Ama bu sefer traduction Anglais
2,743 traduction parallèle
Ama bu sefer Isabel'e katılıyorum.
But I'm with Isabel on this one.
Bak, sana daha önce de dahi dediğimi biliyorum, Ama bu sefer çok ciddiyim.
Look, I know I've called you a genius before, but this time, I really mean it.
Ama bu sefer, seni susturmaya çalışacak.
Only this time, he'll try to silence you.
En sonunda Paris'e geri dönebildim ama bu sefer de Roma'daki aptal bir konferansa tıkılıp kaldım.
Make it back to Paris finally, and I get stuck at a stupid conference in Rome. It doesn't matter.
O yüzden bana bir daha anlatmanı ama bu sefer dürüst olmanı istiyorum.
So I want you to tell me again, but this time, I want you to tell me the truth.
Ama bu sefer böyle olacak.
But this time, I can.
Ama bu sefer hayal edilebilecek en seksi erkeği hayal edeceğiz.
Except we picture the hottest guy imaginable.
Ama bu sefer bana dürüst davranmadığına dair bir his var içimde.
It's just that this time I don't feel you're being honest with me.
Ama bu sefer bizim kurallarımız geçerli.
This time we meet on our terms.
Mike, yine bizimle çalışmanı istiyoruz ama bu sefer yönetici olarak. Rütbe alrsın, kendi takımını kurarsın.
Mike, we want you to come and work for us again, this time be a supervisor, take a step up, run your own team.
Evet, ama bu sefer değil.
Not this time.
Evet, ama bu sefer içten söyledim.
Yeah, but I meant it this time.
Evet, ama bu sefer pazar gününe uçak bileti aldı.
Yeah, but she bought plane tickets for Monday.
Ama bu sefer tek başıma.
But this time all by myself.
- Ama bu sefer doğruyu istiyorum.
This time, the truth.
Ama bu sefer ciddi.
But he really means it this time.
Basın görürse sadece benimle konuşur. Ama bu sefer kahraman sensin.
If the press sees me, they'll only want to talk to me, and you're the hero this time.
Ama bu sefer...
But in this case...
Ama bu sefer seni utandırmayacağım baba.
This time I'm not going to disgrace you.
Ama bu sefer öyle olmayacaktı.
Except with this one, I couldn't.
Tamam, ama bu sefer son.
Okay, but this is the last time.
Yani sayıları görmezden gelebilirim ama bu sefer de oğlum acı içinde olacak.
So I can ignore the numbers, but my son will be in pain.
Ama bu sefer kanıtım var, kesin olarak!
But I got proof this time, by gummity!
Sürekli kazanırdı ama bu sefer kaybetti.
He was used to winning but here he had lost...
hatırlamıyorum, ama bu sefer söyleyeceğim tek şey bu, Meera'yı çok seviyorum..
I don't remember, but all I will say this time is that I love Meera a lot
Ama bu sefer, ayrıntı vermen için biz seni zorluyoruz.
Only this time we force you to give us your particulars.
- Hatırladın mı? - Ama bu sefer, müdür benim!
- But this time, I'm the warden!
Ama bu sefer ilk olmayacak... ilk Öpücüğünü çaldım
But it won't be... this time I stole your first kiss so I'm resposible for
Peşinde olan kişinin ilgisini çekmek için bu formu dolduracağız ama bu sefer koşulları biz belirleyeceğiz.
We plant information to lure out whoever came after you, only this time, we control the circumstances.
Bu bir talih ama bu sefer yüreklere hitap ediyor.
It's a fortune but this time delivered in hearts.
Hükmünü sesli okurken sevimsiz biri oldum, ama bu sefer daha ötesi.
When I read out the verdict, take the beast, but further this time.
Ama bu sefer su borusundan tırmanmama gerek yok.
Only now I don't have to climb up a drain pipe.
Ama bu sefer bu kızı büyütürken çok daha aktif bir rol oynayacağım.
But with this one... with this girl, I'm going to be so much more hands-on.
Evet tıpkı camdan bir ayakkabı gibi ama bu sefer bir yumruk için.
Yeah, like a glass slipper, only for a fist.
Bunu her hafta yaparsın ama bu sefer unuttun.
You do it every week, and you forgot.
Aslında tartışmak isterdim ama bu sefer annem haklı galiba.
I'd like to argue, but in fact she's probably right. I am.
Ama bu sefer Feride doğum yapacağı an Abdul Rezzak Dubai'ye gitmek için yola çıkmıştı.
But this time, Abdul Razak set off to Dubai by the time, Fareeda was to deliver.
Evet, ama bu sefer de beni hariç tutup, sen ve çocuklar o evde olacaksınız.
Yeah, but then it would've been you in the house with the kids and me on the outs.
Geçen hafta önlerine birkaç kırıntı atarak kurtulabildim ama bu sefer mükellef bir yemek isteyeceklerdir.
Last week, I could get away with feeding'em a few crumbs, but now it's gotta be a full-course meal.
Beni nasıl buldun bilmiyorum ama bu sefer kaçamayacaksın!
I don't know how you found me, but you won't get away this time!
Bu sefer değil ama.
Not-not this time.
Aslında, Travis büyüdüğü için mi... yoksa ben bilgeleştiğim için mi... bilmiyorum ama sanırım bu sefer çöküntüye gerek yok.
You know, I don't know whether it's Travis is getting older or I'm getting wiser, but I don't think I'm gonna need to fall apart this time.
Bu sefer böyle oldu ama Regina'nın dolabında bir sürü iskelet vardır.
This time. But there are a lot more skeletons in Regina's closet.
Genelde Lisa'yı ben götürürüm Ama Bart'ı götürürüm bu sefer.
Well, I usually take Lisa, but I can just go with Bart.
Biliyor musun bu sefer özellikle erkek ortak istedim ama gönderdiklerine bakın!
Do you know, I specifically asked for a male partner this time and they give me her!
Bu sefer görmezden geleceğim ama duruşmaya çıkmak istemiyorsanız bir dahaki sefere bana uygun olsun.
I'll look past it this time, but you better get that bathroom up to code if you don't want a lawsuit.
Bu sefer farklıydı ama.
But it was different.
Ama sonra Coop yüzüğü taktı - ve bu sefer, "aman Tanrım, muhteşem" - muhteşem.
But then Coop slid the ring on and it was, like, oh, my God amazing, like amazing.
Bu ilginç ama bir nevi gerekli değil artık HYDRA üssü yürürlükte olduğuna göre ayrıca, Büyük Ev geçen sefer pek de iyi gitmemişti.
That's interesting but kind of unnecessary now that HYDRA base is on line. Besides, the Big House didn't turn out so well last time. - Remember?
Keşke sana yardım edebilseydim, ama korkarım bu sefer kendi başınasın.
I wish I could help you, but I'm afraid you're on your own this time.
Bu sefer hedefi yine kaçırdın ama en azından duvara yapıştırabildin!
This time you missed the busboy but you actually made it into the wall!
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32