English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / What you're saying

What you're saying traduction Turc

5,169 traduction parallèle
What're you saying that for?
Neden böyle söylüyorsun?
But what I think I hear you saying is you're, open to the idea of helping, so maybe we can work something out.
Anladığım kadarıyla söylemeye çalıştığın bir yolunu bulabilirsek, yardım etme fikrine açıksın.
Listen to what you're saying!
Ne dediğini bir dinle!
- So what you're saying is that...
- Peki sen diyorsun ki...
Let's assume what you're saying is possible.
Diyelim ki söylediğiniz mümkün. Öyleyse ne olacak?
What you're saying is, one of these teams could be heading straight into an ambush without backup.
Söylediğin şey, bu takımlardan birinin desteği olmadan bir pusuya doğru gidiyor olabileceği.
Watch what you're saying to the Admiral.
- Amiral'le nasıl konuştuğunuza dikkat edin!
President Westwood : You hear what they're saying about us?
Bizim hakkımızda dedikleri duyuyor musun?
If what you're saying is true, if Roger put himself into limbo to stop the Founder, you say bringing him back doesn't play straight into his plans?
Söylediklerin doğruysa Roger, Kurucu'yu durdurmak için kendini arafa gönderdiyse onu geri getirmek Kurucu'nun ekmeğine yağ sürmeyecek mi?
So what you're saying is I've got to find my shaky-leg poop.
- Yani ben de kendime titreyerek kaka yapma gibi bir şey bulmalıyım.
Honey, honey, why would you even think that? You don't know what you're saying.
Tatlım, tatlım, tüm bunları düşünmenin ne kadar saçma olduğunun farkında mısın?
If... If what you're saying is true, you've ruined my life. You know that.
Eğer söyledikleriniz doğruysa hayatımı mahvettiniz demektir.
Shut your mouth. 'Cause what you're saying is beautiful.
Çünkü çok güzel şeyler söylüyorsun.
- AJ : I like what you're saying, yeah.
- Sevdim bunu, evet.
What, so you're saying the queen lost on purpose?
Kraliçe bilerek mi kaybetti diyorsun?
Look, I-I do get what you're saying.
Bak, ne dediğini anlıyorum.
No, that's not what I'm saying. No, it's exactly what you're saying.
- Ne demek ne alakası var?
I don't know what you're saying now.
Ne söylediğini anlamıyorum şu an.
She thinks a hell of a lot more efficiently than you, monkey boy. The host is Indogene. Can she understand what we're saying?
- Dediklerimizi anlayabiliyor mu?
If what you're saying is actually true, you could have just made a public statement.
Söylediklerin gerçekten doğruysa bir basın açıklaması yapabilirsin.
Look, Carter, I suppose you're entitled to do what you want, but, you know, I'm just saying, if it were me, I would give all the money to charity.
Bak, Carter istediğini yapma gibi bir hakkın olduğunu biliyorum ama ben yine de söyleyeyim, eğer ben olsaydım tüm paramı hayır kurumlarına bağışlardım.
I want to believe that what you're saying is real... that you don't remember who you are, all right?
Doğru konuştuğuna inanmak istiyorum kim olduğunu hatırlamadığına filan.
Okay, I'm sorry, I'm trying but I literally have no idea what you're saying right now.
Kusura bakmayın, bayağı uğraşıyorum ama ne dediğiniz hakkında hiçbir fikrim yok.
You don't know what you're saying.
Ne söylediğinin farkında değilsin.
- Are you listening to what you're saying?
- Ne dediğini duyuyor musun?
So you're saying that not knowing what your bosses are up to is driving you a little crazy.
Yani, üssünüzün neler yaptığını bilmemek sizi birazcık delirtiyor.
So if you're on that tape saying anything close to what they're claiming, I'll not only sanction you, I'll report you to the bar.
Bu yüzden, eğer o kayıtlarda çıktıysanız iddia ettiklerine yakın bir şeyler söylediyseniz size sadece yaptırımda bulunmayacağım, baroya da rapor edeceğim.
What you're saying is, our product is just as good as theirs.
Bizim ürünümüzün onlarınki kadar iyi olduğunu söylüyorsunuz yani.
What we're really doing is just saying that, you know, we're gonna start eating healthier and cooking healthier and, uh, we started this new ab class at the NYADA gym and, uh, this is kind of our way
Ama bunu ciddi anlamda yapacağız. Daha sağlıklı yemeye ve daha sağlıklı yemekler pişirmeye başlayacağız. ve NYADA jimnastik salonundaki karın kası yapma sınıfına katılacağız ve bu bizim bir süre dışarıda yemek yemeye elveda deyiş şeklimiz.
Hey! You're not listening to what I'm saying.
Benim söylediklerimi dinlemiyorsun.
Okay, so what you're saying is there's nothing we can do until it attacks again.
Tekrar saldırıya geçene dek elimiz kolumuz bağlı, öyle mi?
The problem, Rachel, is that you have no record of what you're saying.
Sorun şu ki Rachel, şu anda söylediklerinin hiçbir kaydı yok.
I finally get what you're saying.
Sonunda dediğin şeyi anladım.
What I'm saying is that you're not taking on Quelling, but you're letting Mike walk out the door without trying to stop him.
Diyorum ki, Quelling'i alaşağı etmiyorsun ama Mike'ı da durdurmaya çalışmadan gitmesine müsaade ediyorsun.
DANIEL, I DON'T KNOW MUCH ABOUT CRIMINAL INVESTIGATIONS, BUT WHAT YOU'RE SAYING, IT JUST - - IT SOUNDS...
Daniel, cinayet soruşturmaları hakkında çok şey bilmem, ama senin söylediğin, bu... bu mantıksız geliyor.
WHAT YOU'RE SAYING IS THEORY AND CONJECTURE.
Söylediğin şey teori ve tahmin.
- John, think about what you're saying.
- John, söylediklerini düşün.
Are you saying what I think you're saying?
Düşündüğüm şeyi mi ima ediyorsun?
I don't know what you're saying.
Ne dediğini bilmiyorum.
Well, I've recently learned a little something about saying the opposite of what you're feeling.
Kısa süre önce düşündüğün şeyin zıttını söylemek hakkında bir şey öğrendim.
I'm not sure what you're saying, but let's hump!
Ne demek istediğini anlayamadım ama hadi sevişelim.
No idea what you're saying, so...
Ne dediğiniz hakkında hiçbir fikrim yok.
So, what you're saying is that the murder weapon was a documentary film?
Yani diyorsun ki... cinayet silahı bir belgesel filmi miydi?
Yeah, I ge... I know what you're saying. I get it.
Anladım, anladım.
It's drowning out what you're saying!
Senin dediklerini bastırıyor.
- I don't know what you're saying, Charlie.
- Ne demek istediğini anlamadım Charlie.
So you're saying that your father told you what to say last time?
Babanın geçen sefer ne anlatman gerektiğini söylediği doğru mu?
But thank you for not believing what they're saying.
Fakat söylenen şeylere inanmadığın için teşekkürler.
Are you saying what I think you're saying?
Söylediğini düşündüğüm şeyimi söylüyorsun?
I appreciate what you're saying.
Söylediklerini takdir ediyorum.
Think about what you're saying, Ryan.
Ne demiştin bir düşün Ryan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]