Up to traduction Turc
238,526 traduction parallèle
So, guess what we're up to right now.
Bil bakalım şu an ne yapıyoruz.
[Rago] We headed up to Lizard Island, and the other portion of our team went out to New Caledonia.
Biz Lizard Adası'na gittik, ekibin diğer yarısı da Yeni Kaledonya'ya gitti.
But if the lynchpin dies and the link isn't passed on and the Monks get booted off the planet, they just chalk it up to experience.
Ama odak kişisi ölür de bağlantı aktarılamazsa Keşişler gezegenden def ediliyor, tecrübeleri de yanlarına kâr kalıyor.
'Cause most people don't stand up to assholes, but you do.
Çünkü çoğu insan pisliklere karşı koymaz. Sen koyuyorsun.
Unless you'd like to tell me what you two were up to.
Neyin peşinde olduğunuzu söylemek istemezseniz tabii.
For your information, I only went up to your room because I'd eaten the brain of a woman who did that sort of thing every night.
Bilgin olsun, seninle yattım çünkü her gece biriyle olan bir kadının beynini yemiştim.
Let's bring the story up to date, Bill.
Hikayemizin güncel halini de anlatayım Bill.
It's up to you, Bill.
Hepsi sana bağlı Bill.
You dream of something for so long, you start to fear that when you finally get to experience it, it might not live up to expectations. But...
Uzun süredir bir şeyi hayal ediyorsun ve sonunda gerçekten yaşayınca korkmaya başlıyorsun ve beklentini karşılayamayabiliyor.
Rachel is ramping up their agenda. And this has something to do with it.
Rachel gündem konularını arttırıyor ve bunun, onunla bir ilgisi var.
[Rago] As a kid growing up, I always had this sweet spot for taxonomy... which I don't really know how to put my finger on that.
Çocukken, taksonomiyi çok severdim ki bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. MERCAN DÜŞKÜNÜ
When the sun starts coming up, you actually have a morning chorus, similar to what we get when we hear the birds waking up in the forest when the sun comes up.
Güneş doğmaya başladığında da, sabah korosu vardır, bu da ormanda güneş çıktığında kuşların ses çıkarmasına benzer.
This coral grows at around a centimeter and a half per year, every year, right up until 1998, where you start to see the signature of a coral bleaching event.
Bu mercan yılda... ADBE ARŞİVCİSİ... bir buçuk santimetre büyümüş, 1998'e kadar her yıl böyle olmuş.
Coral reefs will not be able to keep up, they will not be able to adapt, and we will see the eradication of an entire ecosystem in our lifespan.
Mercan resifleri buna dayanamayacak ve ayak uyduramayacak ve ömrümüz boyunca, bütün bir ekosistemin... MERCAN RESİFİ BİYOLOĞU... yok olduğunu göreceğiz.
Up at Lizard, we essentially have fluorescing or bleached corals going through their transition to death, being covered in algae.
Lizard'da floresanlaşan ya da beyazlayan mercanların yosunla kaplı şekilde ölüme gitmelerini gördük.
Us losing the Great Barrier Reef has got to wake up the world.
Büyük Set Resifi'ni kaybetmemiz, dünyayı uyandırmalı.
We know the waters here started warming up in May, 2015, to about three degrees Celsius above normal.
Burada suların Mayıs 2015'te normal seviyenin üç derece üstüne kadar ısınmaya başladığını biliyoruz.
It's a very thick substance, so you need a big needle to draw it up.
Çok yoğun bir maddedir, çekilmesi için büyük iğne gerekir.
So he's fired, and then somehow ends up in the United States, where he subsequently took his story to The New York Times.
Kovuldu, bir şekilde ABD'ye gitti, orada hikâyesini New York Times'a taşıdı.
I wanted to do it before you woke up.
Uyanmadan yapmak istemiştim.
I have a patient who came up with 95 ways to cook an egg.
Yumurta pişirmenin 95 yolunu bilen bir hastam var.
Still ready to give up on dating?
Hâlâ randevu istemiyor musun?
I was about to throw up in my suit.
- Az kalsın kıyafetimin içine kusacaktım.
Somebody, somewhere, is doing something that's about to blow up in everybody's face.
Bir yerde, birileri bir şeylerle uğraşıyor ve bu herkesin elinde patlayacak.
In fact, everything is going to go through the roof, because I'm going to blow up the lab.
