Bir işe yaramaz traduction Anglais
2,400 traduction parallèle
O ev Dilaurentises'ları üzmekten başka bir işe yaramaz.
Just too many memories for the Dilaurentises. I can't even imagine.
Geç kalırsak bir işe yaramaz.
If we're late, it's no good.
Şu erkekler bir işe yaramaz!
Oh, men are so useless!
Bir işe yaramaz.
It's not gonna work.
Bu görüntüler bir işe yaramaz.
These tapes are useless.
Savunma mühürlerinin arasında küçük bir boşluk olsa bile hiçbir işe yaramaz.
they lose all purpose.
- Bir işe yaramaz.
That doesn't help.
Dale'in testeresi de bir işe yaramaz.
Dale's hacksaw sure as hell won't do it.
Kim hükümet ajanları bir işe yaramaz diyordu?
Who says the government is unresponsive?
Bütün o ilk vuruşlar, birbirinin arkasını kollamalar ortada güven yoksa bir işe yaramaz.
All the fist-bumping and saying you got each others'back doesn't mean squat unless there's trust.
Ama tren de kasaba olmadan hiç bir işe yaramaz,
But the train doesn't mean anything without the village, so...
Saçında ve tırnaklarında bir halıya ait olabilecek küçük lifler bulduk,... ama karşılaştıracak bir şey olmadan bir işe yaramaz.
We have recovered tiny fibres of what may be carpet, from her hair and nails, but they're useless without anything to compare.
- Artık bir işe yaramaz.
It won't work anymore.
Percy Salt yemeğim üzerine serp yoksa bir işe yaramaz, dedi.
Percy Salt said you have to put it on or it doesn't work.
- Bir işe yaramaz insanlarsınız.
You people are useless.
Hiç bir şey, bir striptizcinin göz yaşları kadar işe yaramaz.
Nothing says pathetic like stripper tears.
- Bir kase çorba yollamak işe yaramaz.
Well, nobody's sick. Sending a tub of soup isn't gonna help.
Biri bu planı unutmasın çünkü işe yaramaz bir plan.
Someone remember that plan because that is too good not to use.
Kimsenin benim gibi işe yaramaz biriyle konuşmak istemeyeceğin düşündüm çünkü ben bir köşede otururken diğerlerinin savaş alanında canlarına okunuyordu.
I figured nobody wanted to talk to the shitbag who was sitting on the sideline while the rest of them were getting their asses handed to them out in the field.
O işe yaramaz bir parazit.
He's a delinquent and a parasite.
Çünkü dün onun için işe yaramaz bir parazit diyordun.
'Cause yesterday, you called him a delinquent parasite.
Belki bir tarif bulabilirler. İşe yaramaz.
- maybe they can get a description.
Senin işe yaramaz bir alet olduğunu düşünmüştüm.
I thought you were just a useless gadget.
Bir tane işe yaramaz cerrahı alıp bütün bir camiayı kötülüyorsunuz.
You took one rogue surgeon and vilified an entire profession.
Patronlar ise yaramaz bir is modeli kullaniyorlar.
The bosses are using a totally rubbish business model.
Bedensizken işe yaramaz bir şey.
It's useless without a body.
İşe yaramaz bir lastiğin tekisin.
You're nothing but a rubber shit.
Ama yine de bir suç. Biliyorsun değil mi? Hem bu asla işe yaramaz.
But it is still a crime, you know?
İflah olmaz bir narsisti pohpohlayarak yatıştırmak işe yaramaz bir taktiktir.
Flattery to appease a malignant narcissist - a frivolous tactic.
İşe yaramaz bir kanıt, değil mi?
It's a terrible alibi, isn't it?
"Bu dalgalar, herhangi bir şey için kullanılmaz, işe yaramaz."
" that we cannot see with the naked eye, but they are there.
yoğun, görünmez sinyaller ağına dönüştürdü. "işe yaramaz" denen bir şey için hiçte fena değil! Spektrumun bu parçasını görmek,
Radio has turned the empty air around us into a dense, crowded web of invisible signals, which really isn't bad for something with no use whatsoever (!
Bayan Simpson, Bart her zaman biz eğitimcilerin "işe yaramaz" dediği türden bir öğrenci oldu.
Mrs. Simpson, Bart has always been what we educators term a no-goodnik.
Korkarım, bugün işe yaramaz ve başarısız bir gün olacak...
I'm afraid this day is an unnecessary and unsuccessful experiment...
Suçluluk işe yaramaz bir duygu.
What? Guilt... is a useless emotion. Yeah?
Basit bir gürültü engelleyici işe yaramaz.
Simple noise cancellation won't work.
Hiç paran yok ve büyüklük kompleksin var diye işe yaramaz yalnız beyaz bir kadının teki olma hakkın olamaz.
Just because you have delusions of grandeur does not make it okay for you to be a single, white-trash female.
Büyüyü taştan kaldırmanın bir yolunu bulabilirsem taş işe yaramaz hâle gelir.
If I can figure out a way To remove the spell from the stone, The stone becomes useless.
Usta bir dolandırıcıya, soğukkanlı yaklaşım, işe yaramaz.
Making a cold approach to a scam artist is never ideal.
Bense Brooklyn'de işe yaramaz bir mahkum gibi kapana kısıldım.
And I'm trapped in Brooklyn, useless, locked away like a prisoner.
Eğer bu bir daha olursa, çocuklarının başka problemleri olur, hiç bir ilaç da işe yaramaz, anladın mı?
Don't let this happen again, Or your kid's gonna have other problems That no amount of medicine's gonna fix, you understand me?
İşe yaramaz bir yıldızın altında doğmak istemezsin.
This is one crazy star you do not want to be born under.
Ofisime koymak için işe yaramaz bir fotoğrafımı istiyorum.
I want a big wanky picture of myself to put up in my office.
Gillian gibi gerçek bir sağlamlık figürü için işe yaramaz.
It doesn't work with a person of actual substance like Gillian.
Biraz sonra seçeceğim bir hamur işi ve her sabah yaptığım gibi o ilan tahtasına eklediğin işe yaramaz soruyu çaktığımda parasını güzel işletmenin ödeyeceği bir latte alacağım.
I'll take down a baked good that I will be choosing momentarily and a latte that your fine establishment will be paying for once I nail the trivia question that you put on that board just like I do every morning.
Onu işe yaramaz bir katil olduğunu hep biliyordum.
I always knew he was a no-good murderer.
Neden işe yaramaz bir şeyler yapıyorsun?
Why'd you do such a useless thing?
Aşırı makyaj yaptım ya da işe yaramaz bir adamla takıldım.
I put on too much eye makeup or maybe made out with the wrong guy.
İşe yaramaz bir hırsız için.
A little punk-ass thief.
Yok, ona özgün bir parçayı yok etmeliyiz, resimler işe yaramaz.
No, we have to destroy an actual piece of her, pictures don't work.
Bana seni hatırlattı. Ama o senin gibi işe Yaramaz bir hıyar değil
Kind of reminds me of you, except he's not a useless prick.
işe yaramaz 340
işe yaramazlar 21
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
işe yaramazlar 21
işe yaramazsa 22
yaramaz 74
yaramaz çocuk 28
yaramazlık yapma 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16