Bir hediye traduction Anglais
8,601 traduction parallèle
Sana... Meksikadan küçük bir hediye.
We have... a little present from Mexico.
Sana bir hediye hazırladım.
I made you a gift.
Bunun tek seferlik, isimsiz bir hediye olduğunu belirtti.
He made it very clear that this is to be a one-time anonymous gift.
- Bu tek seferlik, isimsiz bir hediye.
This is a one-time, anonymous gift.
Sizin için mütevazi bir hediye hazırladım.
I prepared a humble gift for you.
Nekahet dönemin için ufak bir hediye.
Oh, here. Something for your convalescence.
Bana mükemmel bir hediye verdi.
He just gave me a great gift.
Sana küçük bir hediye getirdik.
We brought you a little present.
# Ona bir hediye alayım # # Ona iyi dilekler dileyeyim #
"Let me take a gift for her. Let me thank her."
Boynu kırıldığı zaman bir hediye vermişim gibi hissettim. Hayır!
And when his neck snapped I felt as if I'd been handed a gift.
Bir hediye.
A gift.
- Bu bir hediye, Peter.
- It's a gift, Peter.
İçinde küçük bir hediye varmış.
With a little present thrown in.
O da tutmuş babama küçük bir hediye vermiş.
So she gave him a little present.
Sana bir hediye gönderdim Jim.
I sent you a gift, Jim.
Göt olmadığını kanıtlamak için kendine bir hediye mi aldın?
You got yourself a gift to prove that you're not an asshole?
Kuzenime için küçük bir hediye.
Just a little present for my cousin.
Bak, küçük bir hediye.
Look, a little gift. There you go.
Bu... bir hediye.
This... Is a gift.
Sanırım bugünün bir hediye olduğunu unutuyoruz hepimiz..
I think we have all lost sight of the fact that today was a gift.
Uyumadan önce..... her birimiz bir hediye açarız.
Before we go to bed... We each open one gift.
Biliyorsun ki Noel'den önce bir hediye açacağını söylerler.
You know, they say you're allowed to open one gift before Christmas.
Bu benden sana bir hediye sevgili kızım.
This is a present for you, my dear child.
Ve Noel, ona bir hediye göndermek ı gerektiğini bulunuyor. Adınıza belki?
And it's Christmas, should I send him a gift in your name, maybe?
"Paylaştığınız aşk kutsal bir hediye, rabbimiz ve kurtarıcımızın bize ihsan eylediği, Jimmy Carter."
"The love you share is a blessed gift bestowed upon us by our Lord and savior, Jimmy Carter."
- Kardeşinizden bir hediye.
A gift from your brother!
Bu bir hediye.
It's-it's a gift.
Sana kalp atışlarını kontrol etmen için canavar güçlerini kullanmamanı hatırlatmak için bir hediye.
To remind you not to use your beast senses to check heartbeats. Ah.
Vincent sana verilen bir hediye bu.
Vincent, you've been given a gift.
Sana küçük bir hediye aldım.
I got you a little present.
Aklımda daha iyi bir hediye var. İstediğini seçmekte serbestsin.
More fitting gift, would be letting you chose whatever you like.
Tanrı'nın psikopatlara verdiği bir hediye.
God's gift to psychopaths.
Bundelkhand'dan gelen bir hediye.
She is a gift from Bundelkhand.
Çift taraflı oynamaktan çok para kazandı. Narkotik'e minnettarlığını göstermek için bir hediye vermeye karar verdi.
... he made so much money playing both sides, he decided to lift our spirits by giving the DEA a token of his appreciation.
Bu çok güzel bir hediye.
It's a very beautiful gift.
Panama'daki ABD Komutanlığı bize küçük bir hediye yolladı :
The US Southern Command in Panama sent us a care package :
- Bir hediye.
- A present.
Sana küçük bir hediye aldım.
Look. A little gift for you.
Sana bir hediye getirdim, biraz çikolata ama onları Truman'a vereceğim.
I brought you a gift, some chocolates, but I'll give them to Truman.
Bir sürü hediye kartın var.
You got a lot of gift cards.
Onlar gerçek bir samuraydan hediye.
That's a gift from an actual samurai.
Bu hediye etmek için çok değerli bir eşya değil mi?
It's too precious to give to my grandson.
Bir Kraliyet Perisinden bir diğerine hediye. Sevgilerle.
From one royal fairy to the other... a gift of love.
Pazarlama, kitap satıldığında hediye edilmesi için bir tişört tasarladı. Yarınki tanıtım gecesinde de hediye edilmesi için.
Marketing has created t-shirts to be given away at point of purchase and at the She-donism book launch party tomorrow night.
Buralarda hediye paketi yapan bir içki dükkânı var mı?
Is there a liquor store in the area that gift-wraps?
Geleneksel olarak da önemli durumlarda hediye verirsin. Bir kuluçyavrunun mezuniyeti gibi.
And traditionally, you give a gift on important occasions, such as the graduating of an incubee.
Bu hediye pahalı taşlarla bezeli bir kolyeden daha değerlidir gözümde.
* *
Bu sadece başka enayi bir ünlü benim hediye çantamı alacak demek.
No. It just means some other schmuck celebrity will get my gift bag.
Çok hoş bir hediye. Mükemmel.
They gave you a fair hearing?
Paskalya için bir şey almalı mıyım, hediye falan?
Should I buy something for Easter, a gift?
Hatta sana hediye bile almıştım, ama işte, yanlış bir fikre kapılmanı istemedim.
I even got you a present and then I thought, you know, I don't want you to get the wrong idea.
hediye 81
hediye mi 55
hediyeler 55
hediyem olsun 24
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hayalet 36
bir hafta oldu 20
hediye mi 55
hediyeler 55
hediyem olsun 24
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hayalet 36
bir hafta oldu 20