English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Annenin

Annenin traduction Anglais

12,545 traduction parallèle
Bir annenin yaşayabileceği en güzel günü bana sorabilirsin.
To allow me to have the greatest day a mother could ask for.
Şimdi sadece bir tanesi annenin görüş alanında.
Now the mother has just one in her sights.
Annenin arkası beş metre uzunluğundaki kuyrukla korunuyor ki bu onları dilimleyebilir.
The mother's rear is protected by a five-metre-wide tail that could slice through them.
Annenin her iki yanını koruyan refakatçiler yüzünden katil balinalar hareket üstünlüklerini kaybediyor.
With the escorts defending both sides of the mother, the killer whales have been outmanoeuvred.
- Bu annenin işi.
- That's your Mom's department.
Hashtag, "Annenin bodrumunda yaşıyor gibisin."
Hashtag, "You look like you live in your mom's basement,"
Shell annenin kilise grubuyla Disney World'e gideceğini sanıyordum.
Yeah, I thought you were going with your mom's church group to Disney-world.
Annenin cidden hoşuna gitmişe benziyor.
Your mom seems to really enjoy them.
Tam da o sırada, annenin konuşamayan bir hastayla kimlik değiştiğini düşünüyoruz.
And that's when we think your mother switched I.D.s with a nonverbal patient.
Annenin hapse girmesi gerekiyor.
Your mother needs to be in jail.
- Jason, annenin arabası nasıldı?
Hey. Jason, what does your mom's car look like? Hmm?
Lily, annenin boynunun diğer tarafını desteklememiz için bir şey getirmen gerek böylelikle hareket ettiremesin.
Lily, I need you to grab me something to support your mom's head on either side so she can't move it. Can you do that?
Annenin adı ne?
What's your mom's name?
Nefes alabilsin diye annenin ağzına tüp yerleştirdik o yüzden seninle konuşamayacak.
We had to put a tube in her mouth to help her breathe, so she won't be able to talk.
Öfkeli annenin bakışları altında Shaun dikkatlice ilk genç erkeği alıyor.
CHEETAH HISSES With an eye out for the angry mother, Shaun carefully removes the first young male.
Sahiden, annenin istediği hiçbir şeyi yapmayarak annenin hiçbir kuralını takip etmeyerek onu sadece zıvanadan çıkarmak için mi yaşamayı düşünüyorsun?
Honestly, do you think you get to live your life not doing anything your mother wants... [all arguing]... not following any of your mother's rules, just to make her go insane?
- Çünkü bu annenin işi.
- Because it's Mommy's job.
Bunu adı "Annenin arabasına benzeyen arabayı bul."
It's called "Look for cars that look like Mom's car."
Annenin bağırdığı balkon nerede?
Where's the balcony where your mother shouted?
Yürümekten tamamen yorgun düşmüş annenin yavrusuyla tanışabilmeden önce hâlâ son bir zorlu görevi var :
Utterly exhausted by the walk the mother still has one final challenge before she can meet her chick...
Çiftliğini kaybettiğini ve annenin incindiğini biliyorum.
I know you lost your farm, and I- - I know your mama's hurtin'.
Ölü halin annenin işine yaramaz.
Your mama don't need you dead.
Ama bu çok ilginç davada ise annenin kim olduğunu kanıtlamakta sorun yaşıyoruz.
But in this strange, strange case, we have trouble proving the mother.
- Annenin adı ne?
- What's your mama's name?
- Yok, annenin dünyası aslında.
No, actually, I think the world of your mom.
Ve çocuğuma olabilecek en iyi annenin sen olduğunu biliyorum.
And I know you'd be the greatest possible mother to my child.
Örneğin, annenin yaşı büyükse.
For example, when there is a geriatric mother.
Çünkü annenin kira konusunda yardıma ihtiyacı vardı.
'Cause your mother needed help with the rent.
Annenin bir fikri var. Seni seviyorum.
Mommy has an idea.
Üniformaya, diğer her annenin oğlu gibi olur.
He'll end up in uniform, like every other mother's son.
Sen annenin bana emanetisin.
I owe it to your mother.
Annenin her zaman ne dediğini hatırla,
Remember what your mama always said,
Bana bir iyilik yap ve bugün annenin sözünü dinle, tamam mı?
Do me a favor and listen to mommy today, ok?
Şimdi, annenin telefon numarası?
Now, your mother's number?
İçinden annenin tüm kalıntılarını söküp atacağım.
I will beat your mother out of you.
Annenin çılgına döneceğini biliyorsun.
Jakey. You know your mom would freak.
Her kızın bir annesi var her annenin bir kızı var.
Every daughter has a mother every mother has a daughter.
- Bir ya da üç hafta arasında rahmi daralmış. Annenin yaşına bakarsak, bu kadın ne kadar gençse, o kadar hızlı olur.
The uterus contracts... between one and three weeks after delivery depending on the age of the mother, the younger the woman, the faster this happens.
- Defin töreninin bir parçası olarak annenin cesedinin eti, kutsal dualarla oyulurdu. "
"As part of the burial ceremony, " the mother's corpse had sacred prayers carved into her flesh. "
Ve bu muhteşem annenin bize yeni bir oğul verip soyumuzun devam etmesini sağladığı için sana minnettar kalalım.
And give thanks for the life this glorious mother has given our newest son. So that our genetic supremacy may continue.
- Babam bunu, annenin cinayet yerinden getirdi.
My father recovered it from the scene of your mother's murder.
- Bu, annenin kolyesi.
It's your mother's necklace.
Bu aslında babanın, annenin canını aldığı bıçak.
This is the actual one... your father used to take your mother's life.
Annenin ölümü, Cal.
Mother's death, Cal.
- Annenin oğlusun.
- You're your mother's son.
Annenin Kate'i ittiğini söyleyen görgü tanıkları var.
I have witnesses to say that your mother pushed her.
Annenin bütün parasını salak gibi çar çur edip sonra da bombayla oraya mı gidiyorsun?
You blow all your mother's money like some kind of a halfwit and then you come in here with a fucking bomb?
Annem, annenin Deniz Kuvvetleri'nde Yüzbaşı olduğunu söyledi. ... baban da Denizci miydi? - Evet, Astsubay Başçavuş'tu.
Well, it was from an interview that I read of yours, where you said you related more to the golden age of rock.
Sen annenin kim olduğunu bile bilmiyorsun ama onun senin üzerinde bir etkisi var.
Did you tell her?
Öyle bir hediye ki annenin kıçı resmen tavana vuracak. Vay be!
I want you to call your parents.
Geleneksel şeyler her zaman işe yarar, koldan çıkan sınırsız bir mendil dolmak bilmeyen sınırsız bir kahve fincanı bir annenin çocuklarına karşı sınırsız sevgisi.
[scoffs] Are we done, mother? I don't wanna be late for work.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]