We better traduction Turc
18,112 traduction parallèle
I think we better go.
Bence gitsek iyi olur.
Well, if we're gonna get out there, we better leave soon.
Oraya gideceksek erkenden çıksak iyi olur. Hava kararacak.
Then we better come up with something, and we better come up with it fast.
O zaman bir şeyler bulsak iyi olur, ve hızlı bulsak.
We better pray this bullshit works, because, if it doesn't, at least one of us is gonna end up in prison tomorrow.
Dua edelim ki bu saçmalık işe yarasın çünkü eğer yaramazsa en azından birimiz yarın hapse gireceğiz.
And we better get to him fast.
Ve bunu hızlıca yapsak iyi olur.
We were going to make the world stronger, better.
Dünyayı daha güçlü, daha iyi bir yer yapacaktık.
We can't plan a better future for ourselves until we come to terms with our failed past.
Başarısız geçmişimizle uzlaşmadığımız müddetçe kendimiz için daha iyi bir gelecek planlayamayız.
I think we can do better.
Bence daha iyisini yapabiliriz.
Well, we're better off concentrating on ambient background sound.
Arka plandaki seslere odaklansak çok daha iyi olacaktır.
We could do better, and we did, with Cathy.
Daha iyisini bulabilirdik ve bulduk da, Cathy.
We get Roy Gilbert on board, you're in better shape than I thought.
Roy Gilbert da bizim tarafımızdaysa sandığımdan daha iyi durumdasınız demektir.
The SF-86 can get very, very personal, which is why we give it to you at this stage of your training because you know each other better.
SF-86 çok çok özel bilgileri sormakta. Birbirinizi daha iyi tanıdığınız için bunları size eğitiminizin bu aşamasında veriyoruz.
We can get better.
Daha iyi olabiliriz.
We'd better, because if we don't, we just helped a terrorist put the final piece in place of whatever it is they're planning.
İyi olur yoksa teröriste yapmak istedikleri konusunda, yardım etmiş olacağız.
But we do it'cause we're making the world a better place.
İşimizi yaparız çünkü tek istediğimiz dünya daha iyi olsun.
For better, for worse, we're pretty much family now. Right?
İyisiyle, kötüsüyle şu an aile sayılırız, değil mi?
Our chances are better if we just let them all kill each other.
Eğer birbirlerini öldürmelerine izin verseydik şansımız daha yüksek olurdu.
Wouldn't it be better if we married and started down the honorable path sooner rather than later?
Evlenmemiz ve ne kadar erken olursa onurlu bir yola girmemiz daha iyi olmaz mı?
I like that we understand each other better.
Birbirimizi anlamamızı seviyorum.
We could not have hoped for a better judge.
Daha iyi bir yargıç olamazdı.
The sooner we get out of here, the better.
Buradan ne kadar çabuk kurtulursak o kadar iyi.
A bar or a restaurant we control so the odds are better of us taking her alive.
Kontrol edeceğimiz bir bar ya da restoran olmalı ki... -... canlı ele geçirebilelim.
You honestly think it'd be better if we leave?
Gerçekten gitmemizin daha iyi olacağını mı düşünüyorsun?
We'd better go.
Gitsek iyi olacak.
Yeah, well, maybe you should pay better attention when we're having sex.
Evet belki de biz sevişirken biraz daha dikkatini vermelisin.
Surely we two hard working, good Christian souls deserve better.
Tabii biz iki zorlu çalışan iyi ruhlu hıristiyanlar daha iyisini hakediyoruz.
I tell you all this only to explain why it would be better if we never saw each other again.
Tüm bunları sana anlatıyorum çünkü bir daha görüşmesek daha iyi olacak.
Hmm, how about, just for this one, every time someone is going to use a scary word, we come up with a word that's better?
Sadece bu seferlik şöyle yapsan biri korkutucu bir kelime kullanacağı her sefer biz daha iyi bir kelime sunsak?
I think we might be better off just going through Eloise's project files.
Eloise'in proje dosyalarından devam etmek daha iyi olabilir.
Neither of us can go back to the way things were before, but maybe we can make the way things are... better.