Hatta her şey havaya uçacak zira laboratuvarı patlatacağım.
But what are you going to blow it up with?
Ama neyle patlatacaksın ki?
There's no way of stopping the lab venting, so I'm going to sterilise the building by blowing it up.
- Lab'ın havalandırmasını durduramayız o yüzden binayı havaya uçurarak sterilize edeceğim.
Yeah, I remember us driving up there, going to the winery and... that's it.
Evet, arabayla gittiğimizi şaraphaneye girdiğimi hatırlıyorum, sonra da... Bu kadar.
He said the only way to really fix an old floor like that is to tear it up and replace the whole thing.
Öyle eski bir zemini onarmanın tek yolunun söküp tekrar yapmak olduğunu söyledi.
Well, what can we do to cheer you up?
- Seni nasıl neşelendirebiliriz?
Mark it. It's nice to think that you grew up in this room and now your daughter's going to as well.
Senin ardından kızının da bu odada büyüyeceğini düşünmek çok güzel.
Plus, according to Carey gold, chase graves asked patrice to pick up his dog in Paris and fly it back to him here.
Ayrıca Carey Gold'a göre Chase Graves Patrice'den köpeğini Paris'ten alıp getirmesini istemiş.
The aleutian flu hits harder than anticipated, and city leaders scramble to catch up.
Aleutian gribi beklenenden ağır geldi ve şehir liderleri mücadele etmeye çalışıyor.
Carey opened it up, and she seemed surprised to find katty still alive.
Carey bagajı açtı ve Katty'nin hala hayatta olduğuna şaşırdı.
Maybe I'll lock you up in a freezer until I can put your fate to a vote.
Belki kaderini oylayana kadar seni bir dondurucuya kilitlerim.
I don't want to mess up my brand new office.
Yeni ofisimi mahvetmek istemiyorum.
We've got our eyes on this crate when a couple of doofuses roll in to pick it up.
Bu sandığı almaya gelecek aptalları izlemeye başladık.
Honestly, shut up, and get to the whale!
Konuşma da balinaya git işte!
We picked up your distress call and here we are to help, like awesome heroes!
Yardım sinyalinizi aldık ve adeta kahramanlar gibi... -... yardımınıza koştuk!
Bill, she's just trying to wind you up.
Bill, aklını karıştırmaya çalışıyor.
The colonists haven't arrived yet, we were on our way to pick them up.
Koloniler henüz gelmedi, onları almaya gidiyorduk hatta.
50 of you... taking your brandnew ship, fresh from the factory, to pick up some colonists?
50 kişilik bir grup olarak fabrika çıkışı teslim aldığınız bu gemiye... -... koloni almak için yola mı çıktınız?
- Shut up! Do you want to see my city, Doctor?
Şehrimi görmek ister misin Doktor?
Those things make it up here sometimes, they try to take the children...
O şeyler bazen buralara geliyor. Çocukları kaçırmaya çalışıyorlar.
And more to the point you are not sending me up there to babysit a load of smelly humans.
Ayrıca bir avuç kokan insana bakıcılık yapmam için beni yukarı gönderemezsiniz!
One of us has to stay down here and blow up a lot of silly tin men, and one of has to go up there and look after a lot of very scared people, day after day, for the rest of their lives, and keep them safe.
- Dinle. Birimizin burada kalıp bir sürü aptal teneke adamı patlatması gerek diğerimizin de yukarı çıkıp hayatlarının sonuna kadar her gün bir avuç korkmuş insana bakması ve hepsini güvende tutması gerek.
And you build up a nest egg, and then they die, and the nest egg is nowhere to be found.
Para biriktiriyorsun ve gidiyor. Hiçbir yerde bulunamıyor.
A cattle prod to the nards ought to liven him up, get him all veiny and redeyed like he was in the Van.
Bir üvendire onu canlandırır, bülbül gibi öttürür minibüsteki gibi sinirlendirir ve kırmızı gözlü yapar.
I just came to pick up his roommate's key.
Ev arkadaşının anahtarlarını almaya geldim.
Hey, I just came to pick up ravi's supply closet key.
Merhaba, Ravi'nin envanter dolabının anahtarını almaya geldim.
Seems like someone is trying to clean up a mess, and making an even bigger one.
Sanki birisi bir pisliği temizlemeye çalışıyor ve daha da batırıyor.