Değildim traduction Anglais
14,764 traduction parallèle
Sen bir şey olmamış gibi davranıyordun diye seni yüz üstü bırakacak değildim.
And I wasn't about to start because you acted like that never happened.
Hayır, ben değildim.
No, it wasn't me
Yalnız değildim.
I wasn't alone.
Size söylemek istedim ama nasıl bir tepki vereceğinizden emin değildim.
I wanted to tell you, but I wasn't sure how you would react.
Bu durumda değildim.
No, not in this case.
Başarabilir miyiz ondan bile emin değildim.
I wasn't sure we'd make it at all.
Kendimde değildim.
I was out of it.
Ama mutlu da değildim.
But I wasn't happy.
Hayatta kaldım çünkü yalnız değildim.
I survived because I wasn't alone.
- Ben değildim!
- It wasn't me!
O öldürüldüğünde Chicago da bile değildim.
I wasn't even in Chicago when she was killed.
Yani, resmi boşanma için beklerken evde kalmama izin veriyor, bu çok güzel bir şey çünkü ona karşı pek iyi değildim.
So, while I wait for our legal separation, he's letting me stay in the house, which is sweet of him since I really didn't behave well at all.
Seninle buluşmak istediğimi söylerken ciddi değildim.
I wasn't serious about meeting you.
Geçen söylediklerimde ciddi değildim.
I didn't mean to hurt you, earlier. I didn't really mean what I said.
Zalim falan değildim.
I was not mean.
Komik olan şey, o ben değildim.
Funny thing is, that wasn't me.
Bilmiyorum, ben o sırada mesaide değildim.
I don't know. I was not working at that moment.
Önceki ilişkilerimde hiç böyle değildim.
I've never acted like this before in a relationship, all right?
- haklısın orada değildim - ben... duvarlar üzerimize düşerken zar zor nefes alan
- No, you're right. - I... I was in the room with 100 people who barely got out alive as the walls were caving in on us.
Ben değildim.
It wasn't me.
Ama yemin ediyorum o ben değildim.
But I swear, it wasn't me.
- Havalı değildim.
I wasn't cool.
- Söylediklerimde ciddi değildim. Gerçekten Kabir'i seviyorum. - Aşk da sorun olmaz.
There is no problem between Kabit and you
Cüzdanı kim aldı görmedim ve Dük'ün yakınında bile değildim.
I couldn't see who took the purse and I didn't get anywhere near the Duke.
Çıkmaya hazır değildim.
I just wasn't ready for the outside.
Hazır değildim.
I wasn't ready for it.
O ben değildim!
That wasn't me!
Gerçekten ölmek üzereydim ama buna hazır değildim.
I was about to die for real and I was not ready for that.
Bence peşinde olduğu kişi ben değildim, müşterilerimizden biriydi.
What are you thinking? I'm thinking it wasn't me he was after. It was our clients.
Bir şey peşinde değildim.
I-I don't have a number.
Kocamı seçmekte özgür değildim.
I was not free to choose my husband.
Ayrıca, ona üssümüzün yerini söyleyecek değildim.
Besides, I wasn't about to give him the location of our base.
Tek başıma değildim.
I wasn't the only one.
Dave buradaydı, ben değildim!
Dave was the one in here, not me!
Hazır değildim.
I wasn't ready.
- O ben değildim.
- That wasn't me.
Doğrusu ben de inene kadar emin değildim.
Mmm, to be honest, I wasn't sure until I landed.
Evet, ama sizinle ilk bağlantıya geçtiğimde amaçlarım veya bu görevin tehlikesi konusunda pek dürüst değildim hatırlarsan.
Yes, but if you'll remember, when I first recruited you, I wasn't entirely forthright about my motivations or about how dangerous this mission would be.
Değildim.
No. I wasn't.
- Sarhoş değildim.
Well, I wasn't drunk.
Hive'ın yakınında bile değildim.
I wasn't anywhere close to Hive!
Uzun süredir burada değildim ama buralarda eski bir hindistan cevizi suyu olmalı...
I haven't been here in a while but there might be an old coconut water...
Ben, ben başkalarının da bunu yaptığının farkında değildim.
I, I didn't realize anybody else had.
Size karşı tam anlamıyla dürüst değildim.
I wasn't entirely honest with you.
Sakin değildim!
I wasn't that calm!
O derste sınıfta değildim. Hiçbirinde yoktum, aslında.
I wasn't there for that class, or a lot of other classes, actually.
Kalkmaya mecalim yoktu ama ölecek kadar da güçsüz değildim.
Too weak to get up, not weak enough to die.
Senden öncesine kadar, hiç kendim için bir gelecek hayal etmemiştim. Ama sonra sen... Sen orada duruyordun o bir bardak suyla ve ben artık bir gelecek hayal etmek zorunda değildim.
I never imagined a future for myself before you, but then there... there you were with that glass of water, and I didn't have to try to imagine one anymore.
Buradayım ama burada değildim de.
I was here but-but not here.
Sana söylemek istediğimden emin değildim.
I wasn't completely sure I wanted to tell you.
Seni burada isteyen ben değildim, Bella'ydı.
Just get this into your head, boy... it was Bella that wanted you here, not me.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102