Bir düşünün traduction Anglais
2,677 traduction parallèle
Bunu bir düşünün.
Just think about it.
Ama eğer o dikenlerden bazılarını güle döndürürseniz hayatı nasıl güzelleştireceğinizi bir düşünün.
But just think about how you could lift up the world... if you turn some of those barbs into roses.
Bir düşünün.
Think about it.
Bir düşünün. Abed sen misin?
Are you Abed?
Bunun ne anlama geldiğini bir düşünün.
Consider what this will mean.
Bir düşünün, size doğru tırpanlarla gelecekler.
Just imagine, they'll come to you with scythes.
Şunu bir düşünün.
Think
İsanın o çarmıha gerilmemiş olduğunu bir düşünün.
Imagine if Jesus had not died on that cross.
- Bir düşünün.
- Think about it.
Bir düşünün uçağın içinde yapmaya kalksa?
What if he... "went" in the cabin?
Sadece bir düşünün.
Just think about it.
Mallarımızın yeni arenanın açılış kutlamalarına alınınca yaratacakları heyecanı bir düşünün.
Imagine the excitement our wares would cause, if included in opening celebration of the new arena.
Bir ordu ile neler yapabileceğimi bir düşünün.
Imagine what I could do with an army.
Bu bir düşünün.
Think about it.
Dövüşmeyi öğrendiğimde sizin için neler yapabileceğimi bir düşünün çocuklar.
Think about what I could do for you guys if I knew how to fight.
Bunu bir düşünün.
Think about it.
Bunu bir düşünün.
Think about that.
Bu kapının ideal şehri temsil ettiğini düşünün. Son derece iyi planlanmış. Kültürel seviyesi çok yüksek bir şehir.
Imagine this gate as the representation of an ideal city, extremely well planned, and at its cultural pinnacle.
Bundan bin yıl sonra bir uzay gemisinin dünyaya indiğini ve bir zaman kapsülü bulduğunu düşünün.
THINK OF A SPACESHIP LANDING ON EARTH 1,000 YEARS FROM NOW AND FINDING A TIME CAPSULE.
Şimdi, cehennemin kralının böyle bir güç ile neler yapabileceğini düşünün.
Now, think what the king of hell could do with that vast, untapped oil well.
Bakın, ben de satıcıyım, o yüzden ihtiyacım olmayan bir şeyi enayi gibi alacağımı düşünüyorsanız, tekrar düşünün.
Look, I'm in sales, too, so if you think you're gonna sucker me into buying something I don't need, guess again.
Bunu ihtimali olmayan ama epey makul bir senaryo olarak düşünün.
Consider this unlikely but very plausible scenario.
Bir de 500 atış olduğunu düşünün.
Now imagine 500.
Bay Hornberger'ın sizin yerinizde olduğunu düşünün bir, toplumuna, dünyaya sırtını dönerdi.
Imagine if Mr. Hornberger were in your shoes and he turned his back on his community, on the world.
Bir de beni düşünün.
Imagine how I feel.
Bir seyahat gibi düşünün.
It's a destination.
Bir klüpte olduğunuzu düşünün.
Imagine you're at a club.
Bir gece düşünün.
Sleep on it.
Eğer gelecek sefere alçak salamender görürseniz, üzerine basmadan Önce bir daha düşünün.
So next time you see a lowly salamander, think twice before you step on it.
Lütfen bir daha düşünün.
Please reconsider.
Bir önerim olacak aslına bakarsanız, bir fiıkir gibi düşünün...
I've got a suggestion for an idea, well, more of a lead...
Gözlerinizi kapatın ve bir yatak odası düşünün.
Close your eyes. Imagine you're in the bedroom.
Fakat bir dakika düşünün.
But think about it for a second.
Bir anliğina durup düsünün ve içinde bulunduğumuz su duruma bir bakin.
Look, take a step back and look at the situation we're in.
Yapraktasını, bir süngermis gibi düsünün.
You see shale acts like a sponge,
Kafasına silah dayamış, ölümün eşiğinde bir genci düşünün siz olsaydınız ne derdiniz, merak ediyorum.
! You try telling that to a guy with a gun to his head, To a kid on a ledge.
Vay be, eğer dışarıdaki hatun böyleyse bir de içeridekileri düşünün!
Oh, my God, if she's outside, imagine the birds inside!
Siz düşünün. Güzel bir şarap eşliğinde.
I let them think... in front of a bottle of good wine.
Bunları, sorunları gerçekleşmeden önce öngören bir erken uyarı sistemi olarak düşünün.
Think of them as an early warning security system predicting problems before they happen.
Neyse, düşünün bir. Fark etmez.
Well, think it over.
Bir nişan armağanı olarak düşünün.
Consider it an engagement gift.
Şunu bir düşünün...
Think about yourself.
Kendinizi sonsuz bir evrenin içinde düşünün.
You are putting yourself in a world that is infinite.
Bayan Chase, davalının neden mahkeme karşısına çıkamayacak durumda olduğuna dair bize bir örnek verebilir misiniz? Düşünün.
Now, Ms. Chase, could you give the court an example of why you think the defendant is incapable of standing trial?
Ne yaparsanız yapın,... şans dileyin, dua edin, bir sepet kedi yavrusu düşünün ama korkuya yer vermeyin.
Do whatever you have to. Cross your fingers. Say a prayer.
Düşünün cidden bir.
Seriously.
Aslında onun uğurlu bir ceket olduğuna inanıyorum. Düşünün bir kere.
I never would've gotten the job.
Efendim, öyle bir coğrafya düşünün ki sağımız Truva solumuz Apollo Tapınağı, arkamız Kaz Dağları.
Imagine, we have Troy to the right, the Temple of Apollo to the left Mount Ida behind.
Bunun evde oynanan bir oyun olduğunu düşünün.
I can imagine this to be some sort of board game. Players would get clues pertaining to certain suspects.
Düşünün, içine şey saklanabilir daha küçük bir kitap.
Think about it, you could hide a... A smaller book.
Bir müdahale görüşmesi gibi düşünün.
Think of it as an intervention.
düşünün 108
düşününce 41
bir dakika 5689
bir defa 29
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
düşününce 41
bir dakika 5689
bir defa 29
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dilek tut 57
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir dakika bekle 619
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dakika bekler misiniz 17
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika daha 36
bir dakika önce 23
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55
bir daha yapma 24
bir dakika bekler misiniz 17
bir dolar 65
bir dakika sürmez 36
bir dakika bekler misin 40
bir dakika daha 36
bir dakika önce 23
bir daha olmasın 24
bir daha olmaz 55