You know him traduction Turc
24,552 traduction parallèle
You know him?
- Onu tanıyor musun?
You know him?
- Tanıyor musun?
Did you know him?
- Onu tanır mıydın?
- I'm sure you know him.
- Onu tanıyorsunuzdur.
- You know him?
Onu taniyor musun?
- You know him?
- Onu tanıyor musun?
You know him?
Tanıyor musun?
I'm surprised you don't know that about him already.
Bu özelliğini bilmemene şaşırdım doğrusu.
Then when I saw you in the frozen food section, I just figured, you know, well, "He really needs someone to cook him a decent meal."
Seni donmuş sebze reyonunda görünce onun iyi bir aşçıya ihtiyacı var diye düşündüm.
Sir, I know that when Morgan was on leave after his abduction, you encouraged him to stay away from the case.
Morgan kaçırıldıktan sonra izin aldığında ona vakadan uzak durmasını söylemiştiniz.
You know, you never had the time to get to know him.
- Doğru dürüst tanıyamadın onu.
If you want to know what's really wrong with Norman, you should talk to the person who knows him best.
Norman'ın nesi olduğunu bilmek istiyorsanız onu en iyi tanıyan kişiye sormalısınız.
You know, when my daddy worked the kill floor, they used to call him the Bambino, you know, like Babe Ruth, because it only took him one swing.
Babam bu katta çalıştığında... Ona Bambino diyorlardı. Biliyorsun, Babe Ruth gibi.
Not that he can see me, but you know, good for him.
Beni görebildiğinden değil ama bilirsiniz işte, ona iyi geliyor.
I thought you know, is there anything I should know about him that wasn't on his nomination cable?
Düşündüm ki... atama dosyasında yazmayan ama bilmem gereken bir şey olabilir.
What do you know about the trigger puller who was contracted to kill him?
Onu öldürmekle görevli tetikçiyle ilgili ne biliyorsun?
You know, Bobby's journal never mentioned him going into The Nest.
Bobby'nin günlüğünde yuvaya gittiğine dair bir bilgi yok.
We know you told him to kill Walker. We know this.
Ona Walker'ı öldürmesini söylediğini biliyoruz.
You know him?
- Onu tanıyor musunuz?
You cannot intercede on his behalf, or all of England will know you've traveled here to visit him in secret.
Onun adına araya giremezsin ya da bütün İngiltere onunla gizlice buluşmak için buraya geldiğini öğrenir.
"and I put away bad guys and it's just, you know, me and him."
Kötü adamları içeri tıkıyorum. " " Ben ve o. "
Hey, uh, you know, he told a sad story about how his sister tricked him into thinking Batman was coming to his party.
Kız kardeşinin doğum gününe Batman geleceği yalanını söylediği acıklı bir hikâye anlatmıştı bize.
Well, I've, you know, seen him without pants on.
Ben de onu donsuz görmüştüm.
I know him better than you.
- Senden daha iyi tanıyorum. - Esas ben senden daha iyi tanıyorum.
He's a pitiful fellow once you get to know him.
Ama tanısan zavallının teki.
I don't know where you found the strength to send him away.
Onu gönderme gücü nereden bulduğunu bilmiyorum.
My brother is so miserable and I don't want to be like him, you know?
Erkek kardeşim o kadar perişan ki onun gibi olmak istemiyorum.
Lam and I go way back, you know, I gave him his first job collecting unpaid debts, so I set up a face-to-face.
Lam'le eski dostuz. İlk işini, alacak tahsilini ben vermiştim. Yüz yüze halletmek istedim.
If you are looking for a major player in that world, him would know who it is.
Bu dünyadaki önemli bir adamının peşindeysen o kim olduğunu bilir.
You want to know what's really wrong with Norman, you should talk to the person who knows him best.
Norman'ın nesi olduğunu bilmek istiyorsanız onu en iyi tanıyan kişiye sormalısınız.
We, um... I actually hung out with him quite a bit, you know? I actually...
Biz...
- So I'm honoring his... promise in the sense that, you know, - I do owe him that, but I think that you should know, your son is doing really great. I'm telling you about it.
Ona verdiğim sözü bunu sana söyleyerek yerine getiriyorum.
Condoleezza Rice said to him at one point, you know, Mr. President, I think you've invaded your last Muslim country, even for the best of reasons.
Condoleezza Rice bir keresinde ona, "Bay Başkan, sanırım en iyi sebeplerle bile olsa artık son,... Müslüman ülkenizi işgal ettiniz." demişti.
You may know him as the author of a little something called Who's Afraid of Virginia Woolf?
Onu Kim Korkar Hain Kurttan diye bir şeyin yazarı olarak tanıyabilirsiniz.
- You don't know him.
- Onu tamamen tanımıyorsun.
Were you seducing him so you can get out of this alive? - Elizabeth is sending you an offer to succeed her as queen of England. - I don't know.
Bundan canlı çıkabilmek için mi onu ayarttın?
I know you and Robert Dudley have history, but he's not as terrible as you made him out to be, Gideon.
Sen ve Robert Dudley'in geçmişinizin olduğunu biliyorum. Ama dediğin kadar berbat değil, Gideon.
Your father... what do you know of him?
Baban onun hakkında ne biliyorsun?
I knew it was gonna be a challenge having him on my own, but I... you know, I thought I'd have a little time to ramp into it.
Ona tek başına bakmanın zor olduğunu biliyorum ama bunun için az zamanım kaldığını düşündüm.
If they boo you during the performance, I'll go down in the audience and I'll kick him in the balls, you know, and I'll make him a castrati.
Seni konserde yuhalarlarsa seyircilerin arasına iner onun hayalarından tekmelerim.
I know. Guess you're just gonna have to go tell him.
Sanırım ona söylemek zorundasın.
Why you telling Allen you can get him shit when you know damn well you can't?
Neden malın yokken ona mal verebileceğini söylüyorsun?
This one that he let me know it was you who sent him.
onu senin gönderdiğini söylemedi.
Well, you know I'm fond of him, but he's got a lot to answer for.
Onu severim. Ama hesap vereceği çok konu var.
Would you interested in, uh, I don't know, taking a meeting with him?
Onunla buluşmak falan... ister misin?
I know you're gonna sneak into Austin's house to look for evidence while Hayley and I distract him.
Ben ve Hayley dikkat dağıtırken senin de delil aramak için gizlice delil aramak için eve gireceğini biliyorum.
What do you know about him?
Onun hakkında ne biliyorsun?
Did you know President Richmond fired him this morning?
Başkan Richmond'ın sabah onu kovduğunu biliyor muydun?
But you also know better than anyone else why it is important that I am there for him right now.
Fakat aynı zamanda orada olmamın neden onun için önemli olduğunu da biliyorsun.
You know, I won't let him.
İzin vermeyeceğim.
Dr. Edwards is such a good doctor, and, um... and I know you've been working hard, but real change takes time, and if you just work with him just a little longer, you'll be that much stronger when you do come home.
Dr. Edwards çok iyi bir doktor ve... Biliyorum çok çalışıyordur ama gerçek değişiklik zaman alır biraz daha onunla çalışsan eve geldiğinde çok daha güçlü olacaksın.
you know him well 20
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know the drill 277
you know what i'm saying 653
you know me too well 26
you know it 920
you know what i mean 2419
you know who i am 419
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know the drill 277
you know what i'm saying 653
you know me too well 26
you know it 920
you know what i mean 2419
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know what i'm thinking 71
you know where to find me 273
you know what to do 433
you know something 619
you know what this means 169
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know what i'm thinking 71
you know where to find me 273
you know what to do 433
you know something 619
you know what this means 169