There is one way traduction Turc
755 traduction parallèle
There is one way.
Ama bir yolu var.
There is one way.
Bir yolu var.
There is one way...
Bir yol var.
Alex, carrying this foolishness one step farther... there is one way it could happen, you know.
Alex bu saçmalığı bir adım daha ileriye taşırsak bunun hemen şimdi olması için bir yol var.
Well, there is one way to find out if he's lying.
Yalan söylediğini ortaya çıkarmanın bir yolu var.
There is one way to teach them a lesson.
Onlara ders verebilmemizin tek bir yolu var. Nasıl olacak o?
He's had a couple of heart tugs and he's pretty set against women at this time, but there is one way we can keep him.
Birkaç kez kalbi kırılmış ve şu anda kadınlardan uzak duruyor. Onu burada tutmamızın tek yolu var.
There is one way to hinder him.
Onu engellemenin bir yolu var.
As a woman, there is one way in which you may best serve Galaxy.
Kadın olarak, GALAXY'YE en iyi şekilde hizmet etmenin bir yolu var.
Is there still just one way out of this rattrap?
Bu tuzaktan halen tek çıkış yolu mu var?
There is only one way left.
Tek bir çare kaldı.
There is only one way to protect ourselves from him.
Kendimizi ondan korumanın tek yolu var.
There is only one way from here
Duydun mu? Buradan çıkmak için sadece bir yol var.
There is only one way you can possibly go, and that's down.
Senin için bırakmanın artık tek yolu var Kaybetmek.
If one husky dog have the smell of you... his boss know from the way he howl... that there is stranger in district.
Bir Eskimo köpeği kokunu alırsa... Sahibi köpeğin ulumasından... o bölgede yabancının olduğunu anlar.
There's two things he goes for in a big way. One of them is eggs.
Iki seye hiç dayanamiyor Biri yumurta.
There is only one way you know the Mona Lisa is by Leonardo.
Saçmalama, Mona Lisa'nın Leonardo'nun olduğunu bilmenin tek yolu var.
There is only one way you could have come by this.
Bunu alabilmenin yalnızca tek yolu var.
Well now, Miss Maragon, if this son of mine is so offensive to your delicate sensibilities, there's more than one way to tree a coon.
Pekâlâ, Bayan Maragon, her ne kadar oğlum sizin hassas duygularınıza karşı kırıcı olsa da bu sorunu halletmenin başka yolları da var.
There is no electricity, no phone, no one within miles, so, no way to call for help.
Elektrik yok. Telefon yok. Yakınlarda kimse yok
There is only one way of telling the truth.
Doğru söylemenin sadece bir yolu vardır.
There is only one way up :
Tek çıkış yolu var :
The war is escalating, and there's only one way to oppose it :
Amansız savaşa karşı sadece bir yolla direnirsin :
There is only one way it can be done.
Bunu yapmanın, bir tek yolu var.
There is one other way, we can hire our own marshal.
Bir yol daha var, kendimize bir marshal kiralayalım.
There is only one way, to keep away me from it.
Beni durdurmanın tek bir yolu var.
There is only one way to the Silver Lake : via's northwest.
Anladığım kadarıyla, Gümüş Göl'e giden tek yol var : kuzeybatı.
There are a Iot of ways you can make it, and for me there is one quick way.
Umarım elini yıkamadın.
If one did enter the inner solar system there is no way it could stop the Earth from rotating.
Eğer bir şey iç Güneş Sistemi'ne girdiyse de bunun Dünya'nın dönüşünü durdurmasına imkan yok.
But there is only one way.
Ama tek bir yolu var.
Is there no one who would grant Antony an honorable way to die?
Antony'nin onurlu biçimde ölmesini sağlayacak kimse yok mu?
There is but one way, Victor.
Bunun tek yolu var Victor.
"There is only one way to secure it - that you bestow on me the legal right to call you mine for ever. Thomas Jones."
" Bunu önlemenin tek bir yolu var ki o da kanun nezdinde ölene dek eşiniz olmamı bana bahşetmenizle mümkündür.
Now, there is only one way she could have received a beump like that.
Böyle bir şüşlük oluşmasının da, yalnız bir yolu var.
But there is only one way to do that.
Bunu yapmanın tek yolu var.
There is only one entrance to Mr Shahbandar's apartments through his personal elevator which was brought all the way from Paris in his own personal aircraft.
Bay Shahbandar'ın dairesine tek bir giriş yolu var kişisel asansörü Paris'ten buraya özel uçağı ile getirttirdi.
In my book, there's just one way to do things, and that is the Navy way.
Kitabımda, işleri yapmanın tek bir yolu var ve bu da Deniz Kuvvetleri yoludur.
'If you wish to be free, there is only one way - destroy the General.
Eğer özgür olmak istiyorsanız, bunun yalnızca tek bir yolu var - General'i yok edin.
I want to go another way. Is there one?
Başka bir yoldan gitmek istiyorum.
Depending on your wife's empathic ability is all very well, but there's only one way we can find out what it is Mr Scott cannot remember.
Eşinizin empatik yeteneklerine bağlı olarak her şey iyi güzel, ancak Bay Scott'un hatırlayamadığı bu şeyi bulmanın tek yolu var.
There is only one other way.
Sadece bir tek yolu var.
There is only one way to deal with fool like you, Prohosh.
Senin gibi bir aptalla başa çıkmanın tek bir yolu var, Prohosh.
There's only one way I know to find out whether my theory is correct or not.
Teorimin doğru olup olmadığını öğrenmek için tek bir yol var.
Wasn't but one way they could take a wagon out of there, and this here is it.
Tamam ama arabayı oradan çıkarabilecekleri tek yol burası.
There is only one way to act.
İşini olabilecek en garip şekilde yapıyorsun, Şerif.
There is only one way.
Ama bir yol var.
Well, then, we cannot do it your way for there is only one man here.
O halde senin yönteminle yapamayacağız çünkü burada sadece bir adam var.
There is a full understanding of what is meant, and the people of this country are quite rightly beginning to resent this war on the cheap, this one-way war that's going on, where it's the Russians that do the dying
Anlatılmak istenen konusunda tamamen bir anlaşılma söz konusuydu. Ve bu ülkenin insanları, haklı olarak bu ucuz savaş hakkında gücenmeye başlıyorlardı. Bu tek yönlü bir savaş.
Gradually, the games starts to take shape, constraints appear, possibilities come to light : there is one card already in its proper place, over here a single move will allow you to arrange five or six in one go, over there a king that is in your way cannot be moved.
Gitgide, oyun bir şekle giriyor kısıtlanmaya başlıyorsun, olasılıklar gün ışığına çıkıyor zaten yerli yerinde olan bir kart var şuradaki tek bir kağıdı oynattığında beşli altılı bir grubu bir kerede yerine koyabilirsin şurada da kıpırdatamadığın, seni engelleyen bir papaz var.
Best way to case one of those banks is to go in there and cash those $ 20 bills.
Bankayı seçerken en doğru yol kasasında nakit 20 milyar olana gitmektir.
There is only one way for you and your son to have real security.
Senin ve oğlunun gerçekten güvenceye sahip olmasının bir tek yolu var.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there isn't time 60
there is someone 42
there is none 72
there is no 294
there is no way 73
there is a problem 53
there is a difference 51
there is no hope 26
there is one 67
there is a way 77
there is someone 42
there is none 72
there is no 294
there is no way 73
there is a problem 53
there is a difference 51
there is no hope 26
there is one 67
there is a way 77