Bir hırsız traduction Anglais
3,745 traduction parallèle
Herhangi iyi bir hırsız, arka kapındaki ortak sürgü gibi bir şeyin açmak için en kolay şey olduğunu bilir.
Now, any good thief knows a common deadbolt like the one on your back door is the easiest lock to pick.
Eğer buraya bir ataçla girebiliyorsam, ne tür bir hırsız kol demiri kullanırdı?
If I can waltz in here with a paperclip, what kind of thief would use a crowbar?
Ben bir hırsızım.
I am a thief.
Yerinizde olsam bunu yapmazdım, tabii tayfanızda bir hırsız istemiyorsanız.
I wouldn't do that if I were you unless you want a thief as part of your crew.
Bir hırsızın bizimle nasıl böyle konuşur?
How does a common thief dare to talk about these things! ?
Muhtemelen bir hırsız.
Possibly a thief.
- Bir hırsızla karşılaşırsanız görev gereği namussuz oluşundan şüphelenebilirsiniz. Öyle adamlara ne kadar az bulaşırsanız o kadar dürüst kalırsınız.
- If you meet a thief, you may suspect him, by virtue of your office, to be no true man, and, for such kind of men, the less you meddle or make with them,
Kadınların dairesinden mücevher çalan bir hırsızın peşinde.
He's been hunting a thief who's been stealing jewelry out of women's apartments.
Bir hırsız girip, zehirli pasta yapıp ona zorla mı yedirdi?
A thief broke in, cooked an arsenic pie and forced her to eat it?
Müvekkiliniz bir hırsız.
Your client's a thief.
Sadece bir hırsız olduğumu düşünüyorlar. Beyaz yakalı holigan olmayı tercih ederim.
[narrator] They think Hn just a thiet lprefer the term white collar hooligan.
Bak şimdi bir hırsız oldun.
It's made you into a thief now
Aşağıda bir hırsızın ifadesini aldım.
Took a statement off a robbery collar downstairs.
- Apartmanda bir hırsız var.
Well, there's a thief in the building.
Terbiyeli bir hırsızı üç günde bulamazsınız, Hepsi haydut, hiçbirinin klası yok.
Can't find a decent thief these days, they're all gangsters, they've got no class.
- Basitçe bu bir ev sistemi, ve çoğu ev sistemi gibi, bir hırsızın evi boş iken ya da gecenin karanlığından yararlanarak soyacağı varsayımına göre dizayn edilmiş.
- Basically it's a domestic system, and like most domestic alarm systems, it's designed on the assumption that a theft would take place either when the place is empty or at night under cover of darkness.
"Bin kalbi çalmış bir hırsız olabilirsin, ama benim içimi bayıyorsun."
"He might be a thief of a thousand hearts, think he's a bore."
Ben bir hırsız, kundakçı ve şimdi de bir kaçağım. O yüzden istiyorsan polisleri ara ama bana kaseti geri ver.
I'm a thief, an arsonist, and now a fugitive, so call the cops if you want, just give me the tape back.
- Bir hırsızı sakın işe almayın.
Don't hire a thief.
Önemsiz bir hırsız.
Small time thief.
Müdür Bey kusura bakmayın ama ben bir hırsızım.
With all due respect, warden, I'm a thief.
Pekâlâ, gizemli bir hırsızımız ve müzede bilmediğimiz bir hedefi var.
All right, we have a mystery thief and an unknown target within the museum.
- Bir hırsızın ön çalışma yaptığını mı düşünüyorsunuz?
You think a thief is casing the place?
Dost bir hırsızın sırtına binmek.
Piggybacking on a fellow thief.
Aptalcaydı, evet ama ben bir hırsız değilim.
It was stupid, yes, but I'm not a thief.
Beni işaret edip bir yandan hırsız diye bağırmaya devam etseydi... -... ağlardım belki de.
Another minute of him pointing and shouting "thief" at me and I would have.
Basit bir hırsızım.
I'm a simple thief.
Büyük ikramiyelerindeki avantaları topluyorlar herhangi bir iyi hırsız gibi.
They are taking their spoils in the form of outrageous bonuses like any good robber baron.
Bunu yapmak için bir yıldan fazla süredir bekliyordum seni hırsız pislik!
That is for owing me almost a whole greenback on my heirloom fiddle for a year, you thieving prick.
Sen bir diş hırsızısın!
Park- - You're a tooth thief!
