English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ E ] / Emin değildim

Emin değildim traduction Anglais

1,548 traduction parallèle
Neden ağladığından emin değildim geri geldiği için mi yoksa ailesi onu anlamadığı için mi?
I wasn't sure if she was crying, because she came back or because of her parents who didn't understand her.
Tanrı hakkında emin değildim ya da tüm bu olan bitenlerle nasıl baş ettiği konusunda.
I wasn't sure about God... or how he deals with any of this.
Buna değdiğine bile emin değildim.
Not even sure if it was worth it.
Evet, verdiğim karardan emin değildim.
And, yeah, I still have doubts about my decision.
Emin değildim, ama artık eminim.
i didn't for sure until just now.
Seni bulabileceğimden emin değildim.
I wasn't sure I'd be able to find you.
Arayayım mı diye emin değildim.
I wasn't sure I should call.
Bununla ne yapacağımdan emin değildim.
I wasn't sure what to make of it.
Üzgünüm geleceğinizden emin değildim.
I'm sorry i didn't know you were coming.
- Emin değildim.
I wasn't sure.
Nereye gitmemiz gerektiğinden emin değildim ama eve dönemeyeceğimizden emindim bizi bekleyen tehlikeyle yüzleşmeye hazır olana dek.
I wasn't sure where we should go, but I knew we couldn't return home until we were ready to face the danger that awaited us.
Bunu duymak muhtemelen biraz garip ama nasıl yumuşatacağımdan emin değildim.
That's probably an odd thing to hear but I wasn't quite sure how to sugar-coat it. You only have a minute...
İşimden dolayı gelip gelemeyeceğimden emin değildim ama patronum çok kafa dengi biri.
Yeah, I wasn't sure if I was gonna make it cos of my job, but my boss was actually really cool about it.
Birbirimizi bulabileceğimizden emin değildim.
I wasn't sure we'd find each other.
Öfkelenmiştim, ama öfkemin sebebi Raja mıydı, yoksa onun haklı olması mıydı, emin değildim.
I was furious, but I wasn't sure if it was at Raja or the fact that he may have had a point.
Başarıp başaramayacağımdan emin değildim.
I wasn't going to make it.
Doğru yerde olduğumdan emin değildim.
Wasn't sure if it was the right place.
Geleceğinden emin değildim.
I wasn't sure you'd show up.
Bunu nasıl yapacağıma emin değildim ama en azından köpek bakıcılığını yaparım veya parkta yürüyüşe çıkarız diye düşünmüştüm.
I wasn't quite sure how to do that, but i thought at least i could dog - sit or take her for a walk in the park.
Albert adından pek emin değildim, ama son zamanlarda bu isme pek ısındım.
I wasn't so sure about the "Albert" but it's starting to grow on me.
Aramızı öyle bıraktıktan sonra, benden haber almak istediğinden emin değildim.
The way things left off, I wasn't sure you wanted to hear from me.
- Kimi bekleyeceğime emin değildim.
- I wasn't sure who to expect.
O esnada, sana inanmam gerektiğinden pek emin değildim.
Well, at the time, I wasn't sure I should believe you.
Son seferdeki yakma fırını ve kalbe saplanan kazıklardan sonra seni bir daha görebileceğimden emin değildim.
After last time, what with the incinerator and the stakes in the heart, I wasn't sure if I was gonna see you again.
Son seferdeki yakma fırını ve kalbe saplanan kazıklardan sonra seni bir daha görebileceğimden emin değildim.
after last time, what with the incinerating... And the stakes in the heart, I wasn't sure if I was gonna see you again.
Geleeğinden pek emin değildim.
I wasn't sure that you'd show up.
Nerede olduğumdan tam olarak emin değildim, ama...
I wasn't sure where I was. Not exactly, but...
Ne zaman kesildiklerinden emin değildim.
I was unsure when the fingers were removed
İlk öğrendiğimde bebek istediğimden pek emin değildim.
When I first found out... "... I " wasn't sure I wanted the baby.
Notumu aldığından emin değildim, ya da geleceğinden.
I wasn't sure if you got my note, or if you were even gonna show up.
Evet, ben de emin değildim.
Yeah, I wasn't sure either.
Emin değildim.
I wasn't sure.
Hâlâ buralarda olduğundan emin değildim.
I wasn't sure if you were still in town.
Çocuk reyonundaki büyük bedenin uyacağından emin değildim ama olmuş.
I wasn't sure if a child's large would fit, but it does.
Başta sizden emin değildim ama çarpıntısı gitgide azaldı.
I was not sure about you at first, but her palpitations do appear to plague her less.
Her yerde titreşim vardı ama emin değildim.
Thank goodness. There were all these vibes, but I wasn't sure.
Ama, pek emin değildim.
But I wasn't sure.
- Geleceğinden emin değildim.
I wasn't positive he was coming.
Hatırlayıp hatırlamadığından emin değildim.
I... wasn't sure you remembered.
bir daha yapmayacaklarından emin değildim.
I'll make sure it doesn't happen again.
- Hayır, emin değildim.
- No, I had no idea.
Emin değildim.
I had no idea.
Daha önce emin değildim.
And I didn't before.
- Gelebileceğine emin değildim.
- Wasn't sure you were gonna make it.
Geleceğinden pek emin değildim,
I wasn't so sure you would actually come,
Beni tanıştığımız zaman elde edemedin Çünkü gerçekten pek emin değildim personelin arkandan tatlı masasında konuşuyorlardı.
You did not have me the moment that we met because I wasn't even sure that I liked the fact that your staff talked about you behind your back at the dessert table.
Gerçekten var olduğundan bile emin değildim.
I wasn't even sure if it was real.
O gün ne istiyor olduğumdan tam emin değildim.
Not entirely sure what I wanted that day.
Ne istemem gerektiğinden de emin değildim.
Not sure what I should have wanted.
İstediğimden de emin değildim.
Wasn't sure I wanted you to.
O anda, duyduklarımın ne olduğundan bile emin değildim.
At the time, I wasn't even sure atwh I was hearing.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]