Ben yalnızca traduction Anglais
2,195 traduction parallèle
Ben yalnızca bir muhbirim, beni ilgilendirmez.
I'm just your stoolie ; it's not my job
Ben yalnızca PHD takip görevlisiyim.
I'm just a Phd chasing tenure.
Ben yalnızca emirleri uyguluyordum.
I was only following orders.
Ben yalnızca ayaklarının üzerinde durmasına yardım etmeye çalışıyorum.
Look, I am just trying to help her get back on her feet.
Ben yalnızca bir barmenim bilirsin, bara bakan ve tuvaletleri temizleyen.
I'm just a bartender, you know, tending bar and cleaning up bathrooms.
Ben yalnızca biraz çeşitlilik olsun istemiştim. Biliyorum.
Well, I was, you know, trying to show some range.
Ben yalnızca..... çok yorgunum.
I'm just... very tired.
Ben yalnızca bayanın isteklerini yerine getiriyordum.
I was only doing what the lady asked.
Ben yalnızca dostlarımı ya da başka masum insanları korumak için öldürdüm.
I only kill to protect my friends or other innocent people.
Ben yalnızca...
I didn't mean to. I...
Bu demektir ki, ben yalnızca lekelerden ve müşterilerin otel çarşaflarına bulaştırdıkları kirlerden kurtulmakla kalmıyorum, aynı zamanda küresel ısınma karşısındaki mücadelerde de en önlerde oluyorum.
That means not only am I washing away the filth and the fluids that people get on your hotel sheets, I am also on the front line of the fight against global warming.
Ben yalnızca şunu söyleyeyim : Kurban erkek.
I'll put it this way, our victim was male.
Ben yalnızca, onların tevklifine yardımcı oluyorum.
I'm just assisting them with the detention.
Ben yalnızca uçağa binmek isterdim.
I'd like to just go on a plane.
Ben yalnızca bilim adamıyım.
Well, I'm just a scientist,
Ben yalnızca... zaman geçiriyordum.
Oh, I was just... I'm fooling around.
Hayır, ben yalnızca ne durumda olduğumuzu anlamak istiyorum.
No. I... Just want to get a sense of where we stand.
Ben yalnızca tatlı bir travestiyim.
* I'm just a sweet transvestite *
Ben yalnızca...
I just think that it's possible
Ablam ve ben yalnızca seyrederdik.
MY sister and I could only watch.
Elbette sen haklısın. Ben yalnızca o bayanın durumuna çok üzüldüm.
Of course not I just felt so bad for her.
Ben yalnızca Bayan Potter'dan hoşlanmıyorum.
I just don't like Mrs Potter.
Ben yalnızca bilimsel bir analizle elde edilen sonuçları sunuyorum.
I only provide facts that I found out from scientific analysis.
Kural bu. Ben yalnızca dile getiriyorum
I did not make the rules.
Ben yalnızca buna hazır değildim.
I just... wasn't really prepared for that.
- Ben yalnızca...
- I just... - You...
Ben yalnızca kayıtlardan sorumluyum.
I'm only in charge of records.
"düşünmüştüm ben yalnızca bir budalalık yeterli sanırdım inanılmayacak şekilde önemsediğim için."
"I thought I was the only one dumb enough to care so freakin'much."
Hayır, yalnızca babam, annem ve ben.
No, it's just my father and mother and me.
Ben onları yalnızca kitaplarda gördüm.
I've only seen them in books, though.
Evet, sanırım ben doğru attayım. Yalnızca oynamaktan sıkıldım.
Yeah, I think I've got the right tree, just sick of barking.
Ben yalnızca bilmeni isterim ki çok sırrım oldu ve kendini ne kadar yalnız hissettirdiğini bilirim.
I didn't tell anybody. I just... I just want you to know that...
Ben sana yalnızca kahraman olduğun aşık olmuş değilim.
I just didn't fall in love with the hero.
Burada yalnızca ben varım.
I'm the only one out here.
Ben yaparım, yalnızca yardımını istiyorum, Hana.
I'm going to do it. I just want your help, Hana. I'm going to do it.
Ben havalıyım, inanıyorum ki yalnızca beni göreceksin
I am cool and confident. Just look at me!
Ben de yalnızca ilave salata alacağım.
I'll just have the side salad.
Ben de yalnızca bir kayak evi istediğim için yaptım.
Well, I just did it'cause I want a ski chalet.
Ben... yalnızca...
It's just I....
Bu gece yalnızca sen ve ben takılcağız.
Tonight just you and I'll hang out.
"İhtiyacım olan yalnızca bu. Sisin kalanını ben yaparım."
" that's all I really need, and I'll make up the rest of the fog,
Bay Murata, ben buraya yalnızca konuşmak için gelmiştim.
Mr. Murata, I only came here to talk.
Onların gördüklerinin hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu yalnızca ben karar verebilirim.
Only I can judge... whether what their brains are seeing is a hallucination or objective.
Yalnızca bir rahip değilim ben Victor.
I'm not just a priest, Victor.
Ben de dün yalnızca bir FBI ajanı ve bir anneydim.
Well, yesterday, I was just an FBI Agent and... a mom.
Ben... yalnızca bir kişi ile seks yaptım.
I... have only had sex with one person.
- Evet ama ben projenin yalnızca bir bileşeni üzerinde çalıştım.
Yes, but I only worked on one component of the project.
Ama Lehman Brothers'ın iflası açıklanmadan dakikalar önce,... Profesör Murray'in karısı ve ben, uzun süredir süregelen ama o zamana kadar yalnızca duygusal olan ilişkimizi tamamına erdirdik.
But minutes before the Lehman Brothers collapse was announced, Professor Murray's wife and I finally consummated what had been a long-standing but up until then purely emotional affair.
Sadece Clive'la ben resepsiyona kabul edildiğimiz için o bilgisayara ulaşıp dosyaları yalnızca biz alabiliriz.
And since only Clive and I will be attending the reception, we'll have the only chance to get the computer and get those files.
Yalnızca üniversite diplomanı getir, gerisini ben hallederim.
Just get me your college transcripts, and - - and I'll set it all up.
~ ~ Neler hissettiğimi yalnızca ben bilmeyeceğim. ~ ~
And won't be the only one to acknowledge my heart
yalnızca 183
yalnızca bir dakika 19
ben yalnızım 40
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yokken 23
ben yapabilirim 67
yalnızca bir dakika 19
ben yalnızım 40
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yokken 23
ben yapabilirim 67
ben yaparım 439
ben yaşıyorum 19
ben yedim 21
ben yapmadım 408
ben yapamam 117
ben yazdım 32
ben yatmaya gidiyorum 66
ben yazarım 25
ben yapayım 56
ben yapmam 40
ben yaşıyorum 19
ben yedim 21
ben yapmadım 408
ben yapamam 117
ben yazdım 32
ben yatmaya gidiyorum 66
ben yazarım 25
ben yapayım 56
ben yapmam 40