İkimiz de eski hayatlarımıza dönemeyiz ama belki her şeyi daha iyi hale getirebiliriz.
I think things have a shot at being better now, and if there's any way we can work together, I want that.
Sanırım artık işlerin daha iyi olma şansı var ve birlikte çalışabilmemizin bir yolu varsa, o hakkı kullanmak istiyorum.
So if we align our mindset with the latter, I think we have a better chance at catching both. Um,
Yani buna odaklanırsak bence ikisini de yakalamada daha yüksek bir şansımız olur.
And the irony is... we had a better shot of making it, if we met now.
İronik olan yanı da şu an tanışmış olsak daha iyi bir şansımız olurdu.
I think that we can make this better.
Bence bu işi düzeltebiliriz.
No, better to let it heal on its own, so we're gonna have to bypass it.
Hayır, kendi başına iyileşmesi daha iyi olur. O yüzden baypas yapacağız.
Venganza, We'd better settle this with the gods, before I change my mind.
Venganza fikrimi değiştirmeden önce Tanrılar ile anlaşmaya varsak iyi olacak.
We need to get to know each other better.
Birbirimizi daha çok tanımalıymışız.
We need a better strategy, guys.
Daha iyi bir strateji lazım beyler.
We're gonna know better next time, right?
Bir sonraki sefere daha iyi yapacağız değil mi?
For those of us in this ghastly Underworld, we have two choices... Leaving for a better place or a worse one.
Bu korkunç Yeraltı Dünyası sakinleri olarak iki seçeneğimiz var ya daha iyi ya da daha kötü bir yere gitmek.
Once you're feeling better and we're settled, then you'll have to come up.
Şey, bak... Sen iyileşir iyileşmez, biz de yerleşince bize gel.
We've been looking into Mark White's family set-up, trying to build up a better picture of him.
Mark White hakkında daha çok bilgi sahibi olabilmek için ailesini inceliyoruz.
Look, all we have to do is make a few smart, strategic moves, and a better opportunity awaits.
Bak, tek yapmamız gereken birkaç akıllıca ve stratejik hamle yapıp bizi bekleyen daha iyi fırsatlara ulaşmak.
We should get a better look in the light in the bathroom.
- Banyodaki ışıkta daha iyi bakmalıyız.
And for better or for worse, we get a great deal of it on this island.
Ve bu adada iyisiyle kötüsüyle hava durumu bizi etkiliyor.
We're even getting a better class of robber.
Soyguncularımızın bile kalitelisi arttı.
Then find me when this is all over, and we'll see if we can put that trust to better use.
O zaman bunların hepsi sona erdiğinde beni bul ve bu güveni daha iyi kullanmanın yollarını bulmaya bakalım.
And the more time we have knowing her game plan, the better off we'll be.
Oyun planını ne kadar önce öğrenirsek bizim için o kadar iyi olur.
I also taught you if you're gonna take a swing at someone, you better knock them out, and if we pull the shit that you're talking about and get caught, all that happens is I get thrown off this case, and it's game over.
Eğer birine yumruk atacaksan yıkmalısın diyen de bendim, eğer bahsettiğin bu yola girersek ve yakalanırsak olacak tek şey benim davadan atılmam ve oyunun bitmesi.
We turn on him now, we're not better than Daniel Hardman or Charles Forstman or any of those other people you despise.
Ona şimdi arkamızı dönersek şimdiye kadar tiksindiğimiz Daniel Hardman'dan veya Charles Forstman'dan veya diğer insanlardan bir farkımız kalmayacak.
We're better than fine.
Gayet iyi durumdayız.
we better hurry 33
we better get going 46
we better get moving 16
we better get out of here 19
we better go 52
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
we better get going 46
we better get moving 16
we better get out of here 19
we better go 52
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better than me 42
better luck next time 114
better watch out 24
better than ever 45
better late than never 142
better you than me 22
better than what 22
better than you 74
better than nothing 32
better than good 18
better than anyone 25
better than 39
better than ever 45
better late than never 142
better you than me 22
better than what 22
better than you 74
better than nothing 32
better than good 18
better than anyone 25
better than 39