English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They're right

They're right traduction Turc

6,748 traduction parallèle
They're right not to want to speak with me.
Bu gerçekle yaşamak zorundayım. Benimle konuşmamakta haklılar.
What if they're cooking crystal meth right next door, David?
Yanı başımızda meth pişiriyorlarsa ne olacak peki, David?
Right now, your protective instincts, they're at an all-time high, so if something happened in this house you're way more receptive to it.
Şu anda, koruyucu dürtülerin her zaman tetikte bekliyor bu yüzden bu evde bir şey olduğunda sen hemen anlıyorsun.
And they're probably right.
Büyük ihtimalle de haklılar.
They're looking for two ladies, right?
İki bayan arıyorlar, değil mi?
Verna, sweetie, do not worry, all right, they're gonna get me out of here.
Verna, şekerim, endişelenme, tamam mı, beni buradan çıkaracaklar.
I bet they're by the telephone right this second saying... "When will he call?" Praying.
Kesin şu an telefon başında "Acaba ne zaman arayacak?" deyip dua ediyorlardır.
They're not gonna go, Joe, I'm telling you right now.
Kalmazlar Joe, söylüyorum bak.
We're gonna go all the way uptown from the Village, right up to Central Park, and they're gonna call it the Gay Liberation March.
Village'ı boydan boya gezip Central Park'a doğru gideceğiz. Adı da Gey Onur Yürüyüşü olacak.
You know they're not gonna let you go, right?
Gitmene izin vermeyeceklerini biliyorsun, değil mi?
Is it right what they're doing to do?
Yaptığın doğru mu?
They're riding out the worst of it, then they're gonna haul us back up, right?
Herhalde fırtınanın tam ortasındalar, hafifleyince bize ulaşırlar, öyle değil mi?
I'm 40. They're not gonna be swimming in the right direction forever.
Sonuçta 40 yaşındayım ve içimdekiler ebediyen bozulmadan yüzmeyecekler.
These lists are great and they're a brilliant ice-breaker, but you don't really believe that just because we both like spag bol, we're gonna wind up together forever, right?
- Bu listeler harika, iyi de kaynaşma aracısı ama sırf ikimiz de spagetti bolonez'i seviyoruz diye buna bel bağlanmaz. Sonuçta kurduğumuz ilişkiyi sonsuza kadar sürdüreceğiz, değil mi?
They're looking right at me.
Direkt gözüme bakıyorlar.
Maybe they're watching us right now.
Belki de şu anda bizi izliyorlar.
So You're saying that they're married and they just happened to be placed right next to each other?
Yani sen bunların evli olduklarını ve burada yan yana olmaktan mutlu olduklarını söylüyorsun.
They're probably, like, worth some money, right, because they're old?
Epey para ederler çünkü eskiler.
These guys, they're hot, right?
Yanındaki adamlara bak çekiciler değil mi?
Well, they're right in some level, because our economy is based on materialism, it's based on these kinds of values.
Evet, bir bakıma haklılar, çünkü ekonomimiz materyalizm ve menkul kıymetler üzerine kurulu.
That means they've discovered what you're doing, right?
Yaptıklarının farkına varmışlar, değil mi?
They're great, right?
Harika değil mi?
They're to be shot tonight, so Hymie needs them on the set right away.
Bu akşam çekilecekler. Yani hemen sete, Hymie'ye ulaşmalı.
Oh, no, you're... You're right, best, best leave things as they are.
Hayır, siz haklısınız en iyisi işleri olduğu gibi bırakmak.
~ They're right to be worried but it's not my problem. ~ Jocelyn!
- Korkmakta haklılar ama bu benim problemim değil. - Jocelyn!
They're giving us nothing, right, and this guy shows up with his sneakers talking about love and, uh, women and, uh- -
- Bize hiçbir şey vermeyecekler. Bu herif spor ayakkabısıyla geldi, sevgi ve kadınlardan bahsetti.
They're wigs, right?
Peruklarını mesela?
But if you're with the right person and they change... you meet the right person all over again.
Ama doğru kişiyle birlikteysen ve bu kişi değişirse yeniden doğru kişiyle tanışmış olursun.
You know, these clashes that you're creating... They are not proactive, and they're hurting the team, and right now,
Sebep olduğun bu çatışmalar, yaratıcı değiller ve takıma zarar veriyorlar.
We're a democracy and informed citizens, uh, um, understand they have a right to privacy and that the Fourth Amendment protects against unreasonable searches and seizures.
Biz demokrasi ve bilgili konum vatandaşlar, um, uh, Onlar varmış Mahremiyet hakkı ve Dördüncü Değişiklik karşı koruma mantıksız aramalar ve nöbetler.
Then you hear, like, this sound. It's like... it feels like somebody's screaming right in your ear, like they're right here, and they're screaming.
Sonra şöyle bir ses duyuyorsunuz ; sanki, birisi kulağınızın dibinde bağırıyor, tam burada durup, bağırıyorlar gibi.
Right, okay. Well they're adopted, right?
Pekala, onlar evlat edinilmişti, değil mi?
You know, the city, they're evicting people left and right, now that the yuppies want to live there.
Biliyorsun, şehirde insanları tahliye ediyorlar oralarda artık züppeler oturmak istiyor.
All right... they're headed across town.
Kasabaya doğru gittiler.
I think they're called Grymps, right?
Huysuz kedi deniyormuş, değil mi?
They're amazing, with just the right amount of zip.
Onlar muhteşem, kafaları tam olarak kıyak.
Plus, they're used to me, right, Justine?
Ayrıca bana alışıklar, değil mi Justine?
They're taking off my whole right breast.
Sağ göğsümün tamamını alacaklar.
They're a client, right?
Onlar da müşteriniz, değil mi?
... they're all being nice to me because they want to be, right?
Hepsi bana iyi davranıyor. Bunu isteyerek yapıyorlar, değil mi?
They're on their way right now.
Yoldalar.
We should talk to the girls, make sure they're all right.
Kızlarla konuşmalıyız İyi olduklarından emin olmalıyız
All right, they're playing tight to the can, so I think we should hold here before we make any moves.
Pekâlâ, gergin oynuyorlar herhangi bir harekette bulunmadan önce sanırım burada beklemeliyiz.
If you walk away right now, they're gonna get the last word.
Şimdi çekip gidersen, son sözü onlar söylemiş olacak.
Alan is sitting on the world's biggest firecracker and they're about to light the match, so I really wouldn't... turn up my nose at a little human kindness right now.
Alan şu anda dünyanın en büyük ateşleyicisinin üzerinde oturuyor ve birazdan kibriti çakmak üzereler bu yüzden ben olsam içten gelen bir kibarlığa burun kıvırmazdım.
Do you know it is possible, right, for a person to become a ghost while they're still alive.
Birinin yaşarken hayalet olması mümkün, biliyorsun değil mi?
They're called glands, right?
Doğru dedim, öyle deniyor, değil mi?
SOLDIER : They're bouncing right beside.
Geri çekiliyorlar.
They're still gonna serve that cake, right?
Pastayı her halükarda dağıtacaklar değil mi?
All right, but they're not gonna believe you.
Fakat sana inanmayacaklar.
I know that things are tough right now, but they're going to get better.
Bu şu an sana hoş gelmiyor biliyorum.. ama herşey daha da iyi olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]