Ama bu imkansız traduction Anglais
552 traduction parallèle
- Ama bu imkansız. - Nedenmiş o?
We haven't time for such trips.
Ama bu imkansız.
But that's impossible.
Ama bu imkansız, değil mi?
But you couldnt have been, could you?
- Ama bu imkansız.
- But that's impossible. - Sorry.
Ama bu imkansız.
Well, that's...
Keşke beraber sonsuza kadar yaşasaydık, ama bu imkansız.
I wish we could live together forever, but that's impossible.
Ama bu imkansız.
Oh, well that's impossible.
Ama bu imkansız.
That's not possible.
- Sevdiğimi biliyorsum, sevgilim, ama bu imkansız.
- You know I do, darling, but I've told you how impossible it is.
Ama bu imkansız, bugün olanlardan sonra nasıl olur?
But that's impossible, how can you after today?
Ama, ama bu imkansız.
But, but that's impossible.
- Ama bu imkansız bu yüzden -
But that's obviously impossible, so please
- Ama bu imkansız.
- Mais c * est impossible.
Ama bu imkansız.
It's impossible.
Ama bu imkansız zaten.
But that's impossible.
Bunu ben de farkettim, ama bu imkansız!
I figured that, but that's impossible.
- Ama bu imkansız.
- But that's impossible.
Ama bu imkansız.
Why, that's impossible.
Ama bu imkansız görünüyor!
But it seems impossible!
Ama bu imkansız, baba.
But it's impossible, Father.
- Ama bu imkansız.
- Impossible.
- Peki, ama bu imkansız.
- Well, that's impossible.
Ama bu imkansız bayım.
But that's impossible, sir.
- Ama bu imkansız! Sen misin, amigo?
- But it is impossible!
- Beni affedin, ama bu imkansız bu resmen araya girmek
Forgive me, but it is impossible to intervene officially.
- Ama bu imkansız.
Oh, but that's impossible.
Ama, eğer Dracula vampirse her gece Transilvanya'ya dönmesi gerekir. Ve bu imkansız.
But then, if Dracula were a vampire, he'd have to return every night to Transylvania, and that's impossible.
Bu nöbeti atlattı ama bir tanesini daha sağ atlatabilmesi normal şartlarda imkansız.
She survived this attack... but it isn't humanly possible for her to survive another.
Ama İçişleri bakanı bu imkansız görünüyor bir erteleme gerektiğini söyledi.
It seems impossible that he shouldn't grant a postponement.
Keşke üzülmesem ama sevdiğin adamla bu kadar uzun zaman yaşadıktan sonra imkansız.
I wish I could be not sorry but it's impossible when you live with a man you love so long.
Bu imkansız görünüyor, kabul ediyorum, ama... başka şansımız yok.
I have to admit, it sounds impossible but we've got to do it.
Ama bu imkansız.
But it's impossible, Inspector.
- Efendim? Bu şartlar altında imkansız diyeceksin elbette ama niçin kardeşinden bu kadar fazla güzelsin?
Under the circumstance you're going to say it is impossible, of course, but... why are you so much more beautiful than your sister?
Şey, bu hemen hemen imkansız... Ama elimden geleni yapacağım.
Well, it's a tall order but I'll do my best.
Bu konuda haklısın. Ama savaşmak da imkansız demiştin.
But you said we can't fight it.
Ama Teğmen, üzgünüm, bu imkansız.
I'm sorry, it's impossible.
Onunla bu konuşarı tartışmak imkansız. Seninle bunları konuşup tartışabiliriz ama onunla...
It's impossible to have an argument with him... in the sense that you and I could have an argument.
Ama bu tamamiyle umutsuz ve imkansız bir vaka.
But that's an utterly impossible situation.
Bu yol zor olabilir ama imkansız değil.
The way may be difficult but not impossible.
Ama açıkçası bu imkansız.
But, frankly, that's impossible.
Sanırım sizinle aynı seviyede olmaya kalkıştı. Ama bu tabii, imkansız.
I suppose she was trying to put herself in the same class with you but that, of course, is impossible.
Ama şu durumda bu imkansız.
But under the circumstances it is quite impossible.
Yine arayacağım. Ama bu kolay sıkılan şampuanları satmamak imkansız.
But you just can't help selling this Easy Squeeze.
Ama, bu imkansız.
But that's impossible!
Ama kabullenilmesi imkansız bir şey bu.
But it's impossible to accept.
Bu çok garip, ama bilimsel açıdan imkansız değil.
Very curious, certainly, But scientifically speaking, not incredible.
Pek anlamadım bu işi ama evde birinin olması imkansız.
I don't get it. It's not possible.
Ama bu imkansız, çok yakında başka bir grup olacak.
Nothing's impossible!
Ama Spock asla. Bu imkansız.
But not Spock. lt's impossible.
Bu imkansız, Sirius'un bu tarafta olması gerekiyordu ama bu tarafta. Ve Canopus. Ve Archanis.
It's impossible, but there's Sirius over there when it should be here, and Canopus and Arcanis.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu konuda daha fazla diretmem imkansız.
But, in all decency, I can hardly force the issue.
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32