Ben ısmarlıyorum traduction Anglais
661 traduction parallèle
Ben ısmarlıyorum, ne istersin?
I'll treat. What would you like to eat?
Ben ısmarlıyorum.
I will pay.
Herkese ben ısmarlıyorum!
Fill them up again for everybody!
Acele et, bayım, önce ben ısmarlıyorum.
Step up, men, first round's on me.
Bu kez ben ısmarlıyorum, bunu hakettin.
Well, I think I'll buy you a drink this time. I think you've earned it.
- İçkileri ben ısmarlıyorum.
- I'm buyin'the drinks.
Ben ısmarlıyorum!
I'm buyin'!
Ben ısmarlıyorum.
It's my treat.
Ben ısmarlıyorum. Sen sadece içeceksin.
I'm setting'em up, all you gotta do is drink'em.
- Ben ısmarlıyorum.
- And the dinners on me.
Gelin... ben ısmarlıyorum!
Come on... It's my treat!
Ben ısmarlıyorum.
I'm popping.
Ben ısmarlıyorum.
I'll treat
Hepsini ben ısmarlıyorum.
Set them up for everybody.
O halde ben ısmarlıyorum.
I'll buy, you fool!
- Ben ısmarlıyorum.
- Be my guest
Ben ısmarlıyorum.
It's on me.
Herkese bir tane daha, ben ısmarlıyorum.
Have you forgotten what's expected of me?
- Ben ısmarlıyorum.
- I'm treating.
- Ben ısmarlıyorum.
- I'm paying.
Ben ısmarlıyorum!
I'm paying!
Bay Warfield'e ben ısmarlıyorum, Fred.
I'm buying Mr. warfield's drink, Fred.
Öyleyse, ben ısmarlıyorum. - Olmaz ama.
And it's my treat.
Ben ısmarlıyorum.
My treat.
Çekinmeyin, ben ısmarlıyorum!
Don't hesitate, it's my treat
İlk içkileri ben ısmarlıyorum.
I'm buying the first round.
Haydi çocuklar, ben ısmarlıyorum.
Come on, boys, I'm buying.
- Bugün ben ısmarlıyorum.
- Today I treat.
Birer içki içelim. Ben ısmarlıyorum.
Let's get some drinks.
Haksızlık, gerçek hamburger, beyefendiye. - Ben ısmarlıyorum.
Rough House, a genuine hamburger for the gentleman.
Ben ısmarlıyorum, o ödüyor.
I'm buying, he's paying.
Haydi, ben ısmarlıyorum.
Come on, it's my treat.
- Ben ısmarlıyorum.
- I'm buying. - No, no.
Hayır, ben ısmarlıyorum.
No, no, no. I'll pay.
Tamam, bugün her şeyi ben ısmarlıyorum.
All right, today I'll treat you all, too.
Ben ısmarlıyorum, bu benden.
I'm buying. I'm taking care of this.
Johnny'ye de al. Ben ısmarlıyorum.
Get Johnny some, too.
Akşam yemeği için dışarı çıkalım, ben ısmarlıyorum.
Let's go out to dinner, my treat.
Haydi, ben ısmarlıyorum.
Come on, I'm buying.
Ne diyeceğim biliyor musun? Beraber bir et lokantasına gidelim, ben ısmarlıyorum, ne diyorsun?
I'll tell you what... let's me and you go get us a steak dinner, I'm buying, huh?
Ama ben ısmarlıyorum.
But I'm buying.
Coralee... İtalyan yemeği yemeye ne dersin? Ben ısmarlıyorum.
How would you like to have some Italian food?
Ben ısmarlıyorum.
This is on me.
Eski mekanlarımdan birine gidelim, ben ısmarlıyorum.
We go to one of my old hangouts, and it's my treat.
Bana katıl diyecektim. Ben ısmarlıyorum.
I wonder if you'd join me.
Ben mi sana kahvaltı ısmarlıyorum yoksa sen mi bana?
Am I buying you the eggs or are you buying me the eggs?
Ben ısmarlıyorum.
I'm buying.
Ben ısmarlıyorum. İki kadeh elma likörü.
May I invite you.
Ve ben ısmarlıyorum.
And I'm buying it.
- Ben ısmarlıyorum.
- It's on me.
Ben ısmarlıyorum.
I pay.
ben iyiyim 1860
ben istiyorum 105
ben istemiyorum 126
ben işe gidiyorum 20
ben içerim 23
ben istedim 39
ben ilgilenirim 144
ben isterim 63
ben ise 42
ben istemedim 37
ben istiyorum 105
ben istemiyorum 126
ben işe gidiyorum 20
ben içerim 23
ben istedim 39
ben ilgilenirim 144
ben isterim 63
ben ise 42
ben istemedim 37