Bir ipucu traduction Anglais
4,627 traduction parallèle
Tek bir ipucu bile olmadan zümrüt adada karaya oturduk.
Shipwreck on the Emerald the island without a single key!
Efendim, bir ipucu bulabilmek için Kuran'ı, Tevrat'ı ve İncil'i araştırdık.
Sir, we scoured the Koran... the Torah and the Bible for clues...
Ama soruşturmadan bir yıl sonra, bir ipucu yakaladım.
But after a year of investigation, I have a lead.
Bir ipucu vereyim.
I'll give you a hint.
Bir ipucu buldum.
I got a hit.
Ya bu bir ipucu ise?
What if it's a clue?
Ona bir ipucu bırakırım.
I'll just leave him a clue For example
Suresh, herhangi bir ipucu var mı?
Any clues, Suresh?
Sadece bir ipucu bıraktı.
He did leave just one clue.
- Ve aniden bütün kayıtlar yok oluyor ve gerizekalı Johnny'nin burada neredeyse artık herhangi bir ipucu yok!
And suddenly, every tape of everyone is AWOL and shit-show Johnny over here doesn't have a goddamn clue where they are!
Zamanını bize masada yatan adamı kimin öldürmüş olabileceği hakkında bir ipucu vererek harcasan iyi olmaz mı?
Don't you think your time would be better spent giving us a lead on who might have murdered that man on the table there?
Bu kadar gizlilik içinde, geriye bir ipucu bırakmasına rağmen onu asla bulamıyorum.
In this over confidence that I can never find him he left back a clue.
Nasıl bir ipucu?
What clue?
Aslında o gün benimle alay etmedi o bana bir ipucu verdi.
He wasn't taunting me that day.. ... in fact, he was giving me a clue.
Sana bir ipucu vereyim.
Let me give you a clue.
Burada herhangi bir ipucu yok.
No any clues are here.
Herhangi bir ipucu var mıydı?
Were there any clues?
Ve ben de hemen bir ipucu yakaladım.
And I can pick up a hint with the best of'em.
Bakalım bir ipucu bulacak mıyız?
See if we can find out what's going on.
Sana bir ipucu vereyim.
I'll give you a hint :
Mutlaka geride bir ipucu bırakmışızdır.
We must've left some clue behind.
O halde nasıl bir ipucu bırakabileceğini düşünmeye başlasana!
Then get thinking about what that clue is.
Çünkü eğer geride bir ipucu bıraktıysanız...
Because if you have left a clue behind..
Hiç bir ipucu bulamadım.
But I didn't have a clue.
en azından polise bir ipucu verebilirsin.
You could at least give them the chance.
- Bir ipucu var...
I got this lead...
Bir ipucu var ve onu araştırmak istiyorum.
I got this lead I wanted to check up on.
Bu bir ipucu mu?
Is it a clue?
Şimdi mantıklı bir ipucu.
Following up a possible lead now.
Sadece gaylik konusunda.. ekmek kırıntısı kadar bir ipucu verdiğime eminim.
I've pretty much just been leaving a... bread-crumb trail of gayness.
- İşe yarar bir ipucu daha.
Another handy tip.
Bir ipucu mu buldun?
Do you have a lead?
"Polis, katilin bunu bir ipucu olarak bıraktığına inanıyor"
"found at the scene." "The Police believe the killer left it behind for a reason"
Bana bir ipucu bul, Shawn.
Find me a clue, Shawn.
Bana hemen bir ipucu bul.
Find me a clue now.
Bana bir ipucu bul.
Find me a clue.
Hemen bana bir ipucu bul.
Find me a clue right now.
Quan yapmamış, ama elinde bir ipucu olabilir.
Quan didn't do it, but he might have a lead.
Sana bir bir ipucu vereyim.
I'm giving you one hint.
Bu konuda konuşmak istemiyorum ve ABBA şarkısı için bir ipucu değil.
I don't want to talk about it, and that's not the cue for an ABBA song.
Cliff'i J.R.'ın katili olarak gösterdiklerine dair en ufak bir ipucu yok.
There is nothing that even hints at them framing Cliff for J.R.'s murder.
Bir suçu çözmek için ipucu, anladın mı?
It's a clue to solve a crime, get it?
Bir yerlede ipucu olmalı. Yani- -
There's gotta be a clue somewhere.
Ne bir iz vardı ne de ipucu.
No leads, no clues.
Bir kayıp vakasını araştırıyoruz... ve eşinin giyinme odasında üzerinde "ipucu" yazan bir zarf buluyoruz.
A missing persons case... And in your wife's dressing room, we find an envelope marked "clue."
Misal, üzerinde "İpucu" yazıIı bir zarf bulmak.
Like finding an envelope marked "clue."
Ve hayalet ayı hakkında ipucu aramaya başlamak için mükemmel bir yer buldum.
And I found the perfect place to start looking for clues about the ghost bear.
Bir kisi bile kizimi kimin öldürdügünü dair ipucu bilmiyor.
No one knows who my Daughter killed.
ipucu olacak bir şey yok.
nothing to give us a lead.
- Bir ipucu bulduğumuzda arayacağımıza söz vermiştik... bir ipucu bulduk.
- Promise to call - As soon as we get a lead... - Share alike...
Bu kesin bir ipucu.
Theres no monkey bars.
ipucu 30
ipucu yok 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir iki 72
bir ihtimal 36
ipucu yok 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir ingiliz 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir işe yaramaz 50
bir itirazın mı var 16
bir iyilik yapar mısın 23
bir itirafta bulunacağım 25
bir imzanızı alabilir miyim 23
bir iş 43
bir ingiliz 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir işe yaramaz 50
bir itirazın mı var 16
bir iyilik yapar mısın 23
bir itirafta bulunacağım 25
bir imzanızı alabilir miyim 23
bir iş 43