With that in mind traduction Turc
411 traduction parallèle
With that in mind, perhaps we can proceed with a few questions and answers that...
Bu noktayı göz önünde bulundurarak, şimdi birkaç soru ve cevapla...
And with that in mind, I suggest we all bow our heads in devout prayer.
Bunu hatırdan çıkarmadan, başımızı eğip içten dua edelim.
Now, with that in mind, I'm not against collecting stuff.
Bunu unutmadan söyleyeyim, koleksiyon yapmaya karşı değilim.
With that in mind, I've already contacted our usual friend in Greece.
Bunu düşünerek, Yunanistan'daki arkadaşımızla bağlantı kurdum.
This program is designed to combat tension with physical exercise and a change of atmosphere. So with that in mind we start with- - With a quick and easy four-mile hike to Cascade River, where we'll cross the suspension bridge here and make camp right there the first night.
Bu program stress'le başa çıkabilmek için hazırlandı fiziksel egzersiz ve atmosfer değişimi hazır hatırlamışken... başlangıç olarak Cascede Nehrine altı kilometrelik bir yürüyüşümüz var bundan sonra asma köprüyü gececeğiz ve ilk gece için burada kamp kuracağız.
With that in mind, I don ´ t think Kevin should come back here next fall.
Bu nedenle, gelecek sonbahar Kevin'in buraya geleceğini sanmıyorum.
Since you were born, he's been coming here with that one hope in mind.
Sen doğduğundan beri, içinde hep bir umutla geliyor buraya.
That fits in perfectly with an idea I have in mind.
Bu, aklımdaki fikre tam uyuyor.
In the talk I had with him the other day, he said some things that absolutely convinced me he's not in his right mind.
Geçen gün yaptığımız konuşmada öyle şeyler söyledi ki beni kesinlikle sağlıklı düşünmediğine ikna etti.
My dear Fran, dismiss that idea from your mind at once... and come and have lunch with me in London tomorrow.
Sevgili Fran, bu fikri hemen kafandan at ve gelip yarın Londra'da benimle öğle yemeği ye.
You must have had yourself a time with that little screwball, Christopher. If you don't mind, Mrs. DeWitt, I'd rather not talk about that. I thought so.
Ve Remsensler, söylenene göre Adolf Hitler'in Berlin'deki evinde 1 hafta kalmışlardı.
In her mind it's tied up with all the disasters that have befallen Hurlstone.
Kafasında Hurlstone'un bütün başına gelenleri buna bağladı.
With your consuming interest in the game I'm surprised that you've changed your mind about running up to Lord's cricket grounds this afternoon.
Krikete olan yoğun ilgine rağmen bu öğleden sonra Lord Kriket sahasına gitmekten vaz geçmene şaşırdım.
And it's a dead giveaway that it's still in your mind and I had something to do with it.
Ağzından ölümü kaçırman bir şeyler yapmak zorunda olduğumu gösteriyor.
If you don't mind, Latour, I should like to go over that night with you again, in case any small incidents have slipped your memory.
Eğer sizin için sorun olmazsa, sizinle birlikte o gecenin üzerinden bir daha geçmek istiyorum. Herhangi ufak bir olayın hafızanızdan kaçmış olması durumuna karşı.
In your civilization, open mind means that one must agree with what you yourself say.
Uygarlığınızda açık fikirlilik, biri sizin dediğinizi kabul etmeli demek yani.
In a short while, she recovered herself and brightened up, what with the things I told her to get her mind off the scare she'd had and to set her thinking as well, of the brave fella that had rescued her.
Kısa süre sonra, o da kendini toparladı... ve keyfi yerine geldi, tabii yaşadığı dehşeti unutsun... ve onu kurtaran cesur adamı düşünmeye başlasın diye... ona bir sürü şey anlatmıştım.
I suppose from that day on I began to... to compromise... always with the one hope in the back of my mind that somehow, someday...
Sanırım o günden itibaren ödün vermeye başladım.
Must be dreadful to sing and dance with that horrible picture still burning in one's mind.
Bu korkunç şeyler aklındayken şarkı söyleyip dans etmek zor olmalı.
You see, what I need to know is... could a man actually be in one place doing one thing... and still in his mind be elsewhere... doing something else, but so vividly, with such detail... that this is the real, the living part of his life to him?
