English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russe → Turc / [ Н ] / Не люблю

Не люблю traduction Turc

7,493 traduction parallèle
Я не люблю портить моменты, когда кто-то себя критикует, но эффект от электричества, прошел несколько часов назад.
Kendinle yüzleştiğin şu anı mahvetmek istemem ama sana yaptığımız o şey saatler önce etkisini yitirdi.
Ты же знаешь, я не люблю город.
Şehri sevmiyorum, biliyorsun.
Я сам не люблю китаезов, но они вкалывают.
Ben de Çinlilere hayran değilim ama sıkı çalışıyorlar.
Ты знаешь, что я не люблю пауков?
Örümceklerden haz etmediğimi biliyor muydun?
Я не люблю когда меня преследуют.
Takip edilmeyi sevmiyorum.
- Не люблю твои песни.
- Şarkılarına katlanamıyorum.
И я не люблю одиночество. Больше не люблю.
Ve yalnız olmak artık hoşuma gitmiyor.
Может, я просто не люблю копов.
Belki sadece polislerden hoşlanmıyorumdur.
Просто не люблю, когда люди делают обо мне допущения.
Ben sadece insanların benim hakkımda çıkarımlar yapmasını sevmiyorum.
Я такое не люблю.
Bunlar benim sevdiklerim değil.
Я не люблю перелеты и смену часовых поясов, и Л.А. это не мой стиль.
Uçakla yolculuk yapmayı sevmiyorum. Jet-lag oluyorum. Ve L.A. hiç benim tarzım değil.
Знаешь, как я не люблю сборища.
Sosyalleşmeyi sevmeyenlerden olduğumu biliyorsun.
Я говорю ей, что хочу на ужин бифштекс, а она думает, что я не люблю ее свиные отбивные.
Ben ona yemekte biftek istediğimi söylüyorum o domuz pirzolasından nefret ettiğimi düşünüyor.
Я не люблю цветы без запаха и ненавижу джин.
Artık pek çiçek koklamıyorum ve cinden nefret ediyorum.
Просто не люблю и всё.
Sadece hoşlanmıyorum.
- Грозу не люблю.
Gök gürültüsünü sevmem.
И, как вы все знаете, не люблю ни с кем делить туалет.
Ve hepinizin de bildiği gibi, lavabomu paylaşmayı sevmem.
Да, я с самим собой-то не люблю делить туалет.
Evet, hatta ben lavaboyu kendimle bile paylaşmayı sevmiyorum.
Я не люблю Уилла.
Will'i sevmiyorum.
Но я не люблю ездить в автобусах ночью.
Ama hava karardıktan sonra otobüse binmek istemiyorum.
Которую я не люблю.
- Gönlü ben de olmayan bir kraliçe.
Я просто, понимаешь... Не люблю стрелять.
Sadece ateş etmeyi sevmiyorum.
Если под этим ты подразумеваешь, что я не люблю старые мультики, то нет, не люблю.
Bu dediğin "Eski çizgi filmleri sevmiyorsun" demekse, sevmiyorum.
- Ты же знаешь, я не люблю оставлять свой номер.
Bilirsin kendiminkini vermeyi sevmem. Konuşmak istiyor.
Не люблю одержимых убийством насильников.
Katil bir tecavüzcü yok zaten. Belki de şova katılabiliriz.
А я не люблю тратить время.
Ben zamanı boşa harcamayı sevmem.
А я не люблю нарушать закон.
Yasadışı şeyler yapmaktan hoşlanmıyorum.
Больше всего я не люблю... наглых роботов.
Kendini beğenmiş robotlardan nefret ederim.
Мне очень жаль, но ты меня не любишь, а я не люблю тебя.
Gerçekten üzgünüm ama beni sevme. Ben de seni sevmeyeyim.
Я не люблю терять груз или рабочую силу, поэтому мы должны разобраться с этим.
Nakliyatı ya da adamlarımı kaybetmekten hiç hoşlanmam. Bu işi temizlemeliyiz.
Просто ты причиняешь людям боль, а я не люблю, когда людям больно.
Sen insanlara zarar vermeye çalışmaya devam ediyorsun ve ben de insanların zarar görmesinden hoşlanmıyorum.
Не люблю находиться среди вещей, которые больше не могу себе позволить.
Artık ödeyemeceğim şeylerin etrafında olmak istemiyorum.
Потому что я не люблю педиков.
- İbnelerden hazzetmem de ondan.
- Я не люблю рисковать.
Risk büyük.
Я люблю Хлою, и если Кейси, ебать его, Финни не понимает этого, тогда мне жаль его.
Chloe'yi seviyorum. Siktiğimin Casey Finney'i bunu anlamayacaksa onun adına üzülürüm.
Для меня - не хорошо. Я люблю её.
Bana aferin değil, çünkü ona aşığım.
За это, я не могу, но люблю его.
Bu yüzden onu ancak sevebilirim.
Я люблю жизнь и всех людей в ней!
Hayatı ve onun içindeki insanları seviyorum!
Я человек простой, мисс Нильсон, люблю мясо с картошкой, футбол под пиво посмотреть, а также я люблю порядок в моем зале суда, а не громкие сенсации.
Ben sıradan bir insanım Bayan Nelson et ile patates yerim, futbol ile bira içerim mahkemede karar veririm.
- Я просто не люблю черных.
Siyah insanları sevmiyorum sadece.
Послушай, я люблю тебя сильно, но лишь Богу, а не человеку известно, кто сын Авраама, а кто - нет, что добро, а что зло.
Bana bak. Senin ne kadar iyi olduğunu biliyorum ama insan değil ancak Tanrı kimin İbrahim'in evladı olup olmadığını bilebilir. Kimin iyi kimin kötü olduğunu.
Ты же знаешь, что я тебя люблю, но я так больше не могу.
Seni sevdiğimi biliyorsun ama daha fazla yapamayacağım.
А я люблю тебя, поэтому я не могу дать тебе упустить такую возможность!
Ben de seni seviyorum ve bu yüzden bu firsati tepmene izin veremem.
Я не говорю, что мне просто необходимо джакузи. Я просто говорю, что очень люблю пузыри.
İlla jakuzi olsun demiyorum ama demek istediğim köpükleri çok sevdiğim.
Я не люблю молоко.
Süt sevmem ben. - Neden?
Мне надо было честно сказать и ей, и вам, что она не просто мне нравится, а... Я люблю ее.
Size karşı ve ona karşı dürüst olmalıydım ve ondan sadece hoşlanmadığımı onu sevdiğimi söylemeliydim.
Хуже всего то, что я никогда не говорила ему, что его люблю.
En kötü tarafı da ona asla onu sevdiğimi söylemedim.
Но это не помешает мне, помочь тем, кого я люблю.
Ama bu sevdiğim bir insana yardım etmemi engelleyemeyecek.
Но на этот раз не уверен, что выкручусь, и если нет, помни, что я тебя люблю, хорошо?
Fakat bu sefer, kurtulacağımdan pek emin değilim. Ve eğer kurtulamazsam, hatırla ki seni seviyorum. Tamam mı?
Я не очень люблю модерн.
Modern sanata pek ilgili değilim.
Я чуть не расчувствовалась, но мне надо было уболтать полицейского, чтобы не влететь на штраф, а когда я без блузки, то люблю работать профессионально.
Hız cezasından kurtulmak için polisle konuşurken duygularıma hakim olamıyordum ama çıplakken profesyonel davranmayı tercih ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]