We begin traduction Turc
3,413 traduction parallèle
Any side bets before we begin?
Başlamadan bahis koyacak var mı?
Before we begin, first and foremost... you must accept the reversibility of all phenomena.
Başlamadan önce, en önemlisi bu fenomenin tersine çevirebilirliğini kabul etme...
May I suggest we begin with the organdy?
Organtin ile başlamaya ne dersiniz?
Before we begin, uh, Agent Lisbon has a few words.
Başlamadan önce Ajan Lisbon birkaç şey söyleycek.
Before we begin, a few announcements.
Başlamadan önce birkaç duyuru yapacağım.
We begin the procession with Valerie fell, accompanied by Dylan Clark.
Geçit törenine Valerie Fell ile başlıyoruz. Ona Dylan Clark eşlik ediyor.
We begin tonight.
Bu gece başlıyoruz.
Shall we begin?
Başlayalım mı?
Shall we begin where we left off?
Kaldığımız yerden devam edelim mi?
Ladies, it is now time to open up your hearts and your pocketbooks as we begin the bidding with picnic basket number one.
- Bayanlar, artık kalplerinizi ve cüzdanlarınızı... açmanın zamanı geldi... Bir numaralı sepetle teklifleri almaya başlıyoruz.
Well, either way, where should we begin our tour?
Her neyse. Turumuza nereden başlayalım?
Before we begin I would like to represent the children of Shanghai and thank the sponsor of this charity show. Mr. Cheng Daqi!
Başlamadan önce size Şangay'ın çocuklarını takdim etmek ve bu yardım gösterisinin sponsoruna teşekkür etmek istiyorum.
So, we begin with a lateral incision... across the cranium.
Kafatasına enlemesine bir kesi atarak başlıyoruz.
Once we begin, we must complete the ceremony.
Ayine bir kez başladık mı tamamlamak zorundayız.
We begin with equality.
Eşitlikle başlıyoruz.
We begin with Connecticut.
Connecticut'la başlıyoruz.
So we begin.
O halde hadi
Looks like we begin our search right here at home.
Görünüşe göre aramaya evimizden başlıyoruz.
When do we begin our broadcast?
Yayınımıza ne zaman başlıyoruz?
My dear people, let us begin as we begin all things holy.
Saygıdeğer insanlar, her şeyin başladığı o kutsallıkla başlayalım.
"As we begin our preparation for the new year, I'd like to call attention... to the arrival of a new legacy student from the Pryce family, Amanda Pryce."
"Yeni yıl hazırlıklarımız başlarken, Pryce Ailesi'nin yeni gelen üyesi Amanda Pryce'a dikkat çekmek istiyorum."
Now, shall we begin?
Şimdi başlayalım mı?
So this is how we begin, huh?
Bu şekilde mi başlayacağız, ha?
Could we all begin the day's tasks, please?
Artık herkes günlük görevlerine başlasın.
I can't begin to tell you how much it cheers me to read your column and to meet when we do.
Yazdıklarınızı okumak ve sizinle buluşmak beni ne kadar sevindiriyor bilemezsiniz.
We weren't friends to begin with.
Arkadaş değildik zaten.
The Honorable Judge Bernard Temple presiding. Mr. Gardner, are we ready to begin?
Saygıdeğer Yargıç Bernard Temple, Bay Gardner,... başlamak için hazır mıyız?
Gabrielle, we'll begin with your testimony.
Marshall ve benim fikir birliğine vardığımız bir şey mevcut. Gabrielle biz senin ifadenle başlayacağız.
And then we can begin a healthy, emotional relationship.
Sonra da sağlıklı ve duygusal bir ilişkiye başlayacağız.
We must begin somewhere.
Bir yerden başlamak gerek.
And he knows we'd begin to suspect the truth anyway.
Her şekilde gerçekten şüphe edeceğimizi biliyor.
I just don't want to do anything to jeopardize... this-this new life we're about to begin together.
Beraber başlamak üzere olduğumuz bu yeni hayatı tehlikeye atacak bir şey yapmak istemiyorum.
But we've yet to even begin...
- Ama henüz başlamadık bile...
We're about to begin, and please... Amanda, wait.
Başlamak üzereyiz ve lütfen...
So if Bell led the Observers to you how can we be sure the cylinders were even there to begin with?
Eğer Gözcüleri oraya Bell yönlendirdiyse silindirlerin orada olduğundan nasıl emin olabiliriz ki?
I appreciate your desire to bring us back together, but we were never close to begin with.
Bizi bir araya getirme arzunu takdir ediyorum ama başından beri hiç yakın olmadık zaten.
The First Emperor instituted a single system of currency and weights and measures, one government, and vast armies were used to begin the enormous project of defending the northern frontier, which we call the Great Wall of China.
İlklerin İmparatoru parayı, ölçü ve ağırlıkları bir standarta oturttu. Devletleşti ve büyük bir ordu ile kuzey sınırını koruyacak büyük bir proje hayata geçirdi ; ... Çin Seddi.
I know I, uh... I can't begin to fill... the shoes of the Sister Jude we all knew and loved. But let me say...
Hepimizin tanıdığı ve sevdiği Rahibe Jude'nin yerini dolduramayacağımı biliyorum ama şunu söylemeliyim ki size hizmet etmeye hazırım.
Then we will begin.
O halde başlayalım.
The sun has already risen, and we must begin.
Güneş çoktan doğdu ve biz başlamak zorundayız.
We're told that the Renaissance was all about the rediscovery of classical learning, and it's absolutely true that in this period the great Latin and Greek writers begin to bubble back into Europe's consciousness.
Bizlere Rönesans'ın klasik bilginin yeniden keşfi demek olduğu ve bu bilginin mutlak surette doğru olduğu öğretilmişir. Bu dönemde Latin ve Yunan yazarlar Avrupa'nın zihnine tekrar girmiştir.
We will begin shooting.
Çekime başlıyoruz.
As soon as we get the A-okay, we'll begin ferrying them in from Bari.
Onay gelir gelmez Bari'den buraya taşıyacağız.
See, we all begin wide-eyed. Pure science. And then the ego steps in, the obsession.
Görüyorsun ya, biz böyle masumca tamamen bilim aşkına işe başlıyoruz, sonra egomuz takıntımız devreye giriyor.
See, nowadays people begin by sneering at family life and family institutions, and the next you'll know, we'll throw everything overboard, and we'll have intermarriage between black and white!
İşte bu günlerde insanlar aile hayatını, aile kurumlarını hiçe saymaya başladı. Bir bakmışsın her şeyi fırlatıp atmışız ve zencilerle beyazlar evlenmeye başlamış!
We are about to begin the main event.
Büyük müsabaka başlamak üzere.
Now we can begin.
Artık başlayabiliriz.
So now we can begin to look for correlations in earnest.
Yani korelasyonları en başından incelemeye başlayabiliriz.
We need to interview them, get blood samples, extract the DNA, and then begin to look for markers.
Önce onlarla görüşmeliyiz, kan örneği almalıyız DNA'yı ayırmalıyız ve sonra işaretleyicileri aramaya başlamalıyız.
We'll begin this nice and easy.
Yavaş ve sakince başlayacağız.
We will begin immediately.
Hemen başlayacağız.