Ama bu traduction Anglais
156,274 traduction parallèle
Ama bu sefer yol boyunca pencereler açık gitmek zorundayız.
But this time, we have to go with the windows rolled down the entire way.
Ben... kumar oynamayı bıraktım ama bu bir kaç kişiye borçlanmayı bıraktığım anlamına gelmiyor.
I, um... I stopped gambling, but that doesn't mean I stopped owing money to a few people.
Projelerinden birine yardım etmeyi hiçbir zaman sevmedim dokuz yaşındayken de öyleydi, şimdi de kesinlikle öyle ama arkadaşlarımın tehlikede olmasını istemem ve şüphesiz Ralph'ın da yani paranı almana yardım edeceğim ama bu sefer patron benim.
I never liked helping you with one of your schemes, not when I was nine and certainly not now, but I... don't want my friends in danger, and I really don't want Ralph in danger, so I will help you get the money, but this time, I'm in charge.
Farkındayım ama bu takma isim mantıksız.
I am aware, but the nickname is illogical.
Negatif falan olmak istemem, ama bu tamamen umutsuz.
Not to be negative or anything, but this is completely hopeless.
Ama bu Ralph için.
" But this is for Ralph.
Bir hafta içinde doğuracağım ama bu onun hayaliydi.
I'm... I'm due in a week, and this is his dream.
İkilemini anlıyorum, ama bu bir oyun değil.
I understand your dilemma, but this isn't a game.
Ama bu adama zarar vermen gerekmiyor.
But you don't have to hurt this man.
Ama bu yıl ortaklar için kişi başı kazancın 8.5 milyon olacağı öngörülebilir. Güzel, iyi gidiyoruz o halde.
But with that anticipation, the profit for the financial year available for division among partners : $ 8.5 million.
- Hadi ama bu şekilde olmaz.
Let's... Let's go, come on. No, Henry, no.
Evet ama bu adamla nasıl baş edileceğini biliyorum.
Yes, but I know how to go after this guy.
Ama bu ben değilim.
But I... that's not me.
Hayır sayın yargıç üzgünüm ama bu doğru değil, değerli bir bölümdür.
No, Your Honor, I'm sorry, but that's untrue. It's a valued show.
- Olsun ama bu sırada birbirimizi tanımış oluruz.
They're a little slow here, but that just gives us longer to get acquainted.
- 22. - Ama bu yıl 23 bölüm sipariş etmediniz mi?
Didn't you order 23 episodes this year, sir?
Ama bu istem bölüm internete düşmeden önce yapılmış.
Yeah, but this happened before he put the episode online.
Evet ama bu sorunların bir kısmı sadece Maia'ya ait.
Y-yes, but some of these issues are only Maia's.
Ama bu ailenin saadet zinciriyle ilgili, değil mi?
But that's about your parents'scandal, right?
Elbette ama bu ona zarar vermezdi.
Sure, but that wouldn't have hurt him.
Bakın, olabilsem anında heteroseksüel olurdum ama bu oturumun tam ortasında oral seks yaptırmaya hazırım çünkü Amerika'ya inanıyorum!
Look, I would... I'd be a heterosexual in a second, if I could be, but I'm willing to be fellated in front of this panel because I believe in America.
Bayan Tascioni düz düşünce yapım için kusura bakmayın ama bu bana biraz fazla alengirli gibi geldi.
Ms. Tascioni, I'm sorry to be prosaic in my thinking, but this doesn't seem like a baroque matter.
Pardon hanımefendi, ama bu benim işim.
Back down. Excuse me, ma'am. That is my job.
Ama bu aralar çok unutkanım.
But I've been forgetting so much lately.
Haftada bir saat görüşebiliyoruz ama bu yüzden bu iş yürüyecek.
We only get to see each other an hour a week. But that's why this is gonna work.
- Evet, ama bu sefer ben istemiyorum.
Yeah, but this time I don't want him to.
Ama bu cok kücük ve... cok da alevli degil.
But it's so small and so... not flaming.
Biliyorum, tamam mı? Debbie hakkında ne dersen de ama bu kadın parti yapmayı biliyor.
You know, say what you will about Debbie, but that woman knew how to cater a party.
Bu düğün salonları harika Doc ama... bilemiyorum.
These wedding venues are great, Doc, but... I don't know.
- Bunu üstüme alınmamam çok zor ama nerede bu çanta peki? - Kaçış çantama koydum onu.
I put it in my disappear bag.
İşin tuhafı, bu sabah bir lunaparka gittik ama bir alete binmeye korktu.
Funny thing is, we went to an amusement park earlier today and she was too scared to get on this one ride.
Alkışlayabilirler ama hepsi bu kadar.
They'll applaud. And that will be it.
Ama onun elinde sadece bu tek yumurta var.
She just has this one egg.
Evet ama tek yazı bu değil.
Yes, but this isn't the only article.
Bu harika değil mi ama?
Isn't that great?
Mesela Tiananmen Meydanındaki sıra sıra tanklarla da insanların görmesini, duymasını istediğiniz şeyleri kontrol edebilirsiniz ama tek yol bu değil sayın yargıç.
A column of tanks in Tiananmen Square, for instance, is one way of controlling what people see, hear, but it is not the only way, Your Honor.
Evet ama dediğin bu değil.
Yeah, but that's not what you said.
Babam bu akşam buluşmayı istedi ama gelemeyeceğimi söyledim.
My dad, he wanted to meet tonight, but I said I couldn't.
Bu işlerden nefret eder aslında ama aşk işte, ne yapabilir ki?
God, he hates when I rattle on like that. But we love each other, so what can I say?
Yardımcı olur mu bilmiyorum ama Kresteva'nın patronu ki kendisi bakan yardımcısıdır bu soruşturmanın ırkçılıkla ilgili olduğunu görüyor.
I'm not sure if this helps, but... Kresteva's boss, the assistant attorney general, was concerned that the investigation was seeming... racist.
Bu bir soru olsaydı uygun bir itiraz olurdu ama cevap verdiğinden olmaz.
That's a proper objection for a question, not for a response.
Katılıyorum ama sürekli bu konuda sorup duruyorsunuz.
I agree, but you guys keep asking me about race.
Ama bu gidişle dördüncü yılımda yaşayacağım.
But my guess is my fourth year will be.
Buradaki kötü kişi olmaktan nefret ediyorum ama milyonlarca dolar SPK denetiminden kaçınmak için bu vakıfta saklandı.
I hate to be the bad guy here, but millions of dollars were being parked into that foundation to hide them from an SEC audit.
- Hayır, ama bu soru.
No.
Bu adam kesinlikle bir şey görmüş ama ifade vermeyecek.
This guy definitely saw something, but he won't testify.
Bu senin Robin'in değil. Ama ben?
This isn't your Robin, but me?
Geçen sefer bu çocuğu koruyamadım... ama şimdi koruyacağım.
I didn't protect this boy the first time, but I'm gonna do it now.
- Ama o bunu bilmiyor. - İşte tam bu yüzden onu kurtarmalıydım.
Which is why I had to save her from...
Bıcak oldugunu düsünebilirsin, ama yaranın normalden daha genis oldugunu düsünürsek, bu kullanılan sisman bir bıcakmıs gibi...
You'd think knife, but the circumference of the wound is unusually wide, like it was a... fat knife.
Yardım etmeye calıstıgını biliyorum... ama, bu konuda bana yardım edebilecegini sanmıyorum.
I know you're trying to help, but, uh, I don't think you can help me with...
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bu imkânsız 18
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32