With that said traduction Turc
3,413 traduction parallèle
He said that when you were here, Annie wasn't the only person with you.
Dedi ki, geçen sefer burada kaldığında yanında sadece Annie yokmuş.
He's not gay. " And doctor Hausser said," well, you know, That's something you're gonna have to come to peace with. "
Doktor Hausser "Neyse, bu kabullenmek zorunda kalacağın bir şey" dedi.
- And I opened it, and it was a ring With a note in it that said,
Kutuyu açtım, yüzüğü gördüm, bir de not iliştirilmişti :
Could've said that with a smile.
Bunu bir gülümsemeyle söyleyebilirdin.
I said that we could go public with the truth... that he was fooled into thinking the Wallace case was closed, that if it wasn't for you and me,
Halka doğruyu anlatsaydık diye, Wallace dosyanın kapandığına ikna oldu. sen ve benim için öyle olmasa da,
She said it visited her this summer and she didn't say anything at the time'cause she didn't want us getting all bent out of shape- - her words--um, but she felt the time had come that she needed our help with the... child.
Ama artık çocukla ilgili yardımımıza ihtiyacı olduğunu anlamış.
And she said to tell that arrogant, self-absorbed asshole that my medical leave has nothing to do with him.
Birde o kendini beğenmiş, bencil herife söyle sağlık izninin onunla bir ilgisi yok dedi.
And I said that to her before I knew who she was going out with.
Bunu ona kiminle çıktığını öğrenmeden önce söylemiştim.
You said that you could never be with someone who didn't appreciate a meal'made with love'.
Dedin ki, sen hiç yemeği'tutku ile yapan'bir kadınla olmamışsın.
He said he was finished with that.
- O iş bitti artık, demişti.
I mean, I nearly walked out of that place with a little faux fur shrug for her and a T-shirt for me that said, "don't pet my pussy."
Az kalsın dükkândan ona yapay kürklü bir bolero ve kendime de "benim ufaklığa dokunmayın" yazan bir tişört alıp çıkıyordum.
And her husband said that that is where she passed with a smile on her face.
Kocası, yüzünde bir gülümsemeyle orada vefat ettiğini söyledi.
Well, that's just perfect. Like the old guy said, "A man can do a lot with a knife."
İhtiyarın dedi gibi, "Bir adam bir bıçakla bir çok şey yapabilir."
We've messed with the last 20 minutes of their life, and now he's up there saying things that you never said before.
Hayatlarının son 20 dakikasına bulaştık ve şu an bir öncekinde söylemediğin lafları söylüyor.
As I said, your department is being amalgamated with that of the Dulwich office, here represented by Miss Pilger.
Söylediğim gibi, senin departmanın Dulwich ofisi ile birleşiyor. Temsilcisi, Bayan Pilger.
The same cannot be said for many that stood with them.
Yanlarındakiler için aynısı söylenemez.
I swore up and down that that was the only weapon I had, but they said they didn't believe anyone could be so stupid and get away with it.
Tek silahımın bu olduğuna yeminler ettim birinin bu kadar aptal olabileceğine inanmadılar. Yanına kar kalmaz dediler.
- She said you'd sleep with anything that plays a guitar.
- Gitar çalan ne varsa yatarsın diyor.
I heard that she'd... got in touch with you but you'd said you were too busy.
Duyduğuma göre, seninle iletişim kurmuş ama sen çok yoğun olduğunu söylemişsin.
When the Zero fighter is paired up with Platoon Sergeant, They can be said that they are almost invincible.
Zero uçağı müfreze çavuşu ile bir araya geldiğinde adeta yenilmez olduklarını söylenebilirsiniz.
At that moment, I was very disgusted with the words "I do not wish to die" that Platoon Sergeant had said.
O anda, başçavuşun ağzından "Ölmek istemiyorum" lafının dökülmesinden iğrenmiştim.
The scratches on her stomach She said she did that to herself after I went there Maybe it has nothing to do with you visiting her
karnındaki tırnak izleri... ben gittikten sonra o kendine yapmış, öyle dedi belki senin ziyaret etmenle bi alakası yoktur belki belki biliçli olrak yapmadı öyle olmasını ister miydin?
So I made cupcak,, I shared them with her at recess, And she took back everything that she said.
Çörek yapıp, molalarında ona götürmüştüm ve söylediği her şeyi geri almıştı.
I gave him my gun, said that he could get in touch with me if he - -
Silahımı ona verdim bir şey bulursa, benimle iletişime geçebileceğini- -
I just got off the phone with Mike, and he said that Reya admitted it.
Az önce Mike'la konuştum. Reya'nın itiraf ettiğini söyledi.
No, it just seems that way because he showed up last week and now he won't go home. Said something about a problem with his plumbing.
Hayır, öyle gözüküyor çünkü geçen hafta çıkıp geldi ve şimdi de eve gitmiyor.
You miss me already? Wallace said that everyone he trained with would use the same suturing technique, right?
Wallace, altında çalışan herkesin aynı tekniği uygulayabileceğini söyledi değil mi?
But having said that, spending time with them, they're actually really cute.
Ama bunu söyledikten sonra, onlarla zaman geçirince, aslında gerçekten çok tatlılar.
So you just moved in with the girl that's never said "no."
Yani asla "hayır" demeyen bir kızla yaşamaya başladın.
She said that she has something real with Wade now.
Wade'le ciddi bir ilişkisi olduğunu söyledi.
It's been said that the Muslim Brotherhood made a deal with the Army.
- Geçen haftadan daha mı fazla? - Kesinlikle. Evet, geçen hafta Kardeşlik burada yoktu.
Said she cut me loose so that I could go and build a life with somebody who wouldn't need her ass wiped.
Seni azad ettim ki.. .. kendi kıçını silebilen biriyle.. bir hayat kurabilesin.
You said that? Well, not with my mouth.
Ağzımla demedim de gözlerimle dedim.
You were at the bar with Tansy trying to throw popcorn into the brim of that passed-out farmer's hat, when George said, you know, everyone's having a good time, we should do it again tomorrow night.
Tansy'le bardaydınız. Sızmış çiftçinin şapkasına patlamış mısır atmaya uğraşıyordunuz. George, herkesin ne kadar iyi vakit geçirdiğini söyleyince ;
You almost said that with a straight face.
Neredeyse söyledi düz bir yüz ile.
You said that with a straight face.
- Bunu ciddi anlamda mı söylüyorsunuz?
She said that she wants to take the girls with her.
Kızları da yanına almak istediğini söyledi.
He said that our father had an uneasy alliance with the council.
Babamın divanla hoş olmayan bağları olduğunu söyledi.
Dad said that you're still in love with mom.
Babam senin hala anneme aşık aşık olduğunu söyledi.
Well, in your statement, you said that when Beau went into the club, you stayed with the limo.
İfadende Beau kulübe gittiğinde limuzinde kaldığını söylemiştin.
He said that I wasn't the kind of person that he could be with anymore.
Artık beraber olabileceği bir insan olmadığımı söyledi.
Aidan, Caligra said that you wanted me here with you, but I don't...
Aidan, Caligra beni istediğini söyledi,... ama ben istemidi- -
She said that Boyd came to see him this morning a good three, four hours before you called me with your list.
... sen beni listen için aramadan üç dört saat önce oluyor.
That's because I washed my armpits, my butt, and my balls with soap, like dad said. [Laughter]
Öyle çünkü koltuk altımı, kıçımı ve hayalarımı sabunla yıkadım, babamın dediği gibi.
The maid said that the week before, she'd surprised the girl at home with a boy.
Bir hafta önce kızı evde bir çocukla basmış.
The people that I live with were away, so I said sure.
Birlikte yaşadığım insanlar evde yoktu. Olur dedim.
She said that's all she could help me with.
Bir tek o şekilde yardım edebileceğini söyledi.
John Dillinger said the problem with living outside the law is that you no longer have the protection of it.
John Dillinger * der ki kanun kaçağı olarak yaşamanın en kötü yanı artık onun koruması altında olamamandır.
He said he wanted to run a civil campaign, one with mutual respect and all of that.
Karşılıklı saygıya dayalı medeni bir kampanya olacak demişti.
See, I just got off the phone with Raymond Geiger and he said that you were at the Roosevelt giving a presentation to the ketchup brand manager.
Bakın, Demin Raymond Geiger ile telefonda görüştüm bana Roosevelt'te olduğunuzu ve ketçapın yöneticisine sunum yaptığınızı söyledi.
And you looked me in the eyes again and again and you lied to me with your eyes, and you've said to me by not saying anything that you'd done nothing.
Sonra gözlerime bakmaya devam ettin gözlerinle bana yalan söyledin hiçbir şey söylemeyerek bir şey yapmadığını ima ettin.
with that in mind 45
with that 162
with that attitude 21
that said 256
said 374
said that 16
said it 16
said no 16
said what 30
with you 1138
with that 162
with that attitude 21
that said 256
said 374
said that 16
said it 16
said no 16
said what 30
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with her 211
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with pleasure 453
with whom 203
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with your father 34
with pleasure 453
with whom 203
with good reason 53
with us 243
with your life 24