Şimdi öğrenmek istediğim şu : Bir adamın, gerçekte bir yerde bir şey yaparken aynı anda, kafasında tüm detaylarıyla başka bir yerde başka bir şey yapması, ve bunu da asıl gerçeklik gibi hissetmesi mümkün müdür?
That's okay, if you don't mind Dolores coming along with me.
Tamam, sen de Dolores'in benimle gelmesine aldırmazsan.
I'm not up in the air with a mystery in my mind, because that at least gives me an answer.
Kafamda bir gizem havalarda uçmuyorum. En azından bir cevabım var.
Bearing in mind that the accused came here with the expressed purpose of recovering the micro-key and remembering the evidence against him, his guilt becomes even more obvious.
Sanığın buraya mikro anahtarı alma amacıyla geldiği ve aleyhine olan kanıtlar düşünüldüğünde işlediği suç biraz daha açığa çıkmıştır.
The school I went to taught us that the 13 Colonies with proper, educated leadership, all with the same goal in mind after the Revolutionary War, took from 1776 to 1787 11 years of peaceful effort before they came up with a paper that all 13 colonies would sign.
Gittiğimiz okulda bize öğretildi ki hepsinin akıllarında aynı amaç olan, uygun eğitimli liderlik vasıflarına sahip 13 koloni imzalayacakları bir kağıt önlerine konmadan önce Bağımsızlık Savaşı sonrası 1776 dan 1787 ye kadar 11 yıl boyunca barış çabası içinde olmuştur.
That punk shacked up in some pad, tee-veeing it with a couple of broads to take his mind of the commercials.
Bu züppe kesin birkaç karıyla bir yere çekilmiş kafasını dinliyordur.
Are you sure that the captain will comply with your order in his present state of mind?
Kaptan'ın bu ruh halindeyken emrinize uyacağından emin misiniz?
I should like to meet Avdotya Romanovna in your presence, explain to her that she can expect nothing good from this fellow, and with my apologies offer her 10,000 rubles, to help make the break easier. You're out ofyour mind.
Avdotya Romanovna ile sizin nezaretinizde buluşarak bu adamdan kendisine bir hayır gelmeyeceğini açıklamak ve özür dileyip, ayrılığı kolaylaştırmak için 10 bin ruble teklif etmek istiyorum.
I know enough about myself to know that whatever lies in store for me it's not going to be setting up housekeeping with somebody in Tuscarora and darning socks and doing all that. I'd go out of my mind.
Kaderimde ne olursa olsun ; bunun Tuscacora'da birisiyle ev idare etmek,. çorap yamamak ve tüm bunlar olmadığını bilecek kadar kendimi tanıyorum.
Well, you tell your sister-in-law that she will love it at the beach if she doesn't mind that problem with the salt air on the chrome.
Baldızınıza söyleyin kumsalı sevecek eğer bu problemi kafasına takmazsa yani tuzlu havanın krom üzerindeki etkisini
I want you to tell me that you know for a fact there's nothing wrong with my daughter except in her mind!
Söylemenizi istediğim tek şey... kızımın sorununun sadece kafasında olduğu!
Bearing in mind that fabulous magazine article reminding us that we are in a happy home that we must not soil with emotional rubbish.
Deyim uygunsa mutlu bir çatı altında olduğumuzu ve duygusal lekeler bırakmamamız gerektiğini unutmayalım.
And whatever I do... she go right along with me and do it at the same time... with no doubts in her mind... because she know that I'm positive, and that I'm out to get over... and that I'm going to try to get a piece of this country.
Ve ne yaparsam yapayιm... ο da bana katιlιyοr, benimle birlikte yapιyοr... hiç tereddüt etmeden... çünkü biliyοr ki ben eminim, gideceğim νe... bu ülkeden payιmι almaya çalιşacağιm.
Guide them together, we beseech thee, in the way of righteousness and peace that loving and serving thee with one heart and mind all the days of their life, they may be abundantly enriched with the tokens of
Onlara rehberlik etmen, hayatlarının geri kalanında birbirlerini severek doğruluk ve huzur yolundan ayırmamanı senden niyaz ediyoruz. Onları sonsuz rahmetinle kuşatasın.
Now you came here with one thought in mind, and that was attach yourself to me so the target would know who I am and what I am.
Buraya gelmenin tek nedeni vardı. Bana yaklaşarak hedefin kim olduğumu anlamasını istiyorsun.
you're gonna say, "It was OK the day I got married, " and I didn't much mind the day I first fell in love, "but seeing the sky with the Great Waldo Pepper, that beats'em all!"
Sen de diyeceksin, "Evlendiğim gün fena değildi" Ve ilk âşık olduğum günü pek de önemsemiyordum "Ama Büyük Waldo Pepper ile gökyüzünü görmek, hepsini alt eder!"
If you care for that girl in there with your baby, you better change your mind.
Eğer içerdeki o kızı bebeğiyle önem veriyorsan... fikrini değiştirsen iyi edersin.
The philosopher Descartes, who visited him here said of Constantin Huygens "I could not believe that a single mind could occupy itself with so many things and acquit itself so well in all of them."
Filozof Descartes, kendisini burada ziyaret ederek Constantin Huygens'e "Bir insanın bir çok alanda uğraşı içine girip hepsinde doğru sonuç alabileceğine inanmıyorum." demiştir.
Yes, Aunt Jane. Don't you see, Dermot? Something as trivial as the suggestion of an ice cube when it becomes associated with another experience, something that caused great grief, it fixes in the mind, stays with you forever.
Bir buz parçası gibi masum bir şey bile insana büyük acıları anımsatabilir.
With that history in mind, I present, without further ado,
Bu tarihi bilgiyi zihninize yerleştirdikten sonra, sözü fazla uzatmadan size,
I can safely say that Mr von Bohm handled this project with only our best interests in mind.
Bay von Bohm'un, bu projeyi, bizim için en iyisini düşünerek, ele aldığını söyleyebilirim.
The poor girls come across the sound on the ferry every weekend with just one thing in mind, and that's to marry themselves a naval aviator.
Kızlar her hafta sonu, akıllarında tek bir şeyle feribot sesine geliyorlar, ve bu şey, bir havacı ile evlenmek.
I need hardly tell you that The Foundation was not conceived with prison breaks in mind.
İstemeyerek de olsa sana vakfın hapishaneden kaçışlar... için kurulmadığını söylemek durumundayım.
I was very confused with that picture in mind, like a dream coming back every time you close your eyes.
Aklımdaki o resim kafamı karmakarışık etmişti gözlerimi her kapamama gözümün önüne gelen bir hayal gibiydi.
"But if that kiss... "... has filled you with delight... "... bear in mind...
"Ama o öpücük seni zevkle dolduruyorsa unutma ki ona daha fazla zevk vermiştir."
But I know that I shall never be easy in my mind until I know what has become of my poor man with a sticking plastered up on his face.
Fakat yüzü bantla yapıştırılmış zavallı adama ne olduğunu Öğrenene kadar içim rahat etmeyecek.
So Miss Saori raised me with that kind of fate in mind... when you grew older.
Sister! Seiya! Seiya!
In my mind, there's only one seafarer with few enough marbles to attempt that journey.
Bir kaç bilye ile, bu seyahate kalkışabilecek tek bir denizci var.
I'll discuss this with General Hodgson... obviously in mind to that effect
General Hodgson ile kararlaştıralım... açıkça etki edeceği akla yatkın
Welcome to "Mind Your Mind" - - the program that invites you... the radio audience, to phone in... and discuss your problems with qualified psychiatrists.
"Fikrinizi Sorun"'a hoşgeldiniz- - program siz radyo dinleyicilerini telefonda... uzman ruh doktorlarıyla sorunlarınızı tartışmaya davet ediyor.
So, Counsel, with that summing up in mind, what do you think my chances are?
Ee, avukat bey, bu durum muvacehesinde, sence şansım nedir?
I said to myself that if... I managed to spend the whole night with you, till 7 in the morning, never mind how...
Düşündüm ki bütün gece seninle olursam sabah yediye kadar...
with that said 19
with that 162
with that attitude 21
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with that 162
with that attitude 21
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with her 211
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with pleasure 453
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with her 211
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with pleasure 453
with whom 203
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with him 285
with a 297
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with your hands 23
with a knife 24
with a twist 22
with him 285
with a 297