You're leaving now traduction Turc
278 traduction parallèle
You're leaving us now?
Bizden ayrılıyor musunuz?
And I've also decided that you're leaving, and I mean now.
Ayrıca senin gitmene karar verdik, hem de hemen.
You're leaving now?
Şimdi mi gidiyorsun?
Do you also feel, now that death is near, that you're leaving nothing but an empty hole behind?
Ayrıca, şimdi ölümün yaklaştığını hissediyorsunuz, Arkanızda boşluktan başka hiçbir şey bırakmadan ayrılıyorsunuz?
- You're not leaving. Not now. - Where's Tony?
- Olmaz, şimdi gelemezsin.
- You're not leaving now?
- Kay, şimdi gitmiyorsunuz, değil mi?
Now that you're leaving, how about saying goodbye?
Gittiğine göre, hoşça kal demeye ne dersin?
You're leaving, right now.
Hemen şimdi buradan gidiyorsun.
- You're leaving town now.
- Hemen şehri terk et.
You people invited us here. Now we're taking our things and we're leaving.
Buraya bizi siz getirdiniz, şimdi toplanıp gidiyoruz.
Ayear ago, you say you're leaving for work... and I don't hear from you till now?
Bir yıl önce, bir iş için gideceğini söyledin ve sesini daha yeni duyuyorum?
- You not gonna be... one of them troublemakers, now are you? - We're leaving mister. - Mrs. Grubach.
Bizi şikayet etmeyeceksin değil mi?
- That's why you're leaving now.
- Bu yüzden hemen şimdi gideceksin.
Now you're leaving out a deedle.
Yine bir vuruş kaçırıyorsun.
You're leaving now.
Şimdi gidiyorsun.
You're leaving me now. Mr. Habershaw?
Beni şimdi mi terkediyorsunuz, Mr. Habershaw?
- Do come down. We're leaving now. - On a clear day, you can see right across the bay.
Aşağıya gel, gidiyoruz.
Now I understand, you're leaving... and knowing I'm losing you makes me aware of my difference
Şimdi gidişinle de, başka şeylerin farkına varıyorum. Seni kaybederek, yeniden farklılığımın ıstırabına gömülüyorum.
But now, in leaving me, you're making me worse than before
Sense buraya gelerek, beni kendine bağladın. Beni sensiz yaşayamaz bir hale getirdin.
OK, you're leaving now.
Tamam şimdi kalkabilirsiniz.
Now you're leaving too.
Şimdi sen de gidiyorsun.
Enough now, you're leaving me nothing to wash.
Yeter artık, bana yıkayacak bir şey bırakmadın.
But now you're leaving me :
Ama şu anda beni terkediyorsun.
Now, the buses are leaving tomorrow morning at 6 : 30 to pick up the kids, and it's very important you get your bus assignments to know which group of kids you're in charge of.
Otobüsler çocukları almak için yarın sabah altı buçukta hareket edecekler. Hangi gruptan sorumlu olduğunuzu anlamak için görev evraklarınızı teslim almanız önem taşımaktadır.
I don't think it's fair that you're leaving right now.
Şu an gidiyor olmanız bence büyük bir haksızlık.
I don't know what I'm gonna do with Buddy now that you're leaving.
Sen gittiğin için Buddy ile ne yaparım bilmiyorum.
You're leaving us now?
Bizden ayrılıyor musun şimdi?
You're leaving me? Right now?
Beni şimdi tek başıma mı bırakacaksın?
You're leaving me now?
- Gidiyor musun? - Evet. Sana ihtiyacım var ve sen gidiyorsun, öyle mi?
Now, I really hope you're not thinking about leaving town.
Şimdi, umarım şehirden ayrılmayı düşünmüyorsundur.
You're leaving now, aren't you?
Gidiyordun, değil mi?
Now you're leaving because I'm well.
Sen de gidiyorsun, çünkü iyileştim. Hayır.
Now, you'll spend the rest of the evening in the bus... and I've already told the prefects... we're leaving half an hour earlier because of you.
Akşamın kalanını otobüste bekleyerek geçireceksin. Ayrıca öğretmenlere senin yüzünden yarım saat önce çıkacağımızı da bildirdim.
And you're leaving Earth, now!
Ve şimdi Dünya'yı terk ediyorsun!
Now, you're the one who's leaving.
Şimdi, sen ayrılıyorsun.
- Gee, I hope you're not leaving now.
- Umarım şimdi çıkmıyorsundur.
Now you'll tell me you're leaving.
Şimdi bana gideceğini söyleyeceksin.
You're leaving now?
Hemen mi gidiyorsunuz?
You're not leaving now!
- Hemen gidemezsin!
Kes can tell you where to go, but, now that she's free, we're leaving this system together.
Kes size nereye gideceğinizi söyleyebilir, ama, şu anda serbest birisi olarak, bu sistemden birlikte ayrılacağız.
And now even you're leaving.
Dayım burada değil, Romi de yok.
- You're leaving now?
- O halde gidiyorsun, hı?
Now, I'm going to help you by killing the lions and then leaving, and you're going to help me by doing what I say so I can leave.
Şimdi, aslanları öldürerek ve sonra giderek ben sana yardım edeceğim, ve sen de gidebilmem için her dediğimi yaparak bana yardım edeceksin.
You're leaving now?
Şimdi mi gidiyorsunuz?
You're leaving now.
Hemen gidiyorsun.
Now that they must really need nurses, you're leaving.
Tam hemşireye ihtiyaçları olduğunda çekip gidiyorsunuz.
And now you're leaving.
Simdiyse gidiyorsun.
You're leaving now.
- Hemen ayrılıyorsun.
You're leaving now.
- Ne gibi şeyler? - Açıklayacak
And it means we're not leaving you now.
Sizi şimdi terk etmiyoruz demek.
You're not leaving me with a whole hell of a lot of options now, are you?
Bana fazla bir seçenek bırakmıyorsun, değil mi?
you're leaving tomorrow 21
you're leaving me 43
you're leaving us 21
you're leaving already 30
you're leaving 529
nowhere 621
now you see me 17
now we're talking 175
now it's your turn 200
now you're talking 179
you're leaving me 43
you're leaving us 21
you're leaving already 30
you're leaving 529
nowhere 621
now you see me 17
now we're talking 175
now it's your turn 200
now you're talking 179
nowhere to run 17
now you know 219
now i'm 51
now it's my turn 140
now that i think about it 142
now is the time 102
now's your chance 115
now then 570
now i am 50
now if you'll excuse me 220
now you know 219
now i'm 51
now it's my turn 140
now that i think about it 142
now is the time 102
now's your chance 115
now then 570
now i am 50
now if you'll excuse me 220
now look 431
now go 556
now it's mine 27
now is not the time 119
now i 66
now i get it 126
now tell me 164
now go home 47
now's not a good time 92
now you listen to me 140
now go 556
now it's mine 27
now is not the time 119
now i 66
now i get it 126
now tell me 164
now go home 47
now's not a good time 92
now you listen to me 140