You know something traduction Turc
17,787 traduction parallèle
Frank, did you know something was going on?
Frank, bir şeyler döndüğünü biliyor muydun?
Call me as soon as you know something.
Bir şey öğrendiğin an ara.
When a hit man is scared, you know something's wrong.
Bir kiralık katil korkuyorsa orada ters giden bir şeyler vardır.
You know something?
Biliyor musun?
Kat, if you know something, please tell me.
Kat, bir şey biliyorsan lütfen anlat bana.
And, you know, honestly, you have done so much for that school that I think it's okay if you take a little something in return.
Dürüst olmam gerekirse o okul için çok şeyler yaptın. Bence küçük birşeylerin sana geri dönmesinde sorun yok.
Hey, do you want to, you know, stay and play games or something or...?
Kalıp birşeyler oynamak falan ister misin?
Fogg set her up with a job which is how you know they're hiding something big.
Fogg onu bir işe koymuş ki bu da ne kadar büyük bir şey sakladıklarını bilmemizi sağlıyor.
I just wish there was something else I could think about, you know?
Sadece başka birşeyler düşünebilmeyi istiyorum, anlıyabiliyor musun?
Look, you obviously know something about this.
Bak, belli ki bu konuda bir şeyler biliyorsun.
I just really feel like this is something you need to do solo, you know?
Bunu tek başına halletmen gerektiğini hissediyorum.
- I can't let you have something if I don't know what it is.
Ne olduğunu bilmediğim bir şeyi almanıza izin veremem.
You know, I can feed her until we figure out something to do.
Yapacak bir şey bulana kadar onu besleyebilirim.
There's something else about me that you should probably know.
Hakkımda bilmen gereken bir şey daha var.
Maybe next time you can get some legally obtained evidence so that I have something, you know, to put in the report.
Belki sonraki sefer dosyaya koymam için yasal bir kanıt getirirsin.
You know what, actually, I'm looking for something with a little more power.
Ne diyeceğim, aslında ben biraz daha güç verecek bir şeyler arıyorum.
You lost your daughters, you know how it feels to have something snatched away.
Kızlarını kaybettin, insanlardan bir şeyler koparılmasının nasıl bir his olduğunu biliyorsun.
I don't know, you need to wear something.
Bilemiyorum, bir şeyler giymen gerek.
From my perspective, it seems like you're ignoring something that could, oh, I don't know, get Wally killed.
Alışmaya çalışıyorum. Bana soracak olursan, Wally'nin ölümüne sebep olacak bir şeyi görmezden gelmeye çalışıyorsun.
Since you so loyal to Ghost, I got something you should know.
Ghost'a bu kadar sadık olduğuna göre bende bilmen gereken bir şey var.
God doesn't care if you honor your father and your mother, but I know you a while, and something tells me this wouldn't be your first time breaking number one.
Tanrı, anneni, babanı onurlandırdığını umursamıyor ama seni bir süredir tanıyorum. Ve bir şey bana, baştaki adamı ilk kez indirmediğini söylüyor.
You know, sometimes I have a student and something seems off.
Bazen bir öğrencimde bir tuhaflık seziyorum.
One thing has led to another, but I think we found something that you, uh, you might wanna know.
Olaylar birbirini izledi ilgini çekecek bir şey bulduk sanırım.
Sophie, there's something you don't know about your mother.
Sophie, annen hakkında bilmediğin bir şey var.
Get something for your daughter. I am sorry for how it all worked out... But you know well enough what we do, right?
Olanlar için üzgünüm... ama burada ne iş yaptığımızı biliyorsun.
But, you know what, something tells me You're not a slushie girl, so i'll just keep that.
Ama içimden bir ses meyveli içecek seven birisi olmadığını söylüyor, o yüzden bunu alacağım.
You wanna know something really dumb?
Çok salakça bir şey duymak ister misin?
Get to know each other, find something that you guys have in common.
Birbirinizi tanıyın ortak bir şeyler bulun.
You know, Joe and Iris told me a lot about you, made it out like you could walk water, or something, but they never mentioned anything about you being a coward.
Joe ve Iris senden çok bahsetti suda yürüyebiliyormuşsun falan gibi şeyler ama korkak olduğundan hiç bahsetmemişlerdi.
Look, I know you and I may have started off a little sideways... but stopping something like this is what we were designed for. Be expected of us.
Bak, sen ve ben ayrı yollardan işe koyulmuş olabiliriz ama böyle bir işi durdurmak için yetiştirildik....... bizden bekleneni vermek için.
LEX : Let me know when you get something.
Bir şey bulursan haber ver.
But you could, you know, just, if you ever needed to talk to someone, like, I don't know, a therapist or something, just...
Ama yani... Konuşacak birine ihtiyaç duyduysan eğer ne bileyim, bir terapist falan...
I know you can find something.
Bir şey bulabileceğini biliyorum.
You know, you get Bobby talking on something, there's no telling the fishtails he'll spin.
Bobby'i bir konuda hakkında konuşturursan bir şeyler sallayacağı kesin.
You afraid I might tell these people something you don't want them to know?
Millete duymalarını istemediğin bir şeyi söylememden mi korkuyorsun?
You know, something in a Chestnut, Walnut, "Expresso,"
Böyle kestane ağacı, ceviz ağacı... Espresso renginde bir şey.
Seems like they always got something better to do, you know?
Sanki hep yapacakları daha iyi bir şey oluyor.
Something got inside of her, and... and it scared me, like I know it scared you.
İçine bir şey girmişti ve beni korkutmuştu. Seni de korkuttuğu gibi.
- You have to know something.
- İlla biliyorsundur.
Yeah, well, you know... it's not something you just bring up casually at dinner.
Evet, şey, biliyorsun... Bu akşam yemeğinde rahatça yetiştirdiğiniz bir şey değil.
You know, there is a word when you lean on something, a crutch.
Biliyorsun dayanılan bir şey daha var, koltuk değneği.
Monty, I need you to look up something for me. If you Americans had any real sense of history, then you would know that your country's very inception is founded upon the acts and atrocities that you so earnestly now condemn.
Siz Amerikalılarda gerçekten tarih bilinci olsa ülkenizin doğumunun şu an ısrarla lanetlediğiniz eylem ve zulümlere dayandığını bilirdiniz.
I guess I need to talk to the bank or something, you know?
Galiba bankayla falan konuşmam gerekiyor.
I just... There is something about her, you know?
Onunula ilgili önemli bir nokta var sadece.
You know what? I've got something for you.
Biliyor musun, senin için bir şeyim var.
But, you know, then on the plane on the way home, I realized something terrible :
Geri dönüşte uçaktayken korkunç bir şeyi fark ettim...
And I want you to know something.
Şunu bilmeni istiyorum...
I know what I'm doing is important, and Kelly needs me more than anyone else, but I wish there was something I could do to help you.
Yaptığım şeyin önemli olduğunu biliyorum ve Kelly'nin bana herkesten çok muhtaç ama keşke yardım etmek için yapabileceğim bir şey olsaydı.
But I'll tell you something about yourself that not even you know.
Ama sana senin hakkında, senin bile bilmediğin bir şey diyeceğim.
You know what, I can whip you up something.
Sana çabucak bir şeyler hazırlayabilirim.
I'm glad to hear that,'cause I need your help in dealing with her before something horrible happens to people I know you still care about.
Bunu duyduğuma sevindim, çünkü senin de değer verdiğin kişilerin başına korkunç şeyler gelmeden bana yardım edebilecek tek kişi sensin.
you know something i don't 20
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know what i'm saying 653
you know the drill 277
you know what i mean 2419
you know me too well 26
you know it 920
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know what time it is 65
you know what this means 169
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know where to find me 273
you know what i'm thinking 71
you know what to do 433
you know what time it is 65
you know what this means 169