Bunlar senin traduction Anglais
4,515 traduction parallèle
- Bunlar senin uydurmaların.
Those are your lies.
Jane... bunlar senin hakkında yapılan suçlamalar cinayet, adaletin engellenmesi ağır cezayı gerektiren haller araba çalma teşebbüsü vs.
Jane... these are the charges pending against you- - homicide, obstruction of justice, aggravated assault, grand theft auto, etcetera.
Bunlar senin bütün aktif projelerin, şu anda Pawnee için yaptığın her şey.
These are all your ongoing projects, everything you're currently working on for Pawnee.
-... zaman soru sormaya kalksam... - Yani bunlar senin suçun mu?
I came at him with questions...
Carolina hazır buradayken bunlar senin.
Oh, Carolina, while I'm here... This is yours.
Yani, bir tarafım diyor ki tüm bunlar senin oyunun ve hayatımı mahvetmeye çalışıyorsun.
I mean, a part of me thinks that you're manipulating this whole thing and you're trying to ruin my life.
- Bunlar senin arkadaşın mı?
- They're all your friends.
Dediklerimi söylersen bunlar senin son sözlerin olur.
Say it and those will be the last words you ever speak.
Bunlar senin için.
These are for you.
Fakat bunlar senin için hissettiklerimi değiştirmez, Auggie.
But it doesn't change how I feel about you, Auggie.
Bunlar senin kimliğine bürünen kişinin makbuzları. - Trump gibi yaşıyor.
These are the receipts from the person who stole your identity.
Bunlar senin sorunlarını önlemek için.
The city needs them to avoid liability issues.
Bunlar senin arkadaşın mı?
These are your friends?
Bunlar senin.
They're yours to keep.
Bunlar senin için tereyağından kıl çekmekten daha kolay, piç kurusu!
It's easier than stealing candy from a baby!
Bütün bunlar senin suçun!
This is all your fault!
Bunlar senin çiçek yaprağın mı?
- Are these your flower petals? - Yes.
Olan şu ki bunlar senin içinde gözükmüyor.
The thing is it doesn't seem to be in you.
Bunlar senin için garip bir hale gelicek.
That are going to seem very strange to you.
Yoksa bunlar senin duymak istediklerin miydi?
Or is that what you wanted to hear?
Bunlar senin için özel mektuplar, Joan.
Um, they're private letters to you, Joan.
Bunlar senin hatan!
This is your fault!
Bunlar senin için.
They're for you.
Bunların hiçbiri senin hatan değil.
None of this is your fault.
Senin gibi ufak birinin tüm bunları yiyebileceğinden emin misin? Kutlama yapıyorum.
Sure a little thing like you can eat all that?
Yani muhtemelen şimdiye kadar bunları yapmana gerek kalmadı çünkü genç ve güzelsin ve adamlar hep senin peşinden koştu.
Well, you've probably never had to do this stuff'cause you're young and beautiful and men have always thrown themselves at you.
Bunlar sadece senin öncülüğün.
They're your leads.
Şimdi bunların hiçbirinde senin suçun yok mu?
Okay, so, this isn't your fault?
Senin gibi yukarıdaki insanlar için bunları yapıyoruz gördüğün gibi.
Well... If you'd seen the things we've put back together For you people upstairs.
Bunları senin yapabileceğini düşünmüyorum.
That is not something I see in you.
Hayır, bunların hiçbirinde senin parmağın olsun istemiyorum.
No, I don't want your fingerprints on any of this.
Senden beni affetmeni beklemiyorum, ama senin bilmediğin şeyler var, söyleyemeyeceğim şeyle... Sebebi bunlar.
I don't expect you to forgive me, but there are things you don't know, things I can nev... ( Sighs ) There are reasons.
Bütün bunları senin yaşadıklarınla kıyaslayınca, neden burada olduğun...
I know all of... all of this pales in comparison to what you're going through, why you're here, but...
Bütün bunları senin gibi bir şerefsiz için bir kenara atamam.
And I'm not gonna throw all that away on a piece of crap like you.
En azından senin aksine bunlar sıcak!
At least it's warm, unlike you!
Elbette bunlar, senin kara derili arkadaşlarının işine geliyor.
Of course that works for any of you darker skinned people.
Bunların hiçbiri asla senin yüzünden olmadı.
None of these were your fault.
Şenin oğlun sokuyor değil mi bunları hep beyninin içine?
Your son's giving you these ideas, isn't he?
Senin için çok üzüldüm ama bunlar benim yaşadıklarım değil.
I could not be more sorry for you, but that's not my story.
Bunları senin için satın aldım.
I am buying them for you.
Eğer uygunsa bunları senin için asarım diye düşündüm.
Yep. I thought I'd hang them up for you, if that's all right?
Bence bunların hepsi senin hatan.
I think this whole thing's your fault.
Ben, şey, senin için bunları temizleyebilirim.
I could, uh, I could clean'em up for you.
Bunları senin için topladım.
I put these things together for you.
Bunların hepsi senin suçun!
I mean it! This is your fault!
- Senin sözlerin bunlar.
Your words.
Bunlar hep senin suçun.
This is all your fault
Bunların herhangi biri senin için beklenmedik mi?
Any of this a surprise to you?
Senin iyiliğin için bunlar.
I know what's best for you.
Senin için o kadarini yapmaya haziriz. " Bunlar mantikli geliyor mu?
You're a family member. " Any of that sound reasonable?
- Bunlar Erik'in sözleri, senin değil.
Those are Erik's words, not yours.
bunlar senin mi 36
bunlar senin için 38
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
bunlar senin için 38
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82