You really don't remember traduction Turc
267 traduction parallèle
You know this game, don't you? I don't think I remember, auntie I really ought to go.
Hatırladığımı sanmıyorum, hala aslında gitmem lazım
You really don't remember me, do you?
Beni gerçekten hatırlamıyorsun, değil mi?
You don't really want to remember anything, do you?
Aslında hiç bir şeyi hatırlamak istemiyorsun.
You don't really want to remember anything, do you?
Aslında hiçbir şeyi hatırlamak istemiyorsunuz, değil mi?
I - I really don't understand you, Sergeant, or your insinuations... Or whoever wrote this, I can't remember the next line.
Gerçekten, anlamıyor musun Çavuş ya da imalarda mı kim yazmış bunu, bir sonraki satıra hatırlamıyorum.
You really don't remember anything?
Gerçekten bir şey hatırlamıyor musun?
You really don't remember.
Gerçekten hatırlamadın.
I mean, you don't really remember what you did.
O zaman ne yaptığını hatırlamazsın.
Maybe you do know me, but I really don't remember you.
Belki siz beni tanıyorsunuz, ama ben sizi gerçekten hatırlamıyorum.
- You really don't remember?
Hiçbir seyi hatirlamaman mümkün mü?
- You really don't remember me, do you?
- Beni hatirlamiyorsun, degil mi?
I really don't remember saying that but if you said I did... then...
Gerçekten öyle dediğimi hatırlamıyorum, ama sen söylüyorsan demişimdir... o zaman...
You know, if you really don't have the capacity to remember things, you ought to put them on a chain round your neck.
Bazı şeyleri hatırlayamıyorsanız onları bir zincirle boynunuza asmanız iyi olur.
You really don't remember?
Gerçekten hatırlamıyorsun?
I can't take it... Tendo, you really don't remember?
Bunu ilk defa duyuyorum!
You know, I don't really remember what I watched.
Aslında ne izlediğimi hatırlamıyorum.
So you see, I don't really remember anything... about how I felt since that night you came back.
Görüyorsun ya, gerçektende döndüğün gece neler hissettiğime dair hiç bir şey hatırlamıyorum.
You really don't remember?
Gerçekten hatırlamıyor musunuz?
You really don't remember anything?
Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?
You really don't remember?
Bu kadar unutulur birşey miydi?
You really don't remember the Indian woman?
Gerçekten Kızılderili kızı hatırlamıyor musun?
You don't remember that, really?
Gerçekten hatırlamıyorsun değil mi?
Remember, don't take it out unless you really got it.
Unutma, tam yakalamadan sakın çıkarma.
You really don't remember?
Gerçekten hatırlamadın mı?
Don't you remember you had that really nice suitcase full of money?
Güzel içi komple para dolu o çantayı hatırlamıyor musun?
You really don't remember anything that happened?
Cidden olan hiçbir şeyi hatırlamıyor musun?
You really don't remember me making this for you?
Hastalandığında bunu yaptığımı gerçekten hiç hatırlamıyor musun?
Remember, when in doubt... don't ever do what you really want to do.
Şüpheye düştüğünde sakın asıl istediğini yapma.
Do you really don't remember what she looked like?
Gerçekten onun nasıl göründüğünü unutuyor musun?
- Not really. Just remember, when you make your speech, don't look at the people.
Peki, sadece şunu hatırla, konuşmanı yaparken insanlara bakma.
You really don't remember?
Hatırlamıyor musun?
You really don't remember?
Gerçekten hatırlamıyor musun?
You really don't remember?
Unutmuş olamazsın.
You really don't remember anything?
Sen gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?
I just don't really remember, because I was, you know, a little messed up.
Tam olarak hatırlamıyorum. Biraz sarhoştum.
You really don't remember calling me?
- Dün gece beni aradığını hatırlamıyor musun?
Are you pretending - or don't you really remember anything?
Numara mı yapıyorsun... yoksa gerçekten bir şey hatırlamıyor musn?
You really don't remember much, do you?
Pek bir şey hatırlamıyorsun değil mi?
You really don't remember me?
Beni sahiden hatırlamıyor musun?
To be honest-to-God truthful with you, Jen I don't really remember that at all so- -
Ben o geceyi hiç hatırlayamıyorum.
You really don't remember.
Gerçekten hatırlamıyorsun.
You really don't remember me?
Beni gerçekten hatırlamıyor musun?
You really don't remember me, do you?
Beni gerçekten hatırlamadın değil mi?
Really? You don't remember?
Hatırlamıyor musun?
I remember trying to dig up stuff back then, but, you know, it turns out when a secret government agency studies vampires and puts chips in their brains that keep them from hurting people, they don't really build websites.
Vampirleri araştıran bir gizli resmi tesis olduğu ortaya çıkmıştı. O zamanlar araştırmıştık. Vampirlere, insanlara zarar verdiklerinde beyinlerini acıtan çipler takıyorlardı.
You really don't remember me.
Sen beni gerçekten hatırlamıyorsun.
My God, you really don't remember, do you?
Tanrım, gerçekten hatırlamıyorsun, değil mi?
You really don't remember anything that happened?
Gerçekten olanları hatırlamıyor musun?
Hey Kanna... you really don't remember anything?
Hey Kanna... Gerçekten hiçbirşey hatırlamıyor musun?
- You really don't remember anything at all. - No.
Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorsun.
Because I don't think you really want Lex to remember what he forgot.
Çünkü Lex'in unuttuğu şeyleri hatırlamasını isteyeceğinizi sanmam.
you really don't remember me 23
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really hurt me 29
you really think so 206
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really hurt me 29
you really think so 206
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43