Birinci traduction Anglais
15,938 traduction parallèle
Birinci hatta bir arayan var, New Jersey'li Bayan Edna Hoffman.
We have a caller on line one, Mrs Edna Hoffman of New Jersey.
New York tahkikat heyeti tarafından öldürme kastıyla silah bulundurma tutuklanmaya karşı koyma birinci derece cinsel saldırı ve birinci derece cinayetle suçlanıyorsunuz.
The grand jury of the state of New York has indicted you for the crimes of possession of a weapon for deadly purpose, resisting arrest, aggravated sexual assault in the first degree, and murder in the first degree. How do you plead?
Birinci derece, 20 yıl, 15 yıl yatar.
High man, 20, serves 15.
Anladığım kadarıyla kefaretle salınma talebi yerine, birinci derece cinayet cezasında indirime giderek, suçluluk savunması ile, adam öldürme suçundan 15 yıl teklif ediyorsunuz.
I understand that in an exchange for a plea of guilty, the people are offering to downgrade the charge of murder one to manslaughter one with a sentence of 15 years.
Suçluluk savunması yapmak ile mahkemeye çıkıp birinci derece cinayetten... hüküm giymenin aynı şey olduğunu biliyor musun?
Do you understand that pleading guilty is the same as going to trial and being convicted of manslaughter in the first degree?
Şanslı Amerikalılar bir ömür boyu bedava gıda desteği alacak. Birinci sınıf ürünler.
Hopeful Americans will receive a free lifetime suppy of pork-lings, premier ground meat.
- Birinci pencere, 3,11 dolar.
$ 3.11 at the first window.
Ve senin için de uygunsa, seni de birinci yedek vekil olarak belirleyelim.
And, if it's okay with you... You are designated first alternate agent...
Birinci günün sonunda, Bihar'ın skoru 5 kale için 254 koşu.
- At the end of Day 1, Bihar's score is 254 runs for 5 wickets.
Sen ve general birlikte birinci kanada prens ve ben de ikinci kanada komuta edeceğiz.
Fraser, you and the general shall ride together. The prince and I shall command the second column.
Mal birinci sınıf.
Top of the line.
Yok canım, anan birinci sınıf orospudur.
Oh, no, she is a well-established ho.
Veya birinci elden teşhis ettirebiliriz. Ne diyorsun?
Or get a first-person ID.
Birinci kural.
Rule number one.
Birinci kuraldan sonra söyleyeceğim tüm kurallara uyacaksınız.
You will obey every rule I say after rule number one.
Birinci hatta Sophia var, yayındasın.
Line one. Sophia, you're on the air.
Burası birinci sınıf bir müessese.
We're first class all the way.
Birinci Petrus bölüm beş, ayet sekiz.
First Peter... chapter five... verse eight.
Birinci ağızdan konuştun işte.
I'm glad you spoke to her, though, first-hand.
Hiç birinci sınıfta uçtun mu?
Have you ever flown first class?
İşte olan bu Birinci sınıfta kıçının üzerinde oturmuş uçuyorken.
That is what happens when you fly by the seat of your pants first class.
Genç birinci sınıf Marcus Messner Newark, New Jersey'den.
Young freshman Marcus Messner... from Newark, New Jersey.
Tüm bunların ışığında biz yeni yetmeler Zeta Tau Mu tarzında yaşıyor olmalıyız. Ranzamızda genç birinci sınıf Marcus Messner ile değil.
After all, we are juniors... we ought to be living in style over at Zeta Tau Mu... not bunking with young freshman...
Açık sözlülüğüne, diksiyonuna, cümleleri oluşturma biçimine hayran kaldım diyebilirim. Her ne kadar okuduğunuz şeye veya çok kıymetli, rasyonel din ve ahlak düşmanı Bertrand Russell'ın kandırmacalarını, bağıra çağıra ezbere okumanıza hayran olmasam da. Dört defa evlenmiş, bariz bir şekilde zina yapıcı evlilik dışı ilişkinin savunucusu kendini deşifre etmiş ve okulundan kovulmuş bir sosyalist ayrıca Birinci İngiliz Savaşı'ndaki hainlik planları nedeniyle..
I admire your directness, your diction... your sentence structure... even if I don't necessarily choose to admire whom or what you choose to read... and the gullibility with which you take at face value... rationalist blasphemies... spouted by an immoralist of the ilk of Bertrand Russell... four times married, a blatant adulterer... an advocate of free love... a self-confessed socialist dismissed from his university position... and imprisoned during the First War by the British... for what in plain English I would call treason.
Biliyorsun, birinci sınıflığımın üstünden birkaç yıl geçti.
You know, I went a couple of times freshman year.
Sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak.
The first shall be last, and the last shall be first.
Birinci seviye.
Level one.
Kusura bakma da birinci adım hasta olduğunu kabullenmek değil mi?
I'm sorry, I thought step one was accepting that it is a disease.
Aslında birinci adım o değil.
Actually, that's not step one.
Yuhanna, birinci bölüm, sekizinci ayet.
Book of John, Chapter 1, Verse 8.
Birinci McDonald's.
McDonald's number one.
Robert Shapiro birinci önceliğine odaklandı, o da Robert Shapiro.
Robert Shapiro's focused on his number one priority : Robert Shapiro.
Birinci günden beri elimizde dört tane "Suçlu değil" var.
Since day one, we've had four out-and-out "not guilties"
Elf Kraliyet Ailesi, Birinci Irklar Savaşı'ndan sonra görevlendirdi onları.
The Elvin Royal Family commissioned them after the first War of the Races.
Ve birinci sırada, Uganda!
And first place, Uganda!
Phiona Mutesi ve Christine Namaganda kadın kategorisinde birinci sıra için eşitlik halindeler.
Phiona Mutesi and Christine Namaganda are tied for first position in the women's category.
Tüm komutanlarımız birinci sınıf adamlar.
All our commanders are first-class men.
- Birinci göreve bak.
Well, check out chore number one.
Şimdi birinci görevin üstünü çizebilirsin.
Hey, so why don't you go ahead and cross number one off the list there?
Ve sıradaki arsa bayanlar ve baylar sekiz dönümlük inşaata uygun birinci sınıf arazi. Kuzey Bristol'ın banliyösü Helneaze'de.
And the next lot, ladies and gentlemen is two acres of prime development land in the North Bristol suburb of Henleaze.
Birinci katta olmalısın.
You should be on the first floor.
Kaptan, lütfen yolcularınıza gösterin, Birinci sınıf kabinine oturmalarını sağlayın.
Captain, if you could please show your passengers, to the first class cabin, have them take a seat.
Eğer haklıysam, bunun içinde, birinci anahtar vardır.
- So if I'm correct, this should contain... key number one!
Birinci sınıf bir sorumluluk bu.
This is a level one responsibility.
Tamam ama şunu söylemem lazım, ben sadece birinci sınıfta uçabiliyorum.
Okay, but I'll have you know right now I only fly first class.
Bunun pratikte anlamı şu ki bu soruşturmayı, diğer 2 cinayeti soruşturan 2 ekiple birleştireceğiz ve bütün soruşturmayı birinci önceliğimiz haline getireceğiz.
What that means in practical terms is that we're merging this investigation with the two teams looking at the two other murders and the investigation as a whole will now be upgraded to Cat A...
Onun nasıl işlediğini kavrayıp... birinci derece bir cinayeti... ikinci derece bir cinayete dönüştürebilirsin.
Understand its workings, and you can turn first degree murder... into second degree murder.
Uyandığın zaman birinci olabiliriz.
When you wake up, we might be number one.
Yani, birinci sınıfta kim oturuyor, ekonomik sınıfta kim?
Meaning, who sits in first class... and who sits in economy?
İhlal ceza hukukunun 187 ( A ) bölümü, bir insana, Nicole Simpson'a karşı ağır suç sonucu birinci bölümdeki bilgilerde gösterilmektedir.
"not guilty of the crime " of murder in violation of penal code " section 187, a felony,
Listede birinci madde.
Schedule One drug.
birinci gün 16
birinci katta 19
birincisi 390
birinci kat 30
birinci dünya savaşı 32
birinci kural 18
birinci bölüm 38
birinci manga 18
birinci subay 32
birinci sınıf 101
birinci katta 19
birincisi 390
birinci kat 30
birinci dünya savaşı 32
birinci kural 18
birinci bölüm 38
birinci manga 18
birinci subay 32
birinci sınıf 101