You really don't know traduction Turc
3,852 traduction parallèle
I don't know if we'll unless you really...
Bilemiyorum gerçekten görene kadar...
Um, I'm really... I really don't know what to say to you ;
Gerçekten sana ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't really know what you were expecting.
Ne beklediğini gerçekten bilmiyorum.
I don't really give a shit about him, but I suspect you know where he lives, don't you?
O umrumda bile değil, ama onun nerede yaşadığını biliyorsundur değil mi?
You don't know what's really going on here.
Burada, gerçekte neler olup, bittiğini bilmiyorsunuz.
Okay, you know just really don't concern yourselves.
Tamam, bu konu sizi doğrudan ilgilendirmiyor.
I don't even really know why I ever wanted to meet you.
Seninle neden tanışmak istediğimi bile bilmiyorum.
You really don't need to hide all of these, you know.
Bunları saklamanıza gerek yok, biliyorsunuz.
I don't know anything about cranberries, but I do know that you'd be a really sexy chef.
KızıIcık hakkında en ufak bir fikrim yok, ama senin çok seksi bir aşçı olacağına eminim.
So it's not a big mystery to you, but, you know, the big problem, really, at our house, is, uh, the fact that my girls don't get along.
Yani senin için büyük bir gizem değil. Ama evimizdeki büyük problem kızlarımın bir türlü bir araya gelememesi.
You know, I don't really like what you did to my friend.
Bak, arkadaşıma yaptığını hoş bulmuyorum.
Yeah, it's a real shame you don't get to hang around with this really mean guy we know.
Evet, tanıdığımız şu adi adamla takılamıyor olman rezalet bir durum cidden.
It's maybe a little, I don't know, gutless but for someone like you a boy who will never really be a man...
Bilmiyorum, korkakça olabilir ama senin gibi biri için asla gerçek bir adam olamayacak bir oğlan için...
♪ I don't really want to stop the show ♪ ♪ But I thought you might like to know ♪
# Gösteriye ara vermek istemiyorum Ama belki öğrenmek istersin #
I don't really know what to make of you.
Seninle ne edeceğimi bilmiyorum.
- Listen, lady, I-I really don't know what you're talking about.
- Dinleyin bayan neyden bahsettiğiniz hakkında en ufak fikrim yok.
You know, I know I don't, and we don't really have too many gay and lesbian role models to look up to, so...
Bilirsin, ben tanımıyorum böyle, örnek alabileceğimiz gay ve lezbiyen model.
I really don't know, how lo handle you two.
Siz ikinizle nasıl başa çıkacağımı gerçekten bilmiyorum.
You don't really know who I am.
Benim kim olduğumu bilmiyorsunuz.
Look, I don't know what you want, but I'm really busy.
Bak, ne istiyorsun bilmiyorum ama çok meşgulüm.
The tapes don't really make any linear sense right now. But, uh, I think if we put it together- - Yeah, we're just gonna try to cut it together into a, you know, full thing and see what we got, dude--we got dude...
Bantlar şimdilik doğru bir şey ifade etmiyor ancak, birleştirirsek yani kesip, birleştirip dikkatli bir şekilde montaj yaparsak elimizde ne olduğunu anlarız ahbap, ve...
It's just that he's... you know, and, you know, we don't really...
Bilirsin hani, yani bilirsin, biz pek...
I mean, I was a great detective, but you don't really have my smarts, you know?
Ben iyi bir dedektiftim ama sen benim kadar kurnaz değilsin tabii.
But I don't really have to, you know?
Ama bunu yapmak zorunda değilim, anladın mı?
But, as you see, I'm very busy, and I really don't know more than what is in that report.
Ancak gördüğünüz gibi çok meşgulum, ve gerçekten o raporda yazandan daha fazlasını bilmiyorum.
You know I don't really like to celebrate anyway.
Zaten kutlamaları pek sevmem.
Well, I know you don't want to hear this, but you really should consider postponing the wedding.
Belki bunu söylememi istemezsin ama gerçekten düğünü ertelemeyi düşünmelisin.
Okay when we said you have to accept everybody, we don't really mean, you know, everybody.
Tamam, herkesi kabul etmek zorundasın dediğimiz zaman gerçekten "herkesi" demek istemedik.
I don't really think you know any better than me, so no point talking.
Benden daha iyi bildiğini hiç sanmıyorum. Yani konuşmanın anlamı yok.
You know, I don't really... You know what, I really don't appreciate your attitude.
Biliyor musun, senin davranışlarını hiç taktir etmiyorum.
Oh, well, you know, it was in... Little Havana, and I don't speak Spanish, and, you know- - but I-I did a pretty good accent, and, you know, the crowd really loved me.
Orası Küçük Havana'ydı, ve İspanyolca bilmiyordum ama aksanım bayağı iyiydi.
And you really don't know her at all.
ve onu gerçekten de çok iyi tanımıyorsun
I know you're just trying to protect yourself, but you really don't have to be so alone.
Biliyorum sadece kendini korumaya çalışıyorsun ama gerçekten bu kadar yalnız olmana gerek yok.
( Beeps ) You know, I really don't get it.
Bana ne kastın var?
I don't know that you're happy, either, if we're really being honest.
Senin mutlu olup olmadığını da bilmiyorum. Gerçekten dürüst davranıyorsak...
Ah, you don't really wanna know.
- Bilmek istemezsin.
You know Gardiner, I really don't care who gave you the authority to be a part of this operation, what I will not...
Bak Gardiner, sana bu operasyonda yer alma yetkisini kimin verdiği umrumda değil.
I know you really don't know me all that well, but can I ask you something?
Biliyorum, beni o kadar da iyi tanımıyorsun, ama sana bir şey sorabilir miyim?
I don't know. But you should really get your facts straight before you shoot your mouth off with your demeaning opinions.
Ama böyle alçak fikirlerinizi zırvalayacağınıza önce bildiklerinizin kesin olduğunu öğrenin de gelin.
Really? You don't know what a trimmer is?
- Cidden amele ne, bilmiyor musun?
You really don't know?
Gerçekten bilmiyor musun?
I really don't know what you're talking about.
Neden bahsettiğini anlamıyorum.
Iyou know, I really don't wanna argue with her about this stuff, you know? It's not- -
Gerçekten tartışmak istemiyorum onunla bu konular hakkında, biliyor musun?
Crosby, I know you're not happy about the situation, but you really don't have to take it out on me.
Crosby, biliyorum bu durumdan mutlu değilsin, ama gerçekten acısını benden çıkarmak zorunda değilsin.
- Am I wrong? You know, I don't really want to have this conversation.
- Bu konuşmayı yapmak istemiyorum.
You know I really don't have that much cash...
- O kadar param yok.
I don't really know what you mean by off.
İzinli diyerek neyi kastettiğini bilmiyorum.
Oliver, I know you don't want to hurt this girl and you didn't have any choice in telling her who you really were, but we're asking her to get involved in some pretty dangerous stuff.
Oliver, bu kızı incitmek istemediğini ona gerçekte kim olduğunu söyleme şansı bulamadığını biliyorum ancak ondan bazı oldukça tehlikeli işlere bulaşmasını istiyoruz.
Look, I don't know why I'm here or who you think I am but I have a life I really need to get back to.
Burada neden bulunduğumu veya kim olduğumu düşündüğünüzü bilmiyorum ama devam etmem gereken bir hayatım var.
You really don't know me, do you?
Beni hiç tanımıyorsun, değil mi?
But I just wanna be super-duper clear. 'cause you don't really know me,
Çünkü beni tanımıyorsun ve kocamdan bir şey sakladığımı düşünmeni istemiyorum.
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23