another Prince out there!
Prens ancak burada güvende olur. Diğer Prens de dışarıya çıkar.
There's another hat over there.
- Şurada başka bir şapka daha var.
There must be another way out.
Başka bir çıkış olmalı.
Now, if there's a man on this crew that feels differently, that feels as though he'd be willing to accept another brother suffering that fate so that he might avoid it, then that's a man I need to remove from my crew.
Şimdi ise, eğer bu ekipte bunun tersini düşünen varsa, ekip arkadaşlarının o acıyı çekmesini istiyor demektir, ki bu kişiyi ekibimde tutmak gibi bir düşüncem yok.
But then there's another one, and another one, and another one.
Sonra bir bakmışsın, daha güzel bir şey,... yeni bir şey, yeni güzel anlar gelir, bulur seni.
Or, Raylan, there's another way it goes, where you try and you fail and the bullet finds you.
Ya da Raylan, işler başka türlü de gidebilir. Denersin ve başaramazsın ve kurşun seni bulur.
You know, in case there's another Sandy.
Herhangi bir Sandy vakasına karşı.
There's gotta be another way out of here.
Başka bir çıkış yolu olmalı.
There's been another attack.
Başka bir saldırı daha olmuş.
Now there's another wrinkle.
Şimdi başka bir kırışık var
There's another encampment over the other side of the forest, my Lord.
Ormanın öte tarafında bir karargah daha var Lordum.
Gas lamps were already here because there was another town here built by...
Gaz lambaları zaten buradaydı çünkü burada başka bir kasaba varmış.
There's another town before this one that was on the same site.
Bundan önce, aynı bölgede olan başka bir kasaba vardı.
Uh, no, I have an address, and I hear she's only there for another hour.
Hayır, adresi ve orada sadece bir saatliğine olacağını duydum.
Mrs. Wen, it's possible that there may be a link to another case.
Bayan Wen kızınızla ilgili başka bir durum olmuş olabilir.
there's another one 165
there's another way 51
there's another thing 32
another 624
another one bites the dust 21
another one 540
another round 104
another day 137
another time 384
another guy 19
there's another way 51
there's another thing 32
another 624
another one bites the dust 21
another one 540
another round 104
another day 137
another time 384
another guy 19
another beer 33
another life 37
another world 21
another girl 20
another way 17
another chance 20
another question 32
another drink 66
another night 31
another dollar 17
another life 37
another world 21
another girl 20
another way 17
another chance 20
another question 32
another drink 66
another night 31
another dollar 17
another thing 119
another man 39
another week 20
another bottle 17
another woman 40
another hour 30
another place 39
another lie 20
another glass 20
another shot 24
another man 39
another week 20
another bottle 17
another woman 40
another hour 30
another place 39
another lie 20
another glass 20
another shot 24