Bir keresinde çanta hırsızının birini yere devirmiştim.
I clotheslined a purse snatcher once.
Biraz... Biraz karmaşık bir karakter... Hırsız, yalancı ve Marnie yanına hiçbir erkeği yanaştırmıyor.
Uh, she's a complex character- - a thief, a liar, and Marnie can't let any man near her.
İçinde hapishane bebeği olan bir market arabası sürüyordum ve o da sübyancı bir çocuk hırsızı falan olduğumu düşünmüştü.
I was rolling a grocery basket with a prison baby, and she kind of thought I was a kidnapper pedophile.
Ya yarın sabah dul ve bir kasa hırsızı olarak uyanırsın ya da şu çekmeceyi açabilir içindeki silahı kafana dayar ve lanet tetiği çekersin.
You could wake up tomorrow a widower and an embezzler, or you could open that drawer, put the gun inside it to your head, and pull the fucking trigger.
Dediğine göre hırsız bir kocaayakmış.
'Pears it was stolen by bigfoot.
Eğer hırsız, kemerdeki Pym parçacıklarını aktive etmişse kendilerini farklı bir dünyada bulacaklardır. Vaav.
If the thief were to activate the Pym Particles in the belt, they'd find themselves in what would look like another world.
Gözümde artık bir sevgili adayı değil hırsız adayı oluverdi.
He just went from "potential boyfriend" to "identity thief."
Bilmiyorum. Bizim bir avuç hırsız ve çapulcu olduğumuzu düşündükleri için bütün özel okullar bizden tırsıyor.
All the private schools are freaked out, thinking we're a bunch of thugs and thieves.
Yani bir katilin özgürlüğü cinayet, hırsızınki hırsızlık ve intihar da sizin özgürlüğünüz öyle mi?
So a killer's freedom is murder, theft is for thieves, and suicide is your freedom?
Bay Cooper, eğer o kasada özel bir şey varsa, benzeri olmayan bir şey mesela ve siz bize onu tarif edebilrseniz o hırsızları bulma şansımız çok artabilir.
Mr. Cooper, if there was something specific in that safe, something unique, and you could describe it to us, we would have a much better chance of finding those thieves.
Ve beni arayan bir başka hırsız hanım arkadaşıyla birlikte sikkeleri ellerinde tuttuklarını söylüyor.
And another thief I deal with is calling me, saying that he and his lady friend have the coins.
Kendisi hırsız bir balıkçıdır.
It robber fisherman.
Müze, adı çıkmış bir sanat eseri hırsızı olan Neal Caffrey'i çalışanları gibi giyinip etrafta dolaşmasını istemiyor.
The museum doesn't want Neal Caffrey, infamous art thief, dressed as one of their employees.
Ama benim polislerim sizin yardımınız olmadan dört profesyonel hırsızı bir kamyon dolusu antikayı çalarken yakaladı.
But without your help, my officers nabbed four pro thieves carting off a truckful of antiques.
Bunu diyen kişi hücrede 4 saati iki sarhoş taşkın ve bir alışveriş arabası hırsızıyla geçirdi.
Says the man who spent four hours in a cell with two drunk-and-disorderlies and a shopping-cart thief.
Mali dolandırıcı, eski bir düzenbaz, hırsız ve yalancının teki.
He's a financial scammer, an ex-con, a thief, a liar.
Eski bir model seçerseniz hırsızlık önleyici cihazlara takılmazsanız. Yaygın kullanılan renkte bir araba seçerek de göze batmazsınız.
You want an older model to avoid anti-theft devices and a common, neutral color that won't attract attention.
Biz seninle senin şu hırsız arkadaşınla ilgili bir karara varana kadar hiçbir yere gitmiyoruz.
We're not moving until we get a straight answer about your friend that you're helping steal our runner.
Sen kumarhane hırsızı bir tip değilsin.
You're not the casino-robbing type.
Dinleyin bayanlar, kendinizi kimlik hırsızlığına karşı korumazsanız... hepinizin başı bir sürü derde girer.
Listen up, ladies. You're all in a lot of trouble if you don't protect yourselves against identity theft.
- Ne tür bir sanat hırsızı gerçeği yerine kopyası için gelir?
What kind of art thief goes for a copy of the real thing?
hırsız 340
hırsız var 54
hırsızlar 128
hırsızlık 96
hırsız mı 28
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84
hırsız var 54
hırsızlar 128
hırsızlık 96
hırsız mı 28